Ancak en çokta kardeşinin mutlu olduğu anları hatırlıyordu. Erkam onu çok mutlu ediyordu. Elif kocasının omzuna başını koyup dans ederken bakışları kardeşini buldu.

Düğün Azra'nın hayal ettiğinden daha güzel devam ediyordu. Herkes eğleniyor gibi görünüyordu. Azra da ayaklarındaki ağrıya rağmen çok eğleniyordu.

Pasta kesme vakti geldiğinde iki ayrı pasta geldi. Birinde Azra gibi buz patenci bir kız figürü vardı. Diğerinde de Erkam gibi gazeteci bir adam figürü.

Erkam ve Azra alkışlar eşliğinde pastayı kesti. Düğün tüm hızıyla devam etti. Çift neredeyse hiç oturmamıştı. Halay bile çekmişlerdi. Azra düğünlerde fazla oynamadığı için biraz zorlanmıştı.

Düğünün sonlarına doğru takı merasimi başladığında Azra, yorgunluktan öleceğini düşünüyordu. Melih'in kardeşine taktığı altından sonra Elif kucağındaki Dila ile fotoğraf çektirmeye geldi. İki kardeş yan yanaydı. Melih Elifin, Erkam Azranın yanındaydı.

Fotoğraf çektirdikten sonra kardeşine sarılan Elif "Canım benim. Hep mutlu ol" dedi ve yaşla dolan gözleriyle geriye çekildi. Azra'nın da gözleri hafifçe yaşarmıştı.

Azra sırayla takı takmaya gelen kişiler yüzünden ağlayamazdı. Her zaman kadınların evlenirken ağlamalarını saçma bulurdu. Şimdi kendisi de bu karmaşık duruma düşmüştü. İçinden ağlamak geliyordu.

Herkesle fotoğraf çektirdikten sonra gelin odasına dönen genç çift düğünün bitmesine az bir süre kaldığını biliyordu.

"Ayaklarım ağrıyor." dedi Azra duvağını düzeltirken. Erkam kravatı birazcık gevşetti. "Merak etme az kaldı."

Azra gülümseyerek Erkam'ın elini tuttu. Tekrardan salona gelip oynamaya devam ettiler. Düğünleri gayet sıradan bir düğündü.

En sonunda Erkam ve Azra davetlileri uğurlamak için salonun kapısındaki yerlerini aldılar. Herkese geldikleri için teşekkür ettiler. Birkaç genç hayranları ile fotoğraf çekindiler. Düğünlerinde bile olsalar Azra kimseyi kırmıyordu.

Aileleri ile vedalaştıktan sonra Azra kendini arabanın arka koltuğuna attı. Rahat bir şekilde ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını uzatmaya çalıştı. Duvağını da çıkarmıştı.

Erkam da sona kalan birkaç işi halledip arabaya bindi. Azra'nın arka koltukta yorgun bir şekilde başını yaslayıp dışarıya baktığını gördü. Bitmişti. Aylarca süren hazırlık kurulan hayaller hepsi en güzel şekilde bitmişti.

"Eve gidiyoruz" dedikten sonra arabayı çalıştıran Erkam'a "Sonunda" diyebildi Azra. Gözleri yorgunluktan kendi kendine kapanıyordu. Ancak Azra uyumayacaktı. Uyumamalıydı. Bugün evliliğin ilk günüydü. Her kadın gibi kendini bu güne hazırlamıştı.

"Çok güzeldi değil mi?" diye sordu Azra. Konuşursa uyumazdı. "Evet. Harikaydı. Çok şükür" dedi Erkam.

Azra onun gülümsediğini görebiliyordu. Kendisi de gülümsedi. Gerçekten evlenmişti. Artık bekar değildi. Artık kendine bağlı ve kendisinin de hep bağlı olacağı bir kocası vardı.

Melih bebek çantasını vestiyere koyup Elif'in kucağındaki Dila'yı aldı. Elif ayakkabısını çıkarırken Melih kızını odasına götürmüş, bu sıcak yaz gününde giydirdikleri ince yeleği çıkarmıştı. Dila esniyordu. Elif kocasının yanına gelip bebek halıya oturdu. "Kızımın uykusu mu gelmiş?" diyen Elif ile Melih biraz yana kaydı.

Elif kızının önce bezini değiştirdi. Ardından üstünü değiştirdi. Aç olup olmadığını anlamak için kızını kendi sütünü vermeye çalıştı ancak Dila emmeyi reddetti.

Kanatlı DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin