2

277 35 13
                                    

Soonyoung ve Jihoon'un dersi olduğu için Junhui eve tek başına yürümeye başladı. Ayaklarını sürte sürte yere bakarak yürürken bir ara başını kaldırdı ve karşıda bir köpeği seven Minghao'yu gördü. Tam yanına gidecekken aklına gelenlerle gözlerini büyüttü.

"Hatırladım!" diye bağırırken sokak ortasında olması, çevrede insanların olması veya başka hiçbir şey umrunda değildi. Minghao da dahil çevredeki birçok göz ona dönerken gülümseyip Minghao'nun yanına ilerledi.

"Selam."

"Selam hyung. Neyi hatırladın da öyle bağırdın?"

Junhui sorusunu görmezden gelip yanına çömeldi ve köpeğe bakıp tekrar Minghao'ya döndü.

"Senin köpeğin mi?"

"Komşumuzun köpeği. Kaybolmuştu, burada buldum. Götürmeden biraz seveyim dedim."

Junhui de onun gibi köpeği sevmeye başladı.

"Köpekleri seviyor musun?"

"Çok severim! Hep köpeğim olmasını istemişimdir ama annem köpeklerden korkuyor ve alerjisi var." diyip üzgün bir yüzle köpeği sevmeye devam etti.

"İlerde kendi evine çıkınca köpeğin olur, olmaz mı?"

"Zaten öyle düşünüyorum ama daha üniversite birinci sınıfım." diyip dudak bükünce Junhui yutkunup gözlerini kapatarak kafasını iki yana salladı. Ne yaptığını sorgularken gözlerini büktüğü dudağından zorlukla çekti ve bakışlarını köpeğe çevirip sevmeye devam etti.

"Bu kadar zaman dayanmışsın, bence o zamana kadar da dayanabilirsin."

"Evet..." diyip nefes verdi.

"Bir an önce o zamanın gelmesini istiyorum." derken sesindeki heyecan çok netti. Junhui onun köpekleri ne kadar sevdiğini fark etti.

"Sen seviyor musun köpekleri hyung?" diyip bakışlarını ona çıkarınca Junhui de ona baktı. Aklına dudağını bükmesi gelirken gözlerini kırpıştırıp soruya odaklanmaya çalıştı.

"Evet, hatta küçük bir köpeğim var."

"Ne güzel." diyip gülümserken gülümsemesi yavaşça soldu ve iç çekti.

"Az önce neyi hatırlayıp bağırdığımı sordun ya..." diyince Minghao ona baktı.

"O gün Jihoon'un yanında gördüğümde bana bir yerden tanıdık gelmiştin ama çıkaramamıştım. Nereden tanıdığımı düşünüp duruyordum, onu hatırladım."

Minghao şaşırdı.

"Beni tanıyor muydun? Nereden?"

"Tam olarak tanıyorum denemez. Bir ara köpeğim kaybolmuştu, sen bulup getirmiştin, oradan hatırlıyormuşum." diyip gülümseyince Minghao da güldü.

"Sahibine teslim ettiğim kayıp köpek çok oldu." diyip tekrar köpeğe dönerek sevmeye devam etti ama Junhui gözlerini ondan ayıramayıp onu izlemeye başladı, bir yandan da neden böyle davrandığını sorguluyordu.

Bir süre sonra Minghao artık köpeği götürmesi gerektiğine karar verip başını kaldırdı ama kendisine baktığını fark ettiği Junhui'yi görünce gözlerini kırpıştırdı. Junhui de ancak kendine gelip gözlerini kaçırdı ve köpeği kucağına alıp doğrulan Minghao'yla birlikte o da doğruldu.

"Ben artık... Köpeği götürsem iyi olur." diyince Junhui kafa salladı.

"Evin ne taraftaydı?"

Minghao kafasıyla arkasını gösterdi.

"Senin de mi?"

Junhui tekrar kafa salladı.

"Birlikte yürüyebiliriz?"

"Olur." diyip gülümsedi Minghao ve yürümeye başladı. Junhui yine kendine ne olduğunu anlamaya çalışırken yanından yürümeye başladı. Junhui'nin arada ona baktığı, Minghao'nun fark etse de fark etmemiş gibi yaptığı ve köpeği sevdiği sessiz bir yürüyüşten sonra bir yerde Junhui durup Minghao'ya döndü. O durup dönünce Minghao da ona döndü ve sorar bakışlar attı.

"Sanırım burada ayrılmamız gerekiyor."

Minghao anladığını belirten bir şekilde kafa salladı.

"O zaman... Sonra görüşürüz hyung." diyip gülümseyince Junhui de gülümseyip kafa salladı.

"Sonra görüşürüz."

El sallayıp orada ayrılarak kendi evlerine yürürlerken ikisi de normalden farklı olan bir şeyler olduğunu fark etmiş, bunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Little SecretWhere stories live. Discover now