Annemin konuştuğu çok erkek vardı. Büyük ihtimalle hayali zengin biriyle evlenip hayatını kurtarmaktı. Annem güzel olsa da her seferinde karakterinden dolayı insanlar onu istemiyordu.

Apartmanın önüne geldiğimde açık olan saçlarımı topladım. Kimi zaman saçımın açık olmasına bile kızıyordu. Kendisi her şeyi yapabilirdi ama ben yapamazdım.
Her zamanki tek savunması ise: "Ben senin annenim. Ben sana karışabilirim ama sen bana karışamazsın."

Bu cümleleri duymaktan o kadar çok bıkmıştım ki.. Çoğu zaman kaçıp kurtulmak istiyordum ama buna cesaretim yoktu.
Kapının önüne geldim ve çantamdan anahtarı aradım.
Ne kadar arasam da bulamamıştım. Elim gitmeye gitmeye zile bastım.
Kimse açmadı.
Tekrar bastım, bir süre zil sesi çaldıktan sonra annem kapıyı açtı. Yüzünde çok sinirli bir ifade vardı. Kaşları çatık, yüzü ise asıktı.
İçeri girmem ve kapıyı kapatmamla birlikte bana vurması bir oldu.
Bir hışımla konuşmaya başladı.

"Buse sen aptal mısın!? Anahtarın yok mu da beni kaldırdın??"
Sinirle soludu ve devam etti.
"Ben sana ne dedim? Beni rahatsız etme! Şimdi ver bakayım o telefonunu. Ne halt yediğine bakacağım!" dedi ve tuttuğu elimi sıktı.
Gözlerinde görebildiğim tek şey nefretti.
Korkak hamlelerde telefonumu çıkartıp, anneme uzattım.

Annem telefonu alınca daha da sinirlendi.
"Ben sana demedim mi? Ha? söyle!" Diyerek bağırdı.
Korkulu yüzümü ona çevirdim ve fısıltıyla sordum.
"Neyi?"
Yüzüme bir süre baktı ve yanıtladı.
"Bu telefona şifre koyduğuna göre sakladığın bir şey var Buse hanım!"

Hemen annemin elindeki telefonun şifresini açtı ve telefonuma göz gezdirmeye başladı.
İlk olarak son aramaları açtı.
-Annem
-Annem
-Annem
.
.
Bu şekilde uzayıp giden arama kaydı hayatımı özetliyordu.
Hayatımda sadece annem vardı.
Annem hızlıca galeriye girdi.
Gördüğü tek şey ders programımdı.
Sinirle gözlerini bana çevirdi, ardından bakışları tekrar telefonuma indi.
Biraz daha bakındı ve geri verdi.
Odasına giderken söylenerek gitti.
"Yemeği hazırla!" Diyerek kapısını kapattı.
Küçük koridorda ilerleyip, hemen sağ tarafımda kalan odama girdim.
Formalarımı çıkartırken bir yandan da düşünüyordum.
Yaşıtlarımın hiçbir derdi yoktu. Derdi olanların derdi ise, neden takipçim az gibi dertlerdi.

Hayatımda hiç whatsapp veya instagram gibi uygulamalar annem yüzünden kullanamamıştım.
Hiç kendi fotoğrafımı çekmemiş veya hiçbir arkadaşımla sohbet bile etmemiştim. Daha doğrusu doğru dürüst klavye bile kullanamıyordum.
Çoğu yaşıtım gibi arkadaşlarım olsun istiyordum ama bu annem sayesinde mümkün bile değildi.
Pijamalarımı üstüme geçirdikten sonra mutfağa gittim.
Dolabı açtım.
Doğru dürüst bir şey yoktu ama dolapta olanlarla yetinerek yemek yapacaktım.
Bakındım ve bulduğum pırasaları çıkarttım.
Birkaç gün önce okul çıkışında pazardan almıştım.
Market alışverişini de her zaman ben yapıyordum.
Pırasaları yıkadıktan sonra doğradım ve tencereye gerekli şeyleri attıktan sonra bir süre mutfakta pişmesini beklerken ders çalıştım.
O sırada annem mutfağa geldi ve bayık bakışlarını bana yöneltti.
Süslenmiş ve makyaj yapmıştı.

"Ben çıkıyorum Buse. Dersini çalış, kapı çalarsa açma. Benim anahtarım var." Dedi ve mutfaktan çıkıp ayakkabılarını giymeye gitti.
O sırada önümdeki kurşun kaleme ve okulda bulup aldığım test kitabıma bakıyordum.
Doğru dürüst kalemim bile yoktu.
Başarılı biri olmama rağmen sürekli annem bana emir veriyordu.
Evi temizle, yemeği yap, alışverişe git.. gibi şeylerden bahsediyorum. Ders çalışmak için zamanım kalmıyordu. Kalsa bile doğru dürüst kaynağım yoktu.
Annem dış kapıyı hızlıca çarpıp çıktı. Ardından gelen ses hiç şaşırmadığım bir sesti. Kapıyı üstüme kitleyip gidiyordu. Saate baktım akşam 6 buçuk civarıydı. Camdan usulca baktım.
Bir adam annemi aldı ve annem gitti.
Rahatlayarak bir oh çektim.
Yaptığım pırasadan bir tabak aldım ve masaya koydum. O sırada telefonuma bir bildirim geldi. Göz ucuyla telefonuma gelen bildirime baktım.

Özel Düşler / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin