Maçolar - 8

5.2K 344 87
                                    

Umut Toker

Kendimden emin bir vaziyette kurmuş olduğum cümle ile keyfim yerine gelmişti. Karşımda ki hödük ise çatık kaşları ile bana bakıyordu. Ortam gerginlik zirvesine ulaşmıştı. Göktürk'ün sessizliği bozması ile bakışlarımı ona çevirdim.

''Ben açıktım, bir şeyler söylesek artık.'' dedi sağ elini saçlarının arasından geçirerek.

''Söyle koçum söyle. Bende iştah  kalmadı.''

Bay maçonun dudaklarından dökülen cümleyle gülümseyerek garsonun masaya bırakmış olduğu menüyü elime aldım. Menüye odaklanarak damak zevkime uygun bir yemek seçmeyi tercih ettim. Farklı bir ortamda bulunmuş olsaydım ilk kez gelmiş olduğum restoranın spesiyalistini denemek isterdim. Siparişlerimizi verdikten sonra onun varlığını yok saymak için büyük bir uğraş içine girmeye başlamıştım. Onu ne kadar yok saymak istesem de varlığını kokusundan belli ediyordu. Güç kokuyord! İlk karşılaşmamızda da gözlerinden sonra kendinden emin duruşu dikkatimi çekmişti. Tıpkı toplantı gününde olduğu gibi. Kendini her yerde bana belli ediyordu. Ben neden yine o hödüğe takılmıştım! Bu adam neden durup durup beynimin içini işgal ediyordu?

''Umut, bir sonra ki toplantıyı genel kapsamlı yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Senin fikrini de öğrenmek isterim.'' diye bir yorum geldi Göktürk tarafından. Oldukça ilgiliydi. Bu durum beni hem şaşırtıyor,hem de mutlu ediyordu.

''Tabii ki sonuçta finans bölümü ve organizasyon bölümü ilerlemelerden haberdar olmalı. Programıma baktıktan sonra bir gününü belirleyelim. Senin içinde uygun mudur?'' dedim gülümseyerek.

''Tabii..'' diye cümleye başlayan Göktürk'ün konuşmasını masada oturan hödüğün sesi böldü.

''Koçum, koltuğuma oturdun da benim mi haberim yok?'' dedi alaylı bir ses tonuyla.

''Afedersin ağabey, projeyi bana devrettiğin için sana sorma gereğinde bulunmadım. Bir yanlışım varsa acemiliğime ver.'' aralarında ki konuşmayı şaşkınlık içerisinde dinliyordum.


Nasıl yani projede yer almıyor muydu? Projede yer almadığı gibi bana şartlar hakkında ahkam mı kesiyordu? Bu adamın derdi neydi?

''Ben sana her şey senden sorumlu dedim görev tamamen senin demedim. İmza yetkisi hala bende.''

''Tamam ağabey.'' dedi kabullenmiş bir şekilde. Yine aynı ifade vardı yüzünde, yaramaz bir çocuğun ifadesi.

Bu konu nedense beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bir şeylerin ortasında kalıyormuşum hissi içimi kemirmek için çok güzel bir başlangıçtı. Ağabey kardeş arasında geçen konuşmadan sonra yemeklerimiz gelmişti. Yemeklerin masaya gelmesi ile tekrardan sessizleşmiştik. Çok tuhaftı sanki konuşulacak çok şey var gibiydi. Çantamda yanımda getirmiş olduğum çıktıları dahi onlara vermek istemiyordum. Nedense onun benimle konuşmasını meraktan kıvranarak bilgi edinmesini istiyordum. Bu durum çok saçmaydı! Yine aklım benden izinsiz hareket etmek istiyordu. Delirmemek elde değildi! Gözlerim tabağımda kulaklarım etraftaydı. Etraftaki diğer insanların sohbetleri doluşuyordu kulağıma. Restoranın arka fondan çalmış olduğu müzik kulağımın derinliklerine çok hafiften geliyordu.Ve bu boğuşmakta olan aklıma bir nebze dur diyordu.

''Ben sizin bu kötü başlangıcın tersine dönmesini istiyorum.'' dedi küçük maço. Niyetinin o olduğunu biliyordum ama neden bunu istediğini anlamamıştım?

''Sonuçta bir proje için ortak çalışacaksınız. Çalışma ortamlarının gergin olması demek başarısızlık demektir. Bunun olmasını ikinizde istemiyorsunuz!'' dedi aklımda ki soruyu okumuş gibi. Onu bölmeden araya girip kendi yorumumu yapmadan sadece dinlemeyi tercih ettim.

MAÇOLAR...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin