Son

17 1 0
                                    

         

'Söylesene dadı bana neden böyle davranıyorlar.'

'Sana nasıl davranıyorlar, kızım.'

'Çok zor be dadı, çok zor.'

'Kızım, ne...'

Söylemek istediklerini biliyordum, ama duymak istediğimden emin değildim. Kapının vurmasına şükranlarım da bundandır. Kapıyı çalan küçük kuzenim, merak içinde odaya kendini attığında ben de dadımın dizlerine yatmış ona 5 yaşımdan beri yaptırdığım gibi saçlarımı okşatıyordum. Garip olan bunu hep benim istemiş olmamdı. Müthiş yaramaz ve kendini dünyanın tek merkezi olarak gören küçük kuzenim Mert içeri girer girmez odamın en rahat köşesine kendini atarak (ki bunu yaklaşık 1 yılda 54367kez yaptığı için buna bağışıklık geliştirdiğim de doğrudur.)

'İz sanırım teyzemin sana ihtiyacı var'

'Aramızda bulunan, o kocaman 10 yıllık farkı acaba ne zaman öğreneceksin ufaklık söyler misin?'

'Bana ufaklık demeyi kes!'

'Peki, sen de bana abla demeyi deneyebilirsin o halde. Nerede benim canım annem.'

'Bilmiyorum en son kendi odasından sana sesleniyordu.'

'Hemen İz, acele etmen lazım, yoksa...' Dadım yine panik bir halde beni kollarımdan yukarıya çekiştirerek arkamdan itekledi.

'Yoksa annem beni nasıl sevdiğini haykırır değil mi dadı. Tamam, biliyorum.'

Aklımdaki bin bir soru, beni son yıllarda hiç bırakmayan depresyonum ve ben, tuttuk Çolpan Hanımın odasını. Tüm görkemiyle pencerenin önünde kollarını bağlamış, arkasını dönmüş bir ayağını yere vurarak beni bekleyen hali bana pek güven vermedi doğrusu. Cesur bir kız olduğumu hatırlayarak kapısını tıklayıp izin aldım.

'Çolpan Hanım bana ihtiyacınız olduğunu duydum.'

'Çok geç kaldınız küçük hanım, işimi çoktan hallettim.'

'Şey, özür dilerim efendim. Mert daha...'

'Tamam! Bunu uzatmaya gerek yok. Bu akşam için babanız bir davet organize ediyor ve bize siz de katılacaksınız, elit ve seçkin misafirlerimiz olacağından kılık kıyafetinize dikkat etmeniz gerekir.'

Heyecana kapıldığım acaba yüzümden belli oluyor muydu? Olmaması için ne gerekiyorsa yapmalıyım. Bu inanılmaz bir olay. Yıllar sonra yine başka insanlar görebileceğim. Bana adımla hitap edecekler, nasıl olduğumu merak edecekler , bu mutluluk nasıl gizlenir ki.

'Peki, efendim, tam istediğiniz şekilde hazır olacağım.'

Arkamı dönmeden odadan ağır adımlarla çıkıyordum ki, o kötü bakan ama itiraf etmeliyim ki çok güzel olan zümrüt gözlerini bana dikerek;

'Söyler misiniz acaba saat kaç gibi hazır olacaksınız, zira size bir saat belirttiğimi sanmıyorum.'

'Çok özür dilerim efendim ama genellikle bu tür yemeklerimiz saat 8 civarı yapılır diye ben...'

'Öncelikle, bu bir yemek değil, davettir. Ve lütfen kendi aklınızı bizim işlerimiz için yorup, düşünmeyin! Ben size söylerim' Dayanılmaz derecede yavaş ilerleyen 10 saniye sonra 'Ve saat 8 de aşağıda hazır bulunun lütfen.' Diyerek, eliyle kapıyı gösterip, bu dünya tatlısı diyalogu sonlandırdı. Ruhumun en çok acı çeken yanı neresi bilmiyordum ama bunu göz pınarlarımda beliren kaçak yaşlardan anlayabiliyordum. Kendimi bir kez daha sıkarak ve boğazımda kocaman olmuş bir kaya parçasıyla konuşmaya çalışarak, zar zor söyledim.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Mar 18, 2019 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

BEN TEMMUZDonde viven las historias. Descúbrelo ahora