İki dakika geçti.

Tunç'un randomlarına randomla dönüş yaptım.

Sedef odaya girdi.

Beş dakika geçti.

Tunç'a ders çalışmam lazım iyi geceler dedim.

Atlas'ı arayıp bir sorun mu var diye sormaya karar verdim.

Çaldı çaldı çaldı. Cevap vermedi.

Odanın içinde tilki gibi dolanmaya başlayışım Sedef'in dikkatini çekmişti.

"Sen iyi misin?"

"Evet. İyiyim."

"Bir şeye mi canın sıkıldı?"

"Yoo. İyiyim dedim ya."

"Bugünkü sınavın nasıl geçti?" Sedef önceki iki gün, ders çalışmak için sınıftan bir arkadaşımda kaldığımı sanıyordu.

"İyi geçti. Seninki?"

"Kötüydü." diyerek yüzünü düşürdü. "Çok fena çuvalladım."

"Üzülme. Finalde toparlarsın."

"Umarım canım ya. Irz düşmanından bir haber var mı?"

Bıkkın bakışlarla elimdeki telefonun boş ekranını işaret ettim. Güldü.

"Yazmıyor demek ondan bu sıkıntın."

"Yok ya onunla alakası yok."

On beş dakika geçti.

Hala çevrimiçi olmamıştı. Aramama da dönmüyordu. Odanın içinde birkaç dakika oyalandıktan ve Sedef'le lafladıktan sonra ders çalışmak üzere etüd odasına çıkmaya karar verdim. Yanıma alacağım notlarımı düzenliyordum ki... telefonum çaldı.

Atlas arıyor.

Sadece ismini görmekle bile neden kalp krizi geçiriyordum ben de anlamıyordum. Alt tarafı neydi yani? Ben aradığım için geri dönüş yapıyordu.

Sedef muzip gözlerle beni izliyordu. Tamam. Açayım bari.

"Efendim?"

Selam demedi. Aramışsın bir şey mi oldu demedi. Nasılsın, iyi misin hiç demedi.

"Hangisi senin odan?" dedi.

"Anlamadım!"

"Yurdun önüne geldim. Sapık gibi camları dikizliyorum. Çıksan da yüzünü görsem?"

"Yurdun önüne mi geldin?!"

Hani neredeyse Sedef benden önce atladı cama. Ona göz devirerek, cama doğru yaklaştım. Gecenin karanlığında, yurdun önündeki sokak lambasıyla aydınlanan yolda, motosikletin üzerinde oturmuş, bir elinde telefon bir elinde kaskla camlara bakıyordu. İçim bir kıpır kıpır olmuştu. Benim gördüğümü gören Sedef'in gözleri büyüdü.

"Doğru mu görüyorum?" dedi fısıldamaya çalışarak. "Atlas Dorukan mı o?"

"Hayır ırz düşmanı." dedim kıkırdayarak. Atlas ikisini de duymuştu.

"Irz düşmanı mı?"

"Gecenin bu saatinde kız yurdunun önünde durarak ne olduğunu zannediyorsun?"

Sedef gülüşünü eliyle bastırarak içeri girdi.

"İnanmayacaksın ama haklısın." dedi Atlas. İnanamıyordum gerçekten. "Aşağı gelsene iki dakika."

Bunu söyleyişinde öyle bir hava vardı ki hayır demek imkansızdı. Sessizce içeri girdim, camı kapattım, pijamamın üstüne montumu geçirerek kuzu kuzu aşağı indim.

POBEDAWhere stories live. Discover now