ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

6.4K 650 337
                                    

Arkadaşlar,bölümü biraz kısa bulabilirsiniz,ama çabucak gelmeye çalıştığımı da unutmayın...;)

Hatalarım varsa affola...

Sizleri sevdiğimi de unutmayın ve keyifle okuyun...



                        ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


İçimi dolduran duygunun mutluluğa çok benzemesi beni korkutsa da,anın tadını çıkarmaya karar verdim.Daha birkaç saat önce Lale'nin beynime ektiği yeni şüphe tohumlarını görmezden gelip,yakınıma yerleşen Rüzgar'ın:

"Kolanı alır mısın?"demesi üzerine,uzanan ellerimiz karanlıkta çarpıştı ve ben neşeli bir kahkaha attım.

Soğuk metal kutuyu elime alıp,diğer elimle komodine önceden bıraktığım mısır dolu kaseyi ikimizin arasına yerleştirdim:

"Teşekkür ederim.Belki sen de biraz mısır almak istersin?"diye resmen şakıdım.

Teklifimi kabul ettiğini akabinde duyduğum çiğneme sesinden anladığımda, kendi kendime gülümsedim.Komandolar bile patlamış mısırı sessiz yiyemiyorlardı.

"Mmm.Ellerine sağlık.Benim de makinem var,ama hiç bu kadar güzel yapamıyorum."diye iltifat etti memnuniyet dolu bir sesle.

"Bende yok."diye itiraf ettim."Zaten patlamış mısıra pek bir düşkünlüğüm de yok,ama kızlar gelince tencerede yaparım,annemden öğrendiğim gibi.Yağ ve tuz da koyarım."

"Aha."dedi muzipçe."Demek bu yüzden bu kadar lezzetli olmuş.Püf noktasını öğrenmiş oldum böylece."

"Yemekle aran nasıl peki?Yapmayı biliyor musun,yoksa dışarıda mı yiyorsun?"diye sordum fırsatı kaçırmayarak.

"Dışarıda pek sık yemem."dedi sakince."Buzdolabımda genelde taze sebze,meyva,beyaz peynir,yoğurt ve yumurta bulundururum.Biftek de severim.Yemek yapma becerim omlet,buharda sebze ve ızgara etle sınırlı sanırım.Çok iyi salata yaparım bir de.Senin mutfaktaki yeteneklerin mutlaka benden iyidir."

Konuşması kulağa son derece rahat ve samimi geliyordu.En ufak bir falso ya da yapmacık yoktu ve bu da beni Lale'nin kuşkularının yersiz olduğuna gittikçe daha çok ikna ediyordu.

"Ben yemek yapmayı severim aslında,ama yalnız olunca daha çok aperatif şeylerle yetiniyorum.Sadece kızlar bendeyse hep beraber mükellef sofralar kurarak eğleniriz."deyip,konuyu değiştirdim."Bu akşam filmi izledin mi?"

"Tabi."dedi ciddileşerek."Söz vermiştim.Umarım sen de izlemişsindir."

"Evet.Ben de söz vermiştim hatırlarsan."dedim hafif bir kinayeyle."Beğendin mi peki?"

"Beğendim.Çok fazla bilim kurgu filmi özelliklerini taşımıyordu,ama kafamı epeyce meşgul etti."

"Film zaten tamamen simgesel bence,özünde bilimkurguyla pek alakası yok.Oradaki X bölgesi de, dünya dışı bir oluşumdan ziyade karakterlerin iç dünyalarındaki hesaplaşmasını simgeliyor.Her biri kendi problemleriyle yüzleşiyor ve çözümlerini veya tercihlerini ortaya koyuyor.Bazıları mücadeleden vazgeçiyor,bazıları ise cesaretle değişimi kabul edip,yenilenen kimlikleriyle yola devam ediyorlar.Güzel filmdi."derken,bu kadar coştuğum için biraz utandım.

Ama ciddi bir sinema tutkunuydum ve filmi gerçekten sevdiğim için fikrimi paylaşmaktan kendimi alamamıştım.

Kısa bir sessizlik oldu.Ardından:

"Vay canına!"dedi Rüzgar takdirle."İşte şimdi kafamda her şey netleşti.Yer yer simgesel olduğunu ben de fark etmiştim,ama doğrusu bu kadar derin anlamlar çıkaramamıştım.Etkilendim.Müthiş analitik bir zekan var."

GECE GELEN AŞK ("GELEN AŞK" SERİSİ 1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin