İ

260 36 26
                                    

Oğlan sonunda geri çekilmiş okyanuslarının kalıntılarını kolunun tersi ile sildi. Kirliydi, her yeri kirliydi. Midesi bulanıyordu, yırtılmış kumaş parçalarından kurtulup münkün ise kendisini çamaşır suyuna batırıp birkaç gün o suda beklemek istiyordu. Belki o zaman temizlenirdi vücudu, giderdi bu iğrenç his bedeninden.

Bedeni unutsa bile zihni unutacak mıydı bunları?

Kafasını iki yana sallayarak bir daha aydınlanmaması adına paramparça etmek istedi bu düşünceleri.

Sadece eve gitmek istiyorum, yalvarırım rahat bırakın beni...

Hava kararmıştı, bu kendini gizleyebilmesini sağlıyordu fakat aynı zamanda daha da tehlikeye açık kılıyordu.

Karşısından geçecek olan bir başkası yapacak mıydı ona o iğrenç şeyleri?

Nasıl bir bakış atacaktı ona?
Acırdı büyük ihtimal, yardım ederdi belki... Belki yardım adı altında kire boğardı bedenini.


Daha fazla kirlenebilir miydi ki bedeni?
Bilmiyorum, bilmek istemiyorum.

Belindeki ağrı her ani hareketinde bir bıçak gibi saplanıyor bu da onu daha savunmasız yapıyordu, birisi ona tekrar saldırsa kaçabilir mi ki?

Düşünmek istemiyorum.

Evini ve yanan ışığını gördüğü zaman istemsizce yüzünde histerik bir gülümseme oluşmuştu, gözleri üst katlara kaydığı zaman göz göze geldiler.

Adamın yüzündeki dehşet elle tutulabilir bir şekilde belli oluyordu, yüreğine yerleştirilmiş tohumları oradan çekip alabilmek için uzun bir vakit gerekecekti. Gözlerini kaçırdı; İğrenç hissediyordu, sendeleniyordu, en önemlisi ise: kirliydi.

Evinin kapısı açıldı birden içinden orta yaşlı bir kadın fırladı. Gözleri kocaman açılmış belki de patlamaya her an hazırdı. Kalbi endişe ve korku ile çarpıyordu fakat papatyasına kavuştuğundan dolayı hafif bir dizginleniş vardı.

Uzun sürmedi.

Kollarını kokusu ahlaksızlık ile harmanlanmasına rağmen seçilebilir papatya kokusuna hükmeden oğluna sardı, kulağını oğlunun göğüsüne yerleştirip kalp atışını dinledi bir süreliğine ve ardından çekilip baktı gözlerine.

Titreyen dizlerin o an daha fazla yer çekimine dayanamayarak yerle buluştu, kollarını bile sarmadı bulaşır diye. Sadece bekledi öylece meleğin ondan ayrılmasını. Ağlamadı, konuşmadı. Sadece sarıldı, oğlu da bekledi.

Ayrılıp huzur dolu evin içine girdikleri vakit merdivenden inmekten olan bir adam ile karşı karşıya geldi Eren. İster istemez gözlerinde hafif bir korku belirtisi belirdi. Levi bunun ardından hemen geri çekilip geri girdi odaya Carla ise oğlunu omuzlayarak banyoya soktu.

Bir süre suyun dolmasını beklediler, soyunup suya girmesine yardım etti. Aynı eski günlerdeki gibi onu temizledi.

İpeksi saçlarına ellerini geçirip köpürttü, belki okyanuslar döktüler biraz ama bu sadece ikisinin arasında kaldı.

Dudakları ses çıkartmamaya dair mühürlenmişken ikisinin de, sessizlikleri birer şahitti Eren'in yüreğinin haykırışlarına. Tükenmiş bedenine zıt şekilde hala sertçe atan kalp atışları bedenini titretiyordu. Gözyaşlarına karışmış su damlaları,  annesinin bedenini nazikçe köpürten yumuşak elleriyle birleşiminin derisinin altına kadar işlediğini hissetti.

Kirli [Riren|Rivaere]Where stories live. Discover now