4. bölüm / sarıl.

1.7K 459 0
                                    

fazlasıyla mutlu olmaya ihtiyacımız var. bence mutluluğun ilk nefes alışları bir sarılma ile başlıyor. bir insan, bir diğerine o kadar sıkı sarılsın ki, dünyalık bütün ihtiyaçları yok sayılsın. ya da o kadar içten olsun ki bu sarılmak, iki beden birbirinin kalp atışını tende hissettiği zamanlar, hiç ihtiyaç olmasın dünyalık şeylere. mesela sarıldığında istemsizce ciğerlerine nefesi bol bol çekiyorsan onunda vardır bir sebebi. çünkü göğsünün solunda kalp var, sağında yok. sarıldığının karşındakinin kalbi senin boşluğunu doldurduğunu hissettiğin zaman o nefes çekişlerdeki tadı çok iyi anlayacaksın. sence sarılmak o kadar basit bir eylem mi? değil!

ellerle veya kollarla mı sarılabilir insan sadece? bence sadece bir bakışla da sarılabilir. ya da bu bir sözde olabilir. aşkın cinsel organı yok ki, sarılmanın da olsun? sarılmanın, aşktan ne farkı var? ya da sevginin? sen sevmediğin birisine sarılabilir misin? herkese sarılmak olmaz. eğer mecbur istemediğin birisi ile sarılmaya kalksan bile bu çok kısa sürer veya sadece kollar birbirine değer. bir kalp, diğer bir kalbin yanı başını doldurmaz, dolduramaz.

yazın ya da ilk baharın ilk günleri içini ısıtan bir güne telefon alarmı kurmadan kalktın mı hiç? o mutluluğu hatırlıyor musun? o an anlamını bilmediğin huzurla bakabildiğin insanlara sahipsen hayatında ancak o zaman sarılmanın ne olduğunu anlayabilirsin. ben en son ne zaman birine sarıldığımda ciğerlerime huzur çektim... çok uzun zaman olmuş olsa gerek.

zaten insanlar nankördür biraz. unutmadığı şeyleri unuttum diye lanse edebiliyor. bundan pek hoşlanmasam bile ben de bazen unuttum diyorum. unutmadığımı söylesem üst üste gelecek sorular insanları... yani en azından beni çok rahatsız ediyor. e öyle mi, ben de unuttum, bilmiyorum gibi şeylerle geçiştiriyorum. sarıldığında, ısıttığı tüm vücudu unutmaz bir kere, sen unutmaya çalışsan bile. kalbe ayrı bir söz geçirme girişimin olabilir. ya da beynine de farklı yöntemlerle unutturmaya çalışabilirsin. peki ya bunlar topyekun üzerine gelirse, nasıl başa çıkacaksın ki?

az olurlarsa karşındakiler, o zaman daha kolay başa çıkabilirsin. ama sayılarını sonucu değiştirmeye yetebilir. ya sayıca ne kadar çok olursa olsunlar yalanlar veya üstü dantellerle örtülmeye çalışılan yalanlar kendini belli etmeye çalışırsa, isterse her bir kan hücresi bile sana karşı gelmeye kalsın, bir yalan, tüm hepsiyle daha kolay başa çıkabilmenin kalkanı olur. bu yüzden unuttum diyemem fakat, hatırlamamak için aklıma getirdiğim bir çok gerçek var. bu su götürmez gerçekler yüzünden, gerçekten hatırlamıyorum!

hatırlamıyorum.Where stories live. Discover now