*~Blake ve Sen~*

215 23 35
                                    

Bu şehre daha yeni taşınmıştınız ve henüz hiç arkadaş edinememiştin. O gün annen iş yerindeki arkadaşının size ziyarete geleceğini söyledi. Bir kaç saat içinde burada olacaklardı. Evet oğlu da onla birlikte gelecekti.

Odana çıkıp üstünü değiştirdin ve her zamanki doğal makyajını yaptın. Az sonra kapının sesini işittin ve açmak üzere kapıya gittin. Ama annen de senle aynı anda kapıya varmış, kapıyı o açmıştı. Annen "Hoşgeldin Soulla! " dedi. Sonra yanında durmakta olan çocuğa dönüp "sen de Blake olmalısın" çocuk bir kaç dişi görünecek şekilde hafiften gülümserken başıyla onayladı.

Soulla sana döndü ve "annenin anlattığından daha güzelmişsin" dedi. Kızarmış yanaklarının eşliğinde teşekkür ettin ve hep beraber salona geçtiniz.

Anneler karşılıklı bir şekilde sohbet ederken Blake ve sen de uzun bir süre onları dinlediniz. Cidden kendilerini acayip bir şekilde muhabbete kaptırmış ve tüm algıları kapanmıştı.

Az sonra karşında oturmakta olan Blake'e baktın. Siyah düz saçları hafif dağılmış ve önünde oturmakta olduğu  aralık balkon kapısından gelen rüzgarın eşliğinde sağa sola savrulmaktaydı. Saçıyla cebelleşmesini izlerken hafifçe sırıttın. Şuan gidip balkonu kapatarak ya bu işe bir son verirdin yada oturup izlemeye devam edebilirdin. Yavaş adımlarla ilerleyip balkonu kapadın. Blake teşekkür edercesine sana bakıp gülümsedi. İkinizde annelerinize bakıp kısaca bir iç geçirdikten sonra "neden benim odama çıkmıyoruz?" Dedin. Sonra merdivenlerden üst kattaki odana çıktınız.

Yaklaşık 1- 2 saat kadar birbiriniz hakkında konuşup sohbet ettiniz. Blake gerçekten çok hoştu. Yani nedenini bilmediğin bir şekilde onunla konuşurken kendini çok iyi hissetmiştin. Ve bir şeyin daha farkına varmıştın: o da tıpkı senin gibi çok utangaçtı.

Sonra annenin size seslendiğini duydunuz. Blake'ler gidiyordu. Oturmuş olduğunuz yataktan kalkıp sarıldınız. Yarın okulda görüşmek üzere birbirinize söz verdiniz ve Blake gitti.

Arabaya binene kadar arkasından el salladın. O da aynı şekilde. Araba tamamen gözden uzaklaşıp da kendini garip hissetmeye başlayınca bir şeylerin ters gittiğini anladın. Daha bir kaç dakika önce gitmiş olmasına rağmen içinde müthiş bir şekilde onu görme isteği uyanmıştı.

Birden o balkonu kapattıktan sonraki sana gülümseyişi canlandı gözünde. Kendi kendine güldün; evet bu hiç normal değildi.

Ağabeyin kapının önünden geçerken durdu ve" salak salak ne gülüyorsun öyle?" Diye sordu alaycı bir biçimde.

"Hiiiç.." dedin. O ise yüzüne vurmadı ama Blake Edward Richardson'a abayı yaktığını ona ilk bakışında fark etmişti.

Devamı gelicek...

New Hope Club *IMAGINE* [TÜRKÇE]Where stories live. Discover now