14-Güven

6.2K 841 104
                                    

Barış'la uyuduğum gece için yok efendim bebekler gibi uyudum, pamuklar üstündeydim sanki, valla ne kadar tatlı koyniş koyniş uyuduk demeyi ne kadar çok istesem de öyle bir dünya yok tabi ki. Arkadaş adamla aramda bin volt elektrik var. Fırsatını bulsak koca tatil köyünün enerji kaynağı olacağız. Hayır, bir de kesinlikle tipim değil dediğim adamla yaşıyorum bu durumu, işin kötü tarafı o. Ayrıca bu yaşıma kadar hangi adam beni etkilemeyi başarmış da olaylar karşısındaki kontrolümü kaybedebilmişim? Tarihte öyle bir anım yok. Şu hayatta isteyip de parmağımda oynatamadığım kendime divane edemediğim bir erkek olmuş mu ki? Ki o erkeklere karşı sıfır duyguyla yaklaşmak her zaman ekmeğime yağ sürüyordu.

Sonuç olarak sanki cam kırıklarının, çivilerin üzerinde uzanıyormuşçasına tüm gece kendimi kastım durdum. Bana inadına yapar gibi Barış da sağ olsun döndü sırtını fosur fosur uyudu. Hadi dedim belki horluyordur da uyuz olurum. Alırım yastığı bir güzel boğarım uykusunda ama o da yok. Adam bebekler gibi uyudu be. Madem horlamıyorsun ağzını aç, salyanı akıt yastığa, ne bileyim osur mesela. Yani yap bir iğrençlik değil mi? Baktım şu seni uyurken sabaha kadar gözümü kırpmadan izledim, uyurken çok güzelsin bebeğim diyen samimiyetsiz dizi karakterlerine, esas oğlanlara dönüşeceğim. Aldım yastığımı elime, yatış açımı yüz seksen derece değiştirerek Barış'ın ayakucuna yattım. Böylesi çok daha güvenli oldu benim için. Sabaha karşı da olsa sonunda uykuya dalmayı başardım.

Sabah olduğunda beni uyandıran şey ise Barış'ın detone uykulu sesi ve ayaklarımda hissettiğim serinlik oldu.

"Yuh, kızım ben sana valla boşuna Deccal demiyorum bu nedir ama? Uykunda ters mi döndün ne yaptın? O nasıl bir dağınık uyumaktır?"

Başımı pikenin altından çıkararak dağılmış saçlarımı yüzümün önünden çekmeye çalışarak çemkirdim.

"Ne bağırıyorsun ya? Sabah sabah da ne çirkin çıkıyormuş senin sesin maşallah. Zaten zor uyudum gece."

"Sen çünkü tam bir biblo olarak uyandın doğru, haklısın prenses. Şu saçına bak, gece hangi kuaförde yaptırdın?"

Gözümdeki çapağı temizleyip onun yanağındaki yastık izine baktım. Neyse ki o da prensler gibi uyanmamıştı.

"Ne varmış saçımda? Defilelerde falan hep böyle yapıyorlar."

Sabahlığımı giyerek yanından geçip banyoya giderken derin bir nefes aldım. Önceki günden kalma gariplikten kurtulmuş, eski halimize dönmüştük. İlişkimizin bu tatlı halinin bozulmasından deli gibi korktuğumu inkâr edecek değilim.

***

Tatilimizin kalan günleri gündüzleri havuz başında ya da deniz kenarında pineklemekle ve açık büfenin keyfini çıkarmakla geçti. Hiç tehlikeli sularda yüzmedik, beraber vakit geçirip her zamanki gibi eğlendik. Ama tatilin son günlerinde ailesinden kalma evde baş başa vakit geçireceğimizin farkındaydım. Yani yine derin mevzulara dalmamız an meselesi. Aslında içten içe bunu da istiyorum. Bana ailesini küçük yaşta, trafik kazasında kaybettiğini babaannesinin ziyaretine gitmeden önce anlatmıştı. Fakat o kazanın gerçekleştiği arabada kendisinin de bulunduğundan ya da onları kaybettikten sonra nasıl hissettiğinden bana hiç bahsetmedi. Yani tabi koltuğa uzanıp tüm derdini sıkıntısını psikologa gelmiş gibi bana dökmesini beklemiyorum. Ama sanki özel olarak geçmişten uzak duruyormuş gibi hissettirdi bana. Gerçi neticede sadece altı yaşındaymış, belki hiçbir şey hatırlamıyor bile. Ama muhakkak onda bıraktığı bir etki vardır. Tahmin edildiği üzere benim de amacım onun sınırlarını, duvarlarını aşmak ve kalbinde ne varsa onu görmek.

Resepsiyonda otelden çıkış işlemlerimiz yapılırken Barış elinde bir zarfla yanıma geldi ve zarfı gözümün önünde sallayarak sırıttı.

"Hayırdır o ne? Halk oylamasını açıklayacak noter gibi sırıtıyorsun."

Mucize Aranıyor (Tamamlandı)Where stories live. Discover now