Kendisi de ortalıktaki çöpleri toplamaya başladı. Tek odalı bu küçük eviyle Yixing'in evini karşılaştırdıkça genç olanın ne kadar rahatsızlık duyacağı aklına geldi, evde her şey dökülüyordu. Utancını gizlemeye çalışarak etrafı toplamaya devam etti. Daha sonra koşarak tuvalete girdi, sarıya boyadığı saçlarını düzeltti, dişlerini fırçaladı. Üzerine giymiş olduğu beyaz lekeli tişört yerine siyah kısa kollu bir tişört geçirdi.

Kapı çaldığında pembe pijamalarıyla somurtarak tek başına Küçük Denizkızı'nı izleyen kızının saçlarını okşayıp yanından geçti ve kapıyı açtı. "Hoşgeldiniz."

Yixing üzerinde siyah kabanı, sırtında bebek çantası kucağında ise monttan dolayı topa dönmüş oğluyla kendisini izliyordu. Zhang Lei'yi kucağına aldı ve Yixing'in ayakkabılarını çıkarmasını bekledi. Yixing içeriye adımladığında çekingen bir şekilde kollarını ona dolamıştı. Yifan'da kucağındaki bebeğin ona izin verdiği kadarıyla Yixing'e sarıldı. "İyisiniz değil mi, hırsız bulunmuş mu?"

Yixing geri çekildi, yüzünde mahçup bir ifade vardı. "Kamera kayıtlarında bizim evden çıktığı saat 9.12, ben de eve 9.15'de girmişim."

Yifan'ın gözleri endişeyle karşısındaki adamınkileri buldu. "Ya karşılaşsaydınız?!"

Yixing hüzünle gülümsedi. "Tanrıya şükür, öyle bir şey olmadı. Ama 128 ekran LCD TV'mi, iMac'imi ve gümüş yüzüklerimi özleyeceğim."

Yixing hüzünle gülmeye başladığında, Yifan'da ona katıldı. Genç olanın böbürlenmek gibi bir şey için bunu yapmadığı belliydi.

"Shang, bak kimler geldi." Yifan kucağında Zhang Lei ile beraber ikili koltuğa oturduğunda Yixing'de yanına oturmuştu.

Shang içinde kaybolduğu üçlü koltukta oturmaya devam ederken yan gözle babasına ve kucağındaki bebeğe baktı, hiç bir şey demeden biten Küçük Denizkızı'nın ardından başlayan Uyuyan Güzel'i izlemeye devam etti.

Yixing yavaşça kıza eğilip gülümsedi, "Merhaba Shang."

Shang yine cevap vermeden ekrana bakmaya devam ediyordu, Yixing aldığı cevapla, aslında cevap almamıştı, önüne döndü. Yifan sinirle Shang'ı izlerken bir yandan da Zhang Lei'i soyuyordu. Yixing de montunu çıkardı.

"Gerçekten üzgünüm Yifan, kusura bakma."

Yifan kafasını kaldırıp güzel adama baktı, "Saçmalama lütfen."

Yixing gülümseyip gözünü küçük salonda gezdirdi, kare olan salonda bir üçlü, bir ikili gri koltuk vardı. Ortada sehpa duruyodu. Amerikan mutfak gerçekten küçüktü, büyük ihtimalle biri banyo, biri yatak odası olan iki kapının önünde de küçük bir yemek masası vardı. Ev gerçekten küçük ve eskiydi.

"Aç mısın, yemek ısıtmamı ister misin? Ya da atıştırmalık bir şeyler yemek?"

Yixing sehpanın üzerine çıkmaya çalışan oğlunun sarı kazağından tutarken kafasını kaldırıp Yifan'a baktı. "Sağ ol, yeni yemiştim."

Yifan uzunca karşısındaki çocuğu süzdü, normalde karışık, kabarık, dalgalı olan kahverengi saçları bu kez fönlü bir şekilde alnına dökülüyordu. Üstünde siyah boğazlı bir kazak vardı, altında da siyah dar bir pantolon ve kahverengi, işlemeli tokası olan kemer takıyordu. Siktir, çok güzeldi.

"Pekala, ben gidip yatağın çarşafını değiştireyim. Zhang Lei ile aynı yatakta yatarsanız sorun olmaz değil mi?"

Yixing başını olumsuz olarak salladı, "Zhang Lei ile burda uyurum ben, zaten bir gece yatacağız, sorun olmaz."

Yifan ona baktı. "Hayır olmaz, benim odamda yatın."

"Peki ama çarşafları değiştirme lütfen, bir gece yatacağız daha fazla iş çıkarmak istemiyorum."

Yifan mahçup görünen Yixing'in güzel gözlerine baktı. "Asla bana iş çıkarmazsınız." 

Yixing utanarak başını öne eğdikten sonra önüne döndü. Zhang Lei koltukta oturan kızın ayaklarına dokunuyor, Shang ise sinirle üflüyordu. Uzanıp Zhang Lei'i kucağına aldı. Yifan içeriden yastık, yorgan ve çarşafla geldikten sonra Yixing'e baktı.

"Zhang Lei'i yatıracaksan yatır. Yanında mama yoksa da alt komşumun bebeği var, ondan mama alayım mı?"

Yixing, hayatını kolaylaştırmak için çırpınan adamı izlerken gözlerini kırpıştırdı. "Termosta mama var, gerek yok. Ben uyutayım o zaman."

Kucağında parmağını emerek şaşkınlıkla yeni gördüğü ortamı izleyen oğluyla birlikte  yatak odasına girdi. Burası küçük bir odaydı ama yine de düzenliydi, ortada iki kişilik bir yatak vardı. Beyaz çarşaflı yataktaki yastıklardan birinin üzerinde baba ayıcık, diğerinde yavru ayıcık olduğunu gördüğünde gülümsemeden edemedi. Ancak bir anne ayıcık olmadığını hatırladığında gülümsemesi söndü. Duvarlardan birinde beyaz bir gardırop vardı, yatağın karşısındaki duvara yaslı masanın üzerinde bir sürü tarih kitabı vardı, bir çoğu ingilizceydi. Yixing hiç bir kelimenin anlamını bilmiyordu. Masanın üzerindeki rafların üstünde bir çok oyuncak duruyordu, masanın yanında büyük bir oyuncak sepeti vardı. Yixing yavaşça oğlunu  yatağa yatırıp termostaki mamayı biberona döktü ve oğlu uyuyana kadar onun başında durup onu pışpışladı. Sonunda Zhang Lei uyuduğunda üzerinde çapa olan bilekliğini taktığı elinden öperek odadan çıktı.

Shang açılarak iki kişilik bir yatak gibi olmuş  üçlü koltukta uyuyordu. Yifan açmış olduğu pencerenin önünde durmuş, gözleri kabalık şehri izlerken sigara içiyordu. Yixing şaşkınlıkla bakakaldı, Yifan'ın daha önce sigara içtiğini hiç görmemişti. Tiksindiği bu madde, şimdi hoşlandığı adamı elinde dururken o kadar görünüyordu ki. Yifan'ın büyük parmakları yabancılık çekmeden tutuyordu sigarayı.

Bir kaç minik adım atıp Yifan'ın yanına ilerledi. "Sigara içtiğini bilmiyordum." diye fısıldadı. Yifan sigara dumanını üflerken Yixing'in gözlerine baktı, camdan gelen soğuktan ve muhtemelen az önceki hareketin seksiliğinden dolayı Yixing titrediğini hissetti.

"Kanada'da olduğum zamanlardan kalma bir alışkanlık." dedi Yifan sadece. Yixing onu uzunca süzdü. Siyah tişörtü, gri pantolonu ve çıplak ayaklarıyla pencerenin önünde durup sigarasını içine çeken bu adam enfes görünüyordu.

"Sen daha önce hiç içtin mi?" diye sordu.

Yixing kendisini saran pişmanlık duygusuna kapılmadan önce başını salladı. "Sevgilim beni terk ettiği zaman içmiştim, tam üç tane."

Yifan şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "O zaman hamile değil miydin? Bu çok zararlı değil mi?"

Yixing başını öne eğdi ve kafasını salladı. "Hemen ardından çok pişman olmuştum, başka biri zarar verse dünyaları yıkacağım çocuğuma ben zarar vermiştim. Bu yüzden..." Yavaşça siyah kazağının sol kolunu kaldırdı, 3 tane yatay, kabarmış çizgi kolunda parlıyordu. "Bunu yaptım."

Yifan büyük eliyle Yixing'in bileğini kavradı. Büyük ihtimalle çok derin oldukları için 2 senedir izleri geçmemişti. "Yixing sen..."

Yixing ıslanan kirpiklerine küfür ederek derin bir nefes verdi. "Bebeğime verdiğim zararı ödemek için kendime de zarar verdim. Hastaneye kaldırılmıştım, ikimizi de öldürebilirdim, ne salağım değil mi? İzi uzun yıllar geçmezmiş."

Yifan'ın kendisine yönelmiş bakışlarını gördüğünde gülümsedi, "Bir daha da hiç içmedim zaten."

"Bir daha asla böyle bir şey yapma tamam mı?" Yifan baş parmağını yavaşça pürüzlü kolda gezdirdi, uzanıp çiziklerden birini öptü. "Söz ver bana, bir daha asla böyle bir şey yapmayacaksın tamam mı?"

Yixing vücudundaki kusurlardan iğrenmek yerine onları öpen adama baktı ve ağladığı için incelen sesiyle konuştu: "Tamam."

Geç geldiği için üzgünüm! Lütfen okuyan herkes oy versin, aksi takdirde emeğimin karşılığını almıyormuş gibi hissediyorum. Sizleri seviyorum!

macarons // kray Where stories live. Discover now