1. Bölüm / GÜNEŞ SANCAKTAR

48 2 0
                                    

Medya: Güneş SANCAKTAR

Pencereden gelen hafif rüzgarın esintisi tenime değerken ve rüzgarla gelen hanımeli kokusunun burnuma dolamasıyla gözlerimi açtım. Bugün kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum. Üzerimdeki yorganı kenara atarak yatakta oturdum. Ece ile buluşmamıza daha 2 saat vardı. Rahat hareketlerle cama doğru ilerledim. Penceremin etrafını saran hanımelinin o mis kokusunu ciğerlerime doldurdum. Bugün çok yorulacağımı bildiğim için enerji depolamam gerekiyordu. Annemin aşağıdan sesi geliyordu:
'Güneş hadi kızım kahvaltı hazır.'
'Geliyorum' dedim ve yüzümü yıkamak için lavoboya gittim.
Aşağıya indiğimde annem ve babam kahvaltı yapıyorlardı. Onların tatlı atışmalarına gülüp 'Günaydın'diyerek ikisinide öptüm ve yanlarına oturdum.
'Hayırdır Melek Sultan neye kızdınız yine '
Annem birşey demedi babama baktığımda oda gülerek
' Yarın babaannen geliyor Güneş bir süre bizimle kalcak '
Annemin babaannemle anlaşamadığını ve gelmesini istemediğini biliyordum . Benimde çok sevdiğim söylenemezdi çünkü herşeyime karışırdı. Uzun zamandır onu görmüyordum. Özlemiş miydim? Hayır!
'Ne güzel' diyerek anneme baktım.
Onunda sinsice bana baktığını görmezden gelerek gülümsedim . Konuyu değiştirmek adına
'Bugün Eceyle buluşup Mert'e sürpriz doğum gününü hazırlığı yapcaz' dedim.
Onayladılar ve bende hızla kahvaltımı yapıp odama çıktım. Çabuk hazırlanan biri olduğum için dolaptan jean pantolonumu ve beyaz omuzları düşük gömleğimi aldım. Ayağımada beyaz spor ayakkabılarımı seçerek hemen giydim. Zaten yeterince yorulacaktım topuklu giyerek kendime eziyet çektiremezdim. Rahat giyinen biri olduğum için topuklu ayakkabı bana göre değildi. Özel günlerde annemin ısrarı üzerine mecburen giyiyordum. Saçımıda salık bırakmıştım. Deri ceketimi yanıma aldım. Çünkü Nisan ayında olduğumuz için havalar değişebiliyordu. Gözlerime rimel dudağımada kırmızı ruj sürerek işimi bitirmiştim. Sırt çantamı ve kaskımı alarak aşağıya indim.Annem
'Güneş ilacını almayı unutma birtanem' Astım hastasıydım. Çok nadir de olsa krizlerim oluyordu. Doktor stres ve üzüntü yapmamamı bunun sonucunda daha kötü durumlara bile gelebileceğimi söylemişti. O yüzden kendime dikkat ediyor ve ilacımı her zaman çantamda bulunduruyordum.
'Aldım anne' diyerek evden çıktım.
Bu havada arabaya binip kendimi bunaltmak istemedim ve motoruma doğru ilerledim.Zaten trafiğide hiç çekemezdim. Eceye 15 dakikaya ordayım mesajini atarak kaskımı taktım ve motora binip çalıştırdım. Yoğun trafiği görünce ne kadar doğru karar verdiğimi anladım. Kırmızı ışıkta durduğumda yanıma dev gibi simsiyah bir rance rower hızla geldi fren yaparak durdu. Korkmuştum. Çünkü neredeyse bana çarpacaktı. O anki korku ve sinirle bağırdım.
'Dikkat etsene bana çarpacaktın'
İçindeki her kimse bir tepki vermedi. Camlar siyah olduğu için kim olduğunuda göremiyordum. Cama vurdum ve bir anda açıldı. İçindeki adam sanki siyahın kendisiydi. Simsiyah bir takım elbise giymiş gözünde siyah gözlük olan hafif kirli sakalı bir adam vardı. Gözlüğü çıkarmadan bana baktı. Sert bir şekilde
'Ne var ne istiyorsun? ' dedi.
Özür dileyeceği yerde ne var mı diyordu o. Daha çok sinirlendim
' Ne var mı ? Bana çarpacaktın farkında mısın? ' dedim.
Adam umursamaz bir tavırla 'Ama çarpmadım' dedi. Yeşil ışığın yanmasıyla camı kapatarak gaza bastı. Arkasından 'Hödük' diye bağırdım. Uzaklaştığı için beni duymamıştı. Çok sinirlenmiştim. Hem haksızdı hem küstah. Bir süre olduğum yerde arkasından sinirle baktım. Daha sonra motoruma atladım Eceyle buluşma yerimize gittim. Eceyle herşeyimizi paylaşırdık. Onunla aynı anneden doğmasakta kardeşim diyebilirim. Annesi ve babasıda çok tatlı birisi. Ece evin tek kızı olduğu için hep arkasında olurlar ve istediği her şeyi yaparlar.
Çok yakın olduğumuz için benim yüzümdeki gerginlik tabiki gözünden kacmadı.
'Ne oldu kuzum kim sinirlendirdi seni?'
'Eve gidince anlatırım Ece trafikte bir hödükle karşılaştım gerdi beni. Çok işimiz var zaten bunları konuşup zamanı boşa harcamayalım' dedim. Ece 'tamam kuzum sıkma sen canını' dedi ve eksik süsleme malzemelerini alıp eve geçtik.
Doğum günü partisini Ecelerin bahçesinde yapacaktık. Çünkü bahçeleri epey büyüktü. Eve geldiğimizde Ecenin annesi bizi karşıladı.
'Hoşgeldinizz' diyerek ikimizede sıkıca sarıldı.
'Hoş bulduk Seher teyze nasılsın? '
'İyiyim Güneşcim sen nasılsın annenler nasıl?'
'Hepimiz iyiyiz Seher teyze selamları var'
Kısa konuşmamızdan sonra bahçeye çıktık. Organizasyon ekibi neredeyse herşeyi ayarlamıstı.
Seher teyzede başlarında olduğu için herşey sorunsuzdu. Havuz kenarına küçük masalar koyulmuş ve süslenmişti. Üzerlerinde küçük mumlar vardı. İçecekler ve atıştırmalıklarda açık büfe halinde bir kenarda hazırlanmıştı.
Mert,Ece ve ben ayrılmaz üçlüydük. Çok yakın olduğumuz için bizi tanımayanlar sevgili bile saniyorlardı.
Herşeyi kontrol edip hazırlanmak için Ecenin odasına çıktık. Eşyalarımı daha önce buraya getirdiğim için rahattım. Fazla makyaj yapmayı sevmiyordum. Yüzüme hafif birşeyler sürecekken Ece beni kolumdan tuttu ve aynaya sırtım dönecek şekilde sandalyeye oturttu.
'Kendini bana bırak bebeğim bir fıstık nasıl yaratılırmış ortaya çıkarayım ' diyerek göz kırptı.
'Sen çıkartacaksın yani'
'Yani seninde birazcık payın olcak tabi' dedi.
Daha sonra ikimizde gülmeye başladık.
'Ece biliyorsun ki...'
Sözümü kesti ve
'Şşttt itiraz istemiyorum bu sefer benim dediğim olacak sakin ol ve arkana yaslan'
İnatçı olduğunu biliyordum o yüzden ısrar etmedim ve kendimi ona bıraktım. Ece makyajimi bitirdi ve saçlarıma hafif fön çekerek dalgalandırdı. Yarısını üstten topuz yaptı ve geri kalanını salık bıraktı. İşini bitirmişti ama aynaya bakmama izin vermeden beni elbisemi giymek için soyunma odasına gönderdi. Bende itirazsız birazda merak ederek elbisemi giydim. Siyah şortlu mini bir elbise tercih etmiştim. Kolları uzundu ve üzerinde çiçek desenleri vardı. Ayakkabılarım siyah kalın topukluydu. Çok yüksek olmadığı için rahat yürüyebiliyordum. Odadan çıkıp Ecenin yanına gittim. Oda hafif makyaj yapmayı tercih etmişti. Gözlerini açıp bana bakarak
'Vaoovv sen kimsin Güneş'e ne yaptın' dedi. Bende gülerek aynanın karşısına geçtim. Gerçekten güzel olmuştum. Makyajım da çok abartı olmamıştı. Eceye bakarak
'Teşekkür ederimm. Şimdi sende kendini bana bırakıyorsun bebeğim taş ne demekmiş herkese görsün'
'Memnuniyetle bırakırım' diyerek bana öpücük attı.
'Şuna bak nasılda hemen şımarıyor' diyerek yanına gittim.
'Seni uzun zamandır böyle güzel görmüyordum kızım. Bırakta tadını çıkarayım' dedi gülerek.
Kahverengi saçlarına hafif fön çekerek düzleştirdim.
'Güneş bugün olanları hala anlatmadın bana' Dedi.
Bende arabanın az kalsın çarpacağını ve adamın özür dilemek yerine nasıl hödüklük yaptığını kısaca anlattım. Oda benim gibi aynı tepkiyi vermişti. Seher teyze kapıyı vurarak içeri girdi ve misafirlerin yavaş yavaş geldiklerini söyledi. Daha sonrada bizi yalniz bırakmak için evden ayrıldı. Ece elbisesini giyip yanıma geldi. Siyah mini elbisesi oldukça iddialıydı. Ayakkabılarını ince ve yüksek topuk tercih etmişti. Boynunada ince siyah bir bant takmıştı. Ben ona aşkla bakarken beni dürttü.
'Gerçekten taş olmuşsun Ece'
'Ay kızım tabiki ne bekliyordun ki zaten' diyerek saçını savurdu. İkimizde gülerek aşağıya indik. Gelen misafirlerle ilgileniyorduk. Arkadan hafif müzikler çalıyordu. Neredeyse okuldaki tüm arkadaşlarımız gelmişti. Ece ben ve Alya kendimize bir masa bulup Mert'in gelmesini bekliyorduk.
Alya, Soykan Holdingi sahibi Haluk Soykan'ın kızı. Çok zengin olmalarına rağmen hiç şımarık bir kız değil. Tam aksine çok iyi biri. Üçümüzde Moda Tasarım bölümü okuyoruz. Aynı okuldayız ama Alya bir alt sınıfımızda. Ece kadar yakın olmasakta iyi bir arkadaşız. Mertlede aynı okuldayız ama o Mimarlık okumayı tercih etmişti. Ayrıca Alya ona biraz ilgi duyuyordu. Mertinde ondan hoşlandığını biliyordum ama ikiside bir türlü açılamıyorlardı. Belki bu gece birşeyler olur. Çünkü Güneş giydiği siyah elbisenin içinde resmen sarı saçları ve mavi gözleriyle dikkat çekiyordu.
Partiye amcamın kızı Elifide çağırmak zorunda kalmıştım. Onu hiç sevmiyordum. Çünkü ben ne yaparsam onu yapmaya çalışıyor bana ait ne varsa kıskanıp onun olması için elinden geleni yapıyordu. Küçükken bana alınan oyuncak bebekleri ağlayıp bağırarak bir şekilde alıyordu. Başlarda üzülüyor ve buna anlam veremiyordum.
Büyüdükçe öğreniyordum ona nasıl davranmam gerektiğini. Şuan aynı okuldayız. İkimizde aynı anda girmiştik sınavlara. Ben tam bursla okula girmeyi başarmıştım. Ama o kazanamamıştı. Nasıl olduysa bir şekilde okula kayıt olmuştu. Belliki babası devreye girip ayarlamıştı. Artık umursamıyorum. Aynı okulda olmamıza rağmen ayrı takılıyorduk. Ben halimden gayet memnunum. Gerisi beni ilgilendirmiyor.
Partiye geldiğindede havalı bir şekilde
' Kuzenine hoş geldin demeyecek misin Güneş?' dedi. Bende ' Hoş geldin Elif ' dedim yanımdan geçerken gözlerimi devirmiştim. En yakın arkadaşı olan Ceren ve Nazlı'nın yanına geçti. Bu üçlünün birbirine ne kadar uyumlu olduklarını düşünmüştüm.
Herkes hafif müzik eşliğinde geceye uyum sağlamaya başladı. Mert gelmek üzereydi ve bizde heyecanla onu bekliyorduk.

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin