3. Bölüm

17 8 0
                                    

Kütüphane en alt kattaydı. merdivenlerden koşar adım inecekken daha anahtarı almamış olduğum aklıma geldi. Müdür yardımcımız benimle hep dalga geçerdi . her onun yanına gittiğimde bana takılmadan edemezdi. En çokta saçlarımla dalga geçerdi. kumral saçlarımı arkaya doğru attığımı gördüğünde "havalı çocuğun hali bir başka oluyor " diyordu. gıcık oluyorum o ayrı .

Odasına vardığımda içeriden sesler geliyordu, hemen girmeyip içeriden gelen sesleri dinlemeye karar verdim. Telefonla konuştuğu her halinden belli oluyordu. Sessiz konuştuğu için sözcükleri tam duyamıyordum: "Onun böyle bir şey yapacağını zaten düşünmüyorum. O yapmış olamaz." gibi şeyler söyleyip duruyordu. Sesler kesildiği zaman konuşmasının bittiğini düşünüp içeriye gireceğim sırada kapı arka taraftan açıldı . Beni görmeyi beklemediği için afallamıştı. boğazımı temizleyip konuşmaya başladım:

"Merhaba, ben bugün kütüphanede nöbet tutuyorum. Bu yüzden anahtarı almam lazım. İlk derse geç kaldığım için kütüphaneyi açamamıştım." Bir süre bana baktıktan sonra kendini toparlayıp " Tamam sen burada bekle ben sana anahtarı getireyim. " dedikten sonra çıktığı odasından geri girip çekmecesindeki sarı anahtarı çıkardı. Yanıma gelip anahtarı uzatırken "kütüphane biraz dağınıktı orayı düzenlersen sevinirim." deyip yanımdan ayrıldı. Beni karşısında gördüğüne bu kadar şaşırmasına ve ilk defa bana takılmamasına şaşırmıştım. Bir şeyler olduğuna artık emindim ve bu işin arkasından gidecektim. Daha ejderha simgesinin ve Morst denen yeri de araştıracaktım.

En alt kattaki kütüphanemize girip daha nostaljik hava veren loş ışıkları açıp karanlık ortamı aydınlattım.
Nöbetçi koltuğu kapının biraz ilerisindeydi. Kütüphane futbol sahasının biraz küçüğüydü. kahverengi tonlarında rafları , tozlanmış eski bir merdiven ve deri nöbetçi koltuğunun karşısında tahta masa.
Müdür yardımcımız Jaden'in dediği dağınıklık gözüme çarptığında yüzüm düştü. Çünkü dağınıklık dediği resmen bir kitaplığın devrilmesiydi. İçindeki bütün kitaplar etrafa saçılmış, ansiklopediler bir tarafa romanlar bir tarafa...

Neyse ki her hafta spor salonuna gidiyorum.

Etrafta saçılan kitapları toplamak için adım attığım sırada yer sallanmaya başladı. Neler olduğunu anlamayan gözlerle etrafa bakmaya başladım. Ayak sesleri gittikçe artıyordu. Resmen bedenim olduğum yere kilitlenmişti. Hareket edemiyordum.
Zor zar bir adım daha attığımda sallanma daha da artmıştı. Ben hissedemiyordum ama neredeyse devrilmek üzere olan kitaplık her şeyi açıklıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum . Sesler şiddetini arttırmıştı. O anda kitaplık tam kapının önüne devrildi. Bir adım daha atsaydım yer daha çok sallanırdı. Bu yüzden sürünerek devrilen kitaplığın yanına gitmeye karar verdim. Yere yatarak "Superman" pozu verdim.
Bu şekilde sürünerek kitaplığın yanına gittim. Bir kaç dakika boyunca öylece bekledikten sonra sarsıntı kesilmişti. Ayağa kalkıp kalkmamak konusunda kararsızdım. Bu arada aklıma boynumdaki tılsım geldi.
Tılsımı sweetimin dışına çıkarmak için elimi içine attığımda tılsımın orda olmadığını gördüm. Telaştan elim ayağıma dolanmıştı. Etrafta bir o tarafa bir bu tarafa bakıyordum. Kapının önündeki kitaplığı kaldırmayı denedim. İlk denemem başarısız olmuştu sinirden gözüm dönmüştü içimdeki güç patlamasını bağırarak attığımda kitaplığı yeniden kaldırmayı denedim bağıra çağıra en sonunda kaldırabilmiştim.
İç çekip yere baktığımda kitaplığın altından çıkan tılsımı gördüm. Gerçekten boşuna telaş yapmıştım.
Simdi dışarıya çıkıp biraz önce neler olduğunu sormam gerek.
Kapının kolunu tutup aşağıya indirdiğimde kapı açılmamıştı. Bu sefer sertçe denedim ve yine olmadı.
Kapı kilitlenmiş olamaz?! Kim yapmış olabilir ki? Kim yaptıysa şuan yaşadığı anların tadını çıkarsın. Çünkü reklamlardan sonra tahtalı köy dinlenme tesislerine bir daha gelmemek üzere gidecek!

Kapıya yaslanacak şekilde oturdum. Bugün yaşananları düşündüğüm zaman sessiz sakin bir çocuğa göre günümün çok hareketli geçtiğini anladım.

Elimdeki tılsıma baktığımda ejderhanın etrafındaki ince çizgilerin kırmızı bir ışık şeklinde yanıp söndüğünü gördüm. Neler olacağını merak ettiğimden dolayı biraz bekleyip yanan ışığı seyrettim. Ejderhanın kenarındaki çizgiler değişip kediye benzer bir şekil oluşturdu. Büyüleyiciydi. Annemin bana verdiği tılsım gerçekten çok değişikti. Ne işe yaradığını bilmediğim için sadece annemin dediğini yapıyordum. Ama anneme güvenmiyordum. Her an bu tılsım yüzünden bir şey olacağı aklımın bir kenarına çakılmış çivi gibiydi.

Oturduğum yerden kalkıp kütüphaneyi dolaştım. Yere saçılan kitaplar, yamuk kitaplık...

O sırada mitoloji tarihi ile ilgili kitapların olduğu kitaplığın yanına gelmiştim. Bir sürü kitap vardı.

****
Kaç saat olduğu hakkında en ufak fikrim bile yok, ama tam 57 kitabada bakmıştım. Halâ ejderha simgesinin ne anlama geldiğini yazan bir kitap bulamamıştım.

En son umudumu yitirmiş bir şekilde kitapları karıştırırken mucizevi bir şekilde Ejderha simgesini buldum!
İçinde yazan yazıların bazıları anlaşılmıyordu. Bazıları ise yabancı bir dilde yazılmıştı okuyabildiğim kadarını okumaya çalıştım.

Şunlar yazıyordu:
"İnsanların çoğu bu simgenin ne anlama geldiğini bilmezler. Ve çok az kitapta ne anlama geldiği yazılır. Çünkü bunun bilgisini veren kişinin öleceğine inanılır.
Ejderhalar ağızlarından ateş çıkaran mitolojik yaratıklardır. Ama bir grup cadının ve element kullanıcısının arkadaşlığı sonucu yaptığı şeyler inanılmaz. Bu cadıların ve......... "

Diğer yerler garip bir şekilde silinmişti. Bu kadar araştırmanın sonucunda hiç bir şey öğrenememiştim. Duvardaki çatlamış eski saate baktığımda şaşırmıştım.
Saat 6.26
Ve ben hâlâ okuldayım.
Okulum 3.00 da bitiyordu.
Bu kitabı da yanıma alarak kapıya doğru ilerledim. Annem beni merak etmiş olmalıydı.
Kapı kulpunu kavradığım zaman halâ kilitli olan kapı sinirimi daha çok bozmuştu. Zaten kaç saat okulda sadece bir hiç için araştırma yapmıştım üstüne üstlük bir de kütüphanede kilitli kalmıştım.

Tılsımı avcumun içine alıp gözlerimi kapattım. Biraz kestirmeye karar verdim, sonuçta yarına kadar kütüphanedeydim.

****

KEHANET -Sır-Where stories live. Discover now