~31

2K 153 19
                                    

      "Milleeeettt!" diye avazı çıktığı kadar bağıran bir sesle birlikte kimse benim sorumu cevaplayamadan hepimiz arkamıza döndük ve bize doğru minicik, ekoseli pembe eteğini iki yandan ördüğü sarı saçlarıyla beraber savurarak koşan Şura'ya baktık. Şu an biri fotoğrafını çekse kesinlikle yüzündeki o neşeli gülümsemeye uygun açık pembe kıyafetleri ve başındaki gül kurusu ressam şapkasıyla o fotoğrafın ödül kazanacağına emindim. Hele de arkadaki lunapark manzarasıyla. Daldığım düş aleminden Büşra'nın öksürüğüyle kurtuldum. "İçine düşseydiniz." 

     "Akher, ağzının tadını biliyorsun." diyen Eren'e döndüm hemen. Bu laftan sonra öylesine utanmıştım ki kızlara bakacak yüzü bulamıyordum kendimde ve evet Şura'yı öldürmek istiyordum. Onu hiçbir şekilde davet etmemiştim ve "Bu işe karışma" lafımı neresinden anlamıştı acaba?

      "Akşam beni aradı ve Akher'in onu da çağırdığını bu yüzden onu beklememiz gerektiğini söyledi." dedi çabucak Büşra ben yine de ona bakmak yerine yere baktım. "Aslında senin çağırmadığını daha o anda anlamıştım." Şura yanımıza geldiğinde konuşmasını bıçakla kesmiş gibi sonlandırdı.

    "Nasılsınız bakalım? Lunaparka hazır mısınız?" dedikten sonra eli benim koluma dolandı hemen. Bu hareketi koruyucu melek üçlüsünde bize doğru gelen bir soğuk hava dalgasına neden olmuştu. Ah! Buz gibi! 

     "Evet." diyen Deniz oldu. "Hadi ekip tamam olduğuna göre daha fazla beklemeyelim." Bugünün zor geçeceğini biliyordum ama bu derece zor olması beklediğim bir şey değildi. 

    Usulca kolumu Şura'nın kıskacından kurtardım ve onun hiç umursamadığı ters bir bakış attım. Eğer yalnız kalma fırsatım olursa ilk yapacağım şey ona bütün bunların ne demek olduğunu sormak olacaktı.

     Diğerlerinin arkasından, önümüzde kocaman uzanan devasa oyuncaklı ve bol çığlıklı-kahkahalı lunaparka baktım. Hangisi için endişelenmem gerektiğini merak ediyordum, korkağın teki gibi görünmemek için -öyle olduğum halde- bineceğim o saçma sapan adrenalin oyuncakları için mi yoksa Şura'nın samimi hareketlerinin arkadaşlarım üzerinde oluşturacağı etkileri için mi? Arkadaşlarım...

     "Akher?! Gelmiyor musun?" Büşra'nın ikazıyla hemen ilerleyip yanlarına ulaştım. Aslında Deniz'in tepkisini gerçekten merak ediyordum ve sanırım ağzımı açıp yalanlayan tek bir kelime bile söylemememin nedeni de buydu. 

      "İlk dönme dolaba binelim mi?" Aslı parmağıyla devasa dönen tekerleği göstermiş bize bakıyordu. Bence çok makûl bir seçimdi çünkü yükseklik korkum yoktu ve büyükkanne oyuncağı adının hakkını veren bir yavaşlıkta dönen dolap gereksiz adrenaline sebep olanlardan kat kat daha iyiydi. 

     "Harika fikir! Ama baksanıza dört kişilikler, bizse dokuz kişiyiz!" Şura bunları söylerken aklından yine bir şeylerin geçtiğini fark etmiştim bu yüzden hemen olaya el attım "O zaman beş kişi binmek için rica ederiz." Hayır dönme dolap keyfini kursaklarımızda bırakmasına izin veremezdim. Bana sinirli gözlerle baktığında gerçekten bir şeyler planladığını ama benim onu bozduğumu anladım. "Aslında." derken gözlerinde tek bir merhamet kırıntısı bile yoktu. "Dönme dolaba Akher'le beraber binmek istiyorum. Sizin için sorun olur mu?" Gözlerimi kocaman açtım ve sadece ona baktım. Diğerlerine bakacak kadar cesur hissetmiyordum. Herhalde bu onun bana -işime karışmayı kes- deme şekliydi. 

     "Tabi." dedi Deniz gerçekten kabul ettiğini belirten bir sesle ve bu benim kalbimi acıttı. 

    Biletleri aldık, diğerlerinden hiç ses çıkmamıştı bu Şura'yla beraber dönme dolaba binme fikrine. En azından Büşra ya da Mihri bir şeyler der diye düşünüyordum. Yine de itiraz etmedim çünkü bu Şura'yla konuşmam için yegane fırsattı ve Deniz'in -tabi- derken duygusuz olan o sesi beni gerçekten yaralamıştı. Sadece ufak bir ses tonu bile bu kadar üzülmeme sebep oluyorsa Deniz'in, Şura'nın yaptığı hiçbir harekete karşılık vermemesi beni bitirirdi.

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin