Ağlamak istiyordum. Ağlamaktan yorulana kadar ağlamak istiyordum ama gözümden tek bir yaş bile gelmiyordu. Bunları önceden de yaşamıştım. Sanırım biliyordum, sadece kabul etmek istememiştim. Yavaşça yatağıma girip bütün her şeyi unutmak istedim. Kafamı yastığa gömüp oracıkta ölmek istedim. Gözlerimi kapasam kaçabilirdim bir anlığına buralardan.
Gözlerimi son bir kez kapıyor olduğumu dileyip her şeyi unutmaya çalıştım.
……………………………………………….
Gözlerimi kapının açılmasıyla araladım. Ne kadar her şeyi unutmaya çalıştıysam da bütün gece olayları tekrar ve tekrar hatırlamaya devam ettim. Beynimde sürekli olaylar başa sarıp bir film gibi izledim.
Kapıya baktığımda Noell öylece dikiliyordu. Gözlerime bakmıyordu. Bakmasını beklemem aptallıktı!
“Git” dedi. Sesindeki duygu yoksunluğu belli oluyordu. Soğuk ve açıktı. Benim bir aptal olmam gibi.
Yavaşça yataktan kalktım ve Noell’e yaklaştım.
“Gitmek istemiyorum.” dedim. Onsuz yapamazdım. Yalnız ve terk edilmiş.
“Gitmek zorundasın. Artık seni istemiyorum.” dedi. Gözlerime bakmakta kararlıydı.
"Gidebileceğim hiçbir yer yok." dedim. Noell gözlerime baktı.
"Umrumda değil. Defol!" dedi ve kolumdan sertçe tutup kapıya sürüklemeye başladı. Durdurmaya çalıştıysam da hiç gücüm kalmamıştı.
Kapıdan dışarıya ittirip kapıyı yüzüme kapattı. Ağzımı bir şeyler demek için açtıysam da diyebilecek hiçbir şeyim yoktu. Söyleyeceğim hiçbir söz bunları unutturamazdı. Sanırım yanılmıştım. Noell'in bana katlanabileceğini düşünmem yanlıştı. Bana kimse katlanamazdı. Beni kimse sevemezdi.
Yavaşça kapının dibine çömeldim. Ayakta duramıyordum, nefes almak bile çok zor geliyordu. Noell'e yaptıklarımı mı düşünmeliydim? Okuldaki berbat olan hayatımı mı? Yoksa bu gece nerede kalacağımı mı? Kaçmak istediğim ama kaçamadığım o kadar çok şey var ki. Herşey nasıl bir an da böyle oldu. Bunların olabileceğini neden düşünemedim. Nasıl düşünebilirdim ki! Aptalin tekiydim bu da benim cezam. Ayağı yavaşça kalktım ve sert bir yumruk geçirdim kapıya. Dün gece den elimde oluşan yaralar canımı fazlasıyla acıtmıştı. Ama şuanda bu acıyı düşünemeyecek kadar umutsuz ve öfkeliydim.
Yola çıkıp öylece yürümeye başladım. Bu gece uyuyabileceğim bir çöp kenarı bulsam iyi olur. Elimi cebime atıp cebimdeki bütün paraları çıkardım. Kalıcak bir yerimin olmayışı gibi yiyecek birşeyim de yoktu. Ve ben fazlasıyla acıktım! Acaba marketten birşeyler çalabilir miydim? Bende o yeteneğin olduğunu sanmıyorum. Aslında nezaret'e düşsem yatabileceğim güvenli biryer olur hemde yemek verirler. Ama ya olmazsa? Ya orası buradan daha tehlikeliyse? Aslında şuanda beni öldürmeye çalışsalar durdurmaya çalışmam.
Bir süre öylece yürüdükten sonra yorulup kitapçının önünde olan banklardan birine oturdum. Bu açlıkla daha fazla yürüyemezdim. Etrafa bakınmaya başladım ve yine o pizzacı! Banktan kalkıp pizzacıya girdim. Belki yemeğini sömürebileceğim birilerini bulurdum. Aslında birilerinin artık benimle konuşacağını sanmıyorum. Erkek tecavüzcüsüyüm. Kızlar sevgililerini benden korumaya çalışacaktır.
Yemek aramaya başlamadan tuvaleti kullanmam iyi olacaktı. Fazlasıyla sıkışmıştım.
Harry
Noell'in onu okuldan çıkarmasından sonra hiç görmedim, telefonlarıma da cevap vermedi. Ve ben meraktan ölmek üzereydim. Acaba evine mi gitseydim? Nerede oturduğunu bilmeden nasıl evine gitmeyi planlıyorsun Harry?
Okuldaki herkes onunla dalga geçiyordu ve benim tek yapabildiğim dalgalarını dinlemekti. O insanlardan daha berbat bir insandım şaunda. Dalga geçmelerine izin veriyordum. Video da yüzüm gözükmüyordu kimse benim olduğumu anlayamamıştı. Bazen keşke benim olduğum belli olsaydı diyorum. En azından Niall'ın yanında durmaya cesaret edebilirdim. Daha ne olduğumu bilmeden böyle birşey yapmam yanlıştı. Ve şimdi de hatamın cezasını çekiyorum.
Tam oturduğum masadan kalkmıştım önümden hızlıca Niall geçti. Beni görmemişti, aslında şuan kimseyi görmediğine emindim. Pizzacıya neden gelmişti? Okuldan bir çok kişi burada takılırdı ve artık bütün okul Niall'ı tanıyordu.
Hemen Niall'ı takip etmeye başladım. Hızla tuvalete girdi. Tuvaletin kapısına gelince bir an aklıma birşey dank etti. Ne diyecektim? Ne yapacaktım? Özür mü dileyecektim? Daha fazla kapının önünde durursam vazgeçeceğimi fark edip içeriye daldım. Özür dilemeyi deneyecektim.
"Niall!" diye ani bir şekilde tuvalete girdim. Niall ellerini yıkıyordu, ani girişimle bana taraf döndü. Gözleri bir anda duygusuzlaştı. Şuanda görmek istediği son kişiydim.
Gözlerime öylece bir süre baktıktan sonra bana taraf yürümeye başladı. Ne yapacağını anlayamadan yumruğu gözüme inmişti bile. Yumruktan dolayı geriye sendeledim düşmek üzereyken arkamdaki kapıya tutundum.
"Niall" dedim yine ama bu sefer yüzümdeki acıdan dolayı kısık çıkmıştı.
"Yanlış oldu sanırım unuttun mu ben İBNE!" dedi Niall yüzüme taraf bağırarak. "Hani geçen gece sana tecavüz etmeye çalışan İBNE!" İbne kelimesini her seferinde bastırarak söylüyordu. Niall'a doğru yavaş ve küçük adımlar atmaya başladım.
"Bak Niall üzgünüm..." devam etmeme izin vermeden konuşmaya başladı.
"Özür dilemen hiçbirşey ifade etmiyor. Artık elimde hiçbir şey kalmadı" dedi Niall. Gözlerime bakmaya devam ediyordu.
"Biliyorum ama..." diye yeniden başlamıştım ki Niall yüzüme bir yumruk daha indirdi. Ona karşılık veremezdim. Ona vuramazdım. Bu seferki yumruğu dudağımı patlatmıştı. Bu sefer yere yığılmıştım. Kafam bom boştu. Kendimi savunabileceğim, ona karşı diyebileceğim hiçbir şey yoktu.
Niall derin derin nefes alıyordu. Yavaşça arkamdaki duvara yaslandım. Şuan da Niall'a özürlerimi zırvalamamın hiçbir anlamı yoktu.
"Neden öyle yaptım bilmiyorum Niall. Sanırım korktum. Babam gibi olmaktan yoruldum." dedim.
"Babanın bununla ne alakası var" dedi Niall, bu sefer sesi daha sakin geliyordu. Küçük bir kıkırtı çıkardım.
"Babam ben yedi yaşındayken annemi terk etti. Annemle beraber beni de..." dedim. Niall yavaşça yanıma oturdu.
"Halen hiçbir alakası yok bununla" dedi Niall.
"Bir erkek için beni terk etti." dedim sessizce. Bu kelimeleri başkasına söylemek çok garipti. Her zaman kendi kendime babamın beni terk ettiğini söylerdim bir ibne olmak için. Ama başkasına söylemek kesinlikle çok daha farklı hissettiriyordu.
"Küçük oğlunu bir erkek için o evde yapa yalnız bırakıp gitti. Niall gaylere karşı hiç bir zaman sevgi hissetmedim. Ne zaman bir gay görsem babamın evden o adamla el ele tutuşup gidişi geliyor." dedim. Sesim aralıklı çıkıyordu. Nefes almak her kelimede daha da zorlaşıyordu. Niall bütün sessizliğiyle dinliyordu. Bir süre öylece oturduk.
"Niall..." diye başladım ama Niall yine beni susturdu.
"Seni affedemem Harry." dedi Niall. Ve işte bütün umutlarımı bitiren o sözcük. Zaten içten içe bunu biliyordum ama ondan duymak çok fazla acıtıyordu.
"Senden affetmeni beklemem aptallık olur zaten Niall." dedim. Devam edeektim ki Niall'ın elindeki kanlar ilgimi dağıttı. "Eline ne oldu?" diye sordum.
"Seni ilgilendirmez" diyip ayağı kalktı. Bende hemen ondan sonra kalktım. Son bir kez yüzüme bakmasını umut ederken o kalktığı gibi kapıdan çıkıp gitti. Ve kalbim şimdiye kadar hiç sızlamadığı kadar sızladı. Umutlarımın kırılmasından mıydı? Yoksa yeniden terk edilmem miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In My Memory (Narry)
Fanfiction"Beni de mi unutacaksın?" "Hastalığımın bile unutturamayacağı birşey var" "O neymiş?" Dudaklarımı kulağına yaklaştırıp bir sır söyler gibi fısıldadım.. "Bu bir sır"
Doesn't mean anything to apologize
En başından başla
