Emma onun ne dediğini anladı ve bu şefkatli, yakın ilginin yüreğinde uyandırdığı sevinç çarpıntısını biraz bastırdığı zaman, "Çok iyisiniz ama yanlışınız var," diye karşılık verdi. "Bunu düzeltmem gerek. Benim şu sırada böyle avutulmaya ihtiyacım yok. Olup bitenlere karşı kör gibi gezdiğim için, onlara karşı, ömür boyu utanç duyacağım biçimde davrandım. Kendimi tutamayıp söylediğim, yaptığım birçok şey yüzünden kendimi tatsız, çirkin izlenimlere açık bıraktım. Ama onların sırrını daha önce öğrenmediğime yalnızca bu yüzden üzülüyorum, başka nedenle değil."

Mr. Knightley onun yüzüne sevinçle bakarak, "Emma!" diye ünledi, "Öyle mi gerçekten?" Sonra kendini tutarak, "Yok yok, seni anlıyorum, bağışla beni. Senin bu kadar bile konuşabilmene sevindim. Aslında onun için üzülmeye değmez, inan! Bunu çok yakın zamanda yalnız kafanla değil, duygularınla da kavrayacağını umut ediyorum. Duygularının bu konuda sınırlı kalmış olduğu için şanslısın! Açık konuşayım, senin davranışlarından ona olan sevginin derecesini hiçbir zaman kestiremedim. Yalnızca bir tercih durumu olduğunu biliyordum; onun bu tercihe layık olduğuna da asla inanmamıştım. Bu adam erkeklik için yüz karasıdır. Yani şimdi de o dünya tatlısı genç kızı almakla ödüllendirilecek ha? Jane, Jane! Yazık olacak sana!"

Emma şaşkınlaşmıştı, gene de sakin konuşmaya çalışarak, "Mr. Knightley, çok tuhaf bir durumdayım," dedi. "Yanılgınızda ısrar etmenize izin veremem. Beri yandan, davranışlarım mademki böyle bir izlenim bırakmış... sözünü ettiğiniz kişiye hiçbir zaman gönül vermedim, diye itirafta bulunmak belki, 'Evet, onu sevdim,' demekten daha utandırıcı bir şeydir. Ama, doğrudur, onu hiçbir zaman o anlamda sevmedim."

Mr. Knightley hiç sesini çıkarmadan dinliyordu. Emma o konuşsun istiyordu, ama o konuşmamakta ısrarcıydı. Genç kız onun yumuşamasını sağlamak için kendisinin daha da açık konuşması gerektiğini tahmin ediyordu; ama kendini bile bile onun gözünde daha da alçaltmak zor görevdi. Gene de konuşmayı sürdürdü:

"Davranışımı temize çıkaracak çok bir sözüm yok. Onun gösterdiği ilgiye kapıldım, bundan çok hoşnut kalmış gibi davrandım. Eski bir hikâyedir bu, herhalde, olağan bir şey... benden önce yüzlerce kadının başından geçmiş bir durum, en sonunda. Ama benim gibi, kendini kafalı bulan birinde kolayca bağışlanmayabilir. Aklımı çelen birçok şey vardı: Bir kez Mr. Weston'ın oğluydu... hep buralardaydı... onu eskiden beri sevimli bulurdum... yani kısacası..." Bir iç çekişiyle, "Nedenleri ne denli kurnazca çoğaltırsam çoğaltayım, hepsi gelip aynı şeyde düğümleniyor: Gururumu okşadığı için çevremde dönüp dolaşmasına, bana iltifatlar etmesine izin verdim. Gerçi son zamanlarda... epey zamandan beri, bu ilginin hiçbir şey ifade etmediğini biliyordum. Bir alışkanlık diye bakıyordum buna, ciddiye almamı hiçbir biçimde gerektirmeyen bir oyun, falan. O beni kullandı, evet, ama bana zararı dokunmadı. Hislerim asla ciddi değildi. Öyle ki şimdi onun davranışını oldukça anlayabiliyorum. Beni kendisine bağlamayı hiçbir zaman istememişti. Gösterdiği ilgi, başkasıyla olan ilişkisini gizlemek için bir maskeymiş, yalnızca. Amacı çevresindeki herkesin gözünü boyamakmış. Kimsenin de gözü, benimkinden fazla boyanamazdı, herhalde. Ne var ki gözümü boyayamamıştı, aslında... yani şansım varmış ki çok şükür... kısacası, şöyle ya da böyle, nasıl olduysa, o tehlikeden kendimi koruyabilmişim."

Emma buraya gelince erkekten bir yanıt, hiç değilse, "Davranışını anlayabiliyorum," diye birkaç sözcük bekledi ama o hâlâ susuyordu. Derin bir düşünceye dalmış olduğu belliydi. En sonunda, eski sesine epeyce benzeyen bir sesle, "Frank Churchill'i hiçbir zaman çok fazla beğenmedim," dedi. "Ama tam değerini vermemiş de olabilirim. Ne olsa kendisini ancak şöyle bir tanıdım. Bundan önce pek kişilikli değildiyse bile bundan sonra pekâlâ düzelebilir. Yanında öyle bir kadınla buna şansı vardır. Onun kötülüğünü istemem için hiçbir neden yok. Hele Jane Fairfax'in hatırı için onun her zaman iyiliğini isterim, çünkü o kızın mutluluğu kocasının kişilik ve huy yönünden sağlam olmasına bağlıdır."

EmmaWhere stories live. Discover now