"Biz geldik!" diye şakıdı en yakın arkadaşı, ama kendisi düşünceleriyle boğuşuyordu. Gözleri bir noktada takılı kalmıştı, az önce sarışın stajyerin durduğu noktada.

"Dün gece Yifan bizdeydi, aksilik ya uyumadı bir türlü! Yarım saat ağladı!"

Gözlerini o noktadan çekip arkadaşının gözlerine baktı. "Seviştiniz mi?"

Yüzüne munzur bir ifade yerleşmişti ama heyecanlı değildi, içindeki kötü histen ötürü nefesi kesiliyordu.

"Hayır tabikide!" Yixing utanarak ona karşı çıktı. "Sen muhtemelen onun bana blowjob yaptığını düşündüğün saatlerde, Zhang Lei için süt ısıtıyordu."

Lu Han kıkırdadı. "Aferin Zhang Lei, annenin iffetini koru." Uzanıp izinsizce yatağına, kucağında bebeğiyle oturan arkadaşının saçlarını okşadı. "Onun güvenine tüm Çin ikna olana kadar sana dokunmasına izin vermek yok, tamam mı!"

Yixing arkadaşının korumacılığına karşı gülümsedi. "Flört ediyoruz sadece, merak etme."

Luhan yüzüne oturan tebessümle arkadaşını izliyordu. "Ee, nasıldı?" diye sordu, morali biraz olsun düzelmişti.

Yixing derin bir nefes aldı ve utanarak başını geriye attı, giydiği gri swatshirtin kollarını parmak uçlarına kadar çekti ve kıvırcık saçlarını karıştırdı. Anlatması biraz utandırıcıydı, zaman kazanmaya çalışıyordu.

"Pekala, öncelikle saçlarını sarıya boyatmış ve afet gibi olmuş!" Kendini tiki bir kız gibi hissetmesine rağmen söze başladı. "Dün Lei'yi sana bıraktıktan sonra pastaneye gittim ve kıyafetlerini ona bıraktım, sonra onu çağırdım işte."

Luhan yanaklarını şişirip göz devirmeyi tercih etti. "Ee?"

"Sonra, eve gelirken bana çiçek, Lei'ye makaron almış..." Yixing 'çiçek' kısmını söylerken utandığını hissetti.

"Biliyor musun, bir kızı varmış! O da benim gibi yalnız bir ebeveynmiş! Kızı seneye okula başlayacak."

Luhan şokla arkadaşına baktı. "Oha!"

Yixing kafasını salladı. "Bende duyunca çok şaşırdım. Ama benim için sorun olmaz, benim Lei'm varsa, onun Shang'ının olması benim için önemli değil." Kafasını eğip kendini izleyen oğluna gülümseyerek baktı ve ardından oğlunun minik dudaklarını öptü.

Bebek huylandırıcı hisle kahkaha atarken Yixing gülümseyerek oğluna sarıldı. Luhan onları imrenerek izliyordu, yüzünde bir gülümseme vardı.

"Ona böyle zamanlarda minnet duyuyorsun değil mi?" dedi Luhan, dalgındı.

"Her zaman söylüyorum, o olmasaydı şimdi bu kadar mutlu olamazdım. Oğlum da kucağımda olmazdı." Yixing oğlunun kendi elini yemesine izin verirken konuştu.

"Ama seni bırakıp gittiğinde yıkılmıştın?"

Yixing eline batan dişlerle inleyip elini çekti, acıyla eline doğru üfledi. "Karnımda babası tarafından istemeyen bir bebek vardı ve bebeğin babası tarafından terk edilmiştim, yıkılmasam daha garip olurdu Luhan." Oğlunun kendini tekrar yemesini engellemek için telefonun kilidini açarak telefonu bebeğin eline tutuşturdu.

Luhan kıkırdadı. "İyi ki onu aldırmamışsın, baksana iki kişilik ailemize neşe oldu resmen."

Yixing kendi oğlunu seven adamın yüzünü izlerken söylediği şeyle kendini kahkaha atmaktan alı koyamadı. "Kocammışsın gibi hissettim!"

Luhan sinirle onun omzuna geçirdi. "Kardeş gibi olmamızdan bahsediyordum, salak!"

Telefonundan yükselen bildirim sesiyle yalandan da olsa acıdan inlemeyi bıraktı ve Lei'nin hırsla elinde tuttuğu telefonu zorla da olsa almayı başardı.

macarons // kray Where stories live. Discover now