Mr. Knightley yeni gitmişti ve Emma ondan başka hiç kimseyi, hiçbir şeyi düşünecek durumda değildi ki Randalls'tan bir mektup getirdiler, çok kalın bir mektup. Emma bunu kimin yazdığını biliyordu ve okumayı hiç istemiyordu. Zaten Frank Churchill'le kavgası yoktu artık, ondan hiçbir açıklama istemiyordu; tek istediği kendi düşünceleriyle baş başa kalmaktı; okuduklarının hiçbir sözcüğünün aklına girmeyeceğinden emindi. Ama çaresiz, okuyacaktı. Paketi açtı; yanılmamıştı: Mrs. Weston, Frank Churchill'in kendine yazdığı uzun mektubu, kısa bir pusula eşliğinde Emma'ya yolluyordu:

Biricik Emma'm, ilişikteki mektubu sana büyük bir hoşnutlukla iletiyorum. Dikkat ve hakkaniyetle okuyacağından emin olduğum için üzerinde olumlu etki bırakacağından hiç kuşkum yok. Bundan böyle seninle aramızda, bu mektubun yazarı hakkında ciddi görüş ayrılığı olmayacağına inanıyorum. Neyse, uzun bir giriş yaparak okumanı geciktirmeyeyim. Bizler iyiyiz. Bu mektup benim son günlerde hissettiğim bütün o küçük sinir gerginliklerini tedavi etti. Salı sabahı senin halini pek beğenmedim ama hava çok sıkıntılıydı. Gerçi sen havanın etkisi altında kaldığını hiç kabul etmezsin ama bence kuzeydoğu rüzgârı herkesi etkiler. Salı günü öğleden sonra çıkan fırtınada ve dün sabah sevgili babanı çok düşündüm, neyse ki hastalanmamış. Bunu dün akşam Mr. Perry'den işittiğimde çok sevindim.

Her zaman senin,

A.W.

(Frank Churchill'den Mrs. Weston'a)

Windsor, Temmuz

Sevgili Mrs. Weston,

Dün meramımı doğru dürüst anlatabilmişsem bu mektubumu bekliyor olmalısınız; ama bekleseniz de beklemeseniz de yazdıklarımı açık fikirlilik ve hoşgörüyle okuyacağınızı biliyorum. Siz ki tepeden tırnağa iyiliksiniz, benim geçmişteki bazı davranışlarımı mazur görmek için sizin tüm iyiliğiniz bile yeterli gelmeyebilir. Ne var ki bana sizden daha fazla kızmaya hakkı olan biri tarafından bağışlanmış bulunuyorum, bu yüzden yazdıkça cesaretim artıyor. Varlıklı kişiler için alçakgönüllü olmak zordur. Ama af dilediğim iki kişiden öyle olumlu yanıt aldım ki sizin ve benden şikâyetçi olan diğer dostlarınızın beni bağışlayacağınızı da çok doğal saymam gibi bir tehlike var. Bu nedenle hepinizin, Randalls'a ilk geldiğimdeki durumumu tam olarak anlamaya çalışmanızı diliyorum. Her şeye karşın saklamak zorunda olduğum bir sır taşıdığımı bilmelisiniz. Bu, değiştirilemeyecek bir olguydu. Peki, benim kendimi, böyle gizlilik gerektiren bir durumda bırakmaya hakkım var mıydı? Bu, ayrı bir sorundur, burada ayrıntıya girmeyeceğim. Ama bu hakkı kendimde görüyordum. Nasıl gördüğüme gelince; tüm beylere, Highbury kasabasındaki, üst katında kanatlı pencereleri bulunan iki katlı tuğla bir evi işaret ediyorum.

"O"nun karşısına açıkça çıkmayı göze alamıyordum. O sırada Enscombe'da beni engelleyen koşullar sizlerce çok iyi bilindiği için, yinelemek istemem. Çok ama çok şanslıydım; "O"nunla Weymouth'ta ayrılmamızdan önce, kadınlık onurunun dünyadaki o en muhteşem timsalinin merhametini kazanarak, bana gizlice evlenme sözü vermesini sağlayabilmiştim. Beni geri çevirseydi delirebilirdim.

Bana şimdi, "Peki böyle yapmakla ne umuyordun? Beklentin neydi?" diye sorabilirsiniz. Herhangi bir şey ve her şeydi! Zaman, şans, rastlantı, yeni durumlar, yavaş etkiler, hızlı patlamalar, sebat ve bezginlik, hastalık ve sağlık... Önümde her türlü güzel olasılık uzanıyordu, çünkü ondan nişan ve mektuplaşma sözünü alarak mutluluğun ilk adımını atmıştım. Bundan öte açıklama bekliyorsanız, sayın efendim, sizin kocanızın oğlu olmak onurunun sahibiyim ve ondan öyle iyimser bir mizaç almışım ki hiçbir maddesel zenginlik, ne mal ne de mülk, bununla eşdeğerli olamaz!

Şimdi benim, bu koşullar altında Randalls'a gelişimi görünüz lütfen. Bu konuda hatalı olduğumu biliyorum, çünkü bu ziyareti daha önce yapabilirdim. Geriye bakınca benim Highbury'ye, ancak Miss Fairfax buradayken geldiğimi göreceksiniz. Bu, size karşı işlenmiş bir ayıp olduğundan beni anında bağışlayacaksınız, biliyorum, oysa babamın yüreğini yumuşatmaya daha çok çalışmam gerekiyor: Onun evinden uzak durduğum sürece sizi tanımak mutluluğundan yoksun kalmış olduğumu anlatarak sığınacağım onun merhametine. Sizinle geçirdiğim o inanılmaz mutlu iki haftada size karşı, o bir tek nokta dışında bir kusur işlemediğimi umarım. İşte şimdi davranışımın beni en çok kaygılandıran, en dikkatlice açıklanması gereken önemli bölümüne geliyoruz.

EmmaМесто, где живут истории. Откройте их для себя