Mr. Knightley sustu. Emma karşılık vermeyi göze alamadı. Konuşmak, içindeki çılgınca sevinci dışarı vurmak olurdu. Bir an beklemesi gerekti, yoksa sevdiği adam onun aklını kaçırmış olduğunu sanacaktı. Onun sessizliğinden tedirgin olan erkek biraz bekledi, sonra, "Emma, aşkım," dedi. "Demin bu olayın seni üzmeyeceğini belirttin ama sandığından daha çok üzülmüşsün, gibi geliyor bana. Robert'in ortaya çıkmış olması kötü olmuş sence, ama düşün ki, arkadaşının istediği şey işte buymuş. Senin onu zamanla, yakından tanıdıkça daha çok beğeneceğine yürekten inanıyorum. Sağduyusu, ilkeli karakteriyle seni kazanacaktır. Birey olarak arkadaşını emanet edecek ondan daha sağlam birini bulamazsın. Toplumdaki düzeyine gelince, Emma, elimde olsa bunu değiştirirdim ki bu, benim kolay söyleyebileceğim bir laf değil. Sen benimle William Larkins hakkında dalga geçiyorsun ama Robert Martin de en az Larkins kadar vazgeçilmez saydığım biridir, inan."

Emma'nın ona bakıp gülümsemesini istiyordu. O da, artık ağzını açarsa kulaklarına kadar yayarak sırıtmayacağından emin olduğu için, neşeyle gülümseyerek, "Beni onların evlenmesine alıştırmak için çırpınmanıza gerek yok," dedi. "Bence Harriet'in çok şansı varmış. Robert Martin'in akrabaları eminim onunkilerden daha düzeylidir, orası çok kesin. Ben yalnızca şaşkınlıktan susuyordum, şaşkınlıktan dilimi yuttum adeta. Nasıl afalladım anlatamam çünkü son zamanlarda Harriet kesinlikle onun konusunda çok, çok olumsuzdu, eskisinden çok daha fazla."

"Elbet arkadaşını sen daha iyi tanırsın canım, ama bana sorarsan Harriet yumuşak başlı, yufka yürekli, iyi bir kızcağız. Seni seviyorum, diyen bir genç adama kesin olumsuz baksa bile bunu fazla uzatacağını pek sanmam."

Emma gülerek, "Vay canına, galiba siz onu benim kadar iyi tanıyorsunuz," dedi. "Ama evlenmeye açıkça, kesinkes evet, dediğinden emin misiniz? Hadi, zamanla bunu yapabileceğini kabul edeyim ama daha şimdiden, evet, demiş olabilir mi? Onu yanlış anlamadınız ya? Öyle ya, bambaşka şeylerden konuşuyordunuz, iş konuları, sığır fuarları, yeni makineler falan derken, bunca karışık laf arasında onu yanlış anlamış olamaz mısınız? Robert Martin'in emin olduğu şey belki Harriet'in yanıtı değil de cins öküzlerinden birinin boyu bosuydu; olamaz mı yani?"

Emma şu anda Mr. Knightley'yle Robert Martin'in tipi ve havası arasındaki zıtlığın o denli ayırdındaydı... Harriet'i son gördüğünde aralarında geçen konuşmanın anısı belleğinde o denli tazeydi... onun, "Ben artık Robert Martin'le ilgilenecek biri değilim," deyişini öyle açıkça duyar gibiydi ki, hâlâ aldığı haberin gelecekle ilgili olduğunu duymayı bekliyordu. Başka türlü olamazdı.

Mr. Knightley, "Bu ne cüret, küçükhanım, nasıl sorarsın bana bunu?" dedi. "Karşımdaki adamın nelerden söz ettiğini anlamayacak kadar et kafa mı diyorsun bana? Ne yapayım ben şimdi sana?"

"İltifat edeceksiniz tabii, çünkü ben buna alışığımdır, başka hiçbir şeyi kabul etmem. Şimdi bana yalın, basit bir yanıt verin bakalım. Harriet'le Robert'in şu sırada evlenme kararı almış olduklarından emin misiniz?"

Erkek tane tane konuşarak, "Eminim," dedi. "Robert Martin bana Miss Smith'in ona evet, dediğini söyledi. Kullandığı sözcüklerde hiçbir bulanıklık, hiçbir belirsizlik yoktu. Sana bunun böyle olduğunu kanıtlayabilirim sanıyorum. Bana, şimdi ne yapması gerektiğini sordu. Kızın akraba ve dostları konusunda başvurabilecek, Mrs. Goddard'dan başka kimse tanımıyormuş. Mrs. Goddard'a gitmekten başka yapabileceği daha uygun bir şey biliyor muymuşum? Ben de bilmiyorum, dedim. O da, bugün akşamdan önce gidip Mrs. Goddard'ı görmeye çalışacağını söyledi."

Emma en parlak gülüşüyle, "Artık yüzde yüz inandım," dedi. "Onlara yürekten mutluluklar diliyorum."

"Bu konuyu son konuştuğumuzdan bu yana olağanüstü değişmişsin."

EmmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin