Ah, anneme haber bile vermemiştim.

"Ya ben direk eve geçecektim ya,"diye mırıldandım, yolun sonunu görmek için saatlerce yol yürümüş yaşlı bir insanın çıkmaz sokakla karşılaşması edasıyla. "Şu an evde olmam gerekirdi ama eve varmama temizinden yarım saat var."

"Dert etme, hallederim ben o işi,"diye yine sorumluluğu üstlendi Eliz. İşe yarar bir gerekçeyi anneme vereceğini biliyordum, bunu dert edinmekten vazgeçtim.

Şu an ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Sevgilim beni aldatmıştı. Hatta belkide aylardır aldatıyordu. Neden beni aldatıyordu? Ulan neden karşıma çıkıp ayrılalım mı diye sormak varken beni kandırıp başka kızlara yürüyordu?

Sokarım böyle işe!

Beş dakika sonrasında metrodan inip yeryüzüne çıktığımızda, ellerimi montumun cebine attım, etrafımdaki kızlara baktım. Eliz vakit kaybetmeden annemi aramış ve açmasını bekliyordu. Sadece beni birkaç saatliğine oyalayacak bir şeyler bulsa yeterdi.

"Derin Teyze'm,"dedi Eliz, annem telefonunu açar açmaz. "Yok yok... Seni oyalamam için aramamı istemedi. Hatta onun aradığımdan bile haberi yok. Bak ne diyeceğim sana? Selin'le Umur biraz tartıştı. Onların arasını düzeltmek için çıkışta zorla tutup alışveriş merkezine götürdük. İşler istediğimiz gibi gitmedi tabi, daha kötü kavga ettiler. Umur'dan da daha şimdi ayrıldım. Yarım saate kalmadan evde olur büyük ihtimalle. Morali bozuktur onun, üzerine çok gitmezsin değil mi sana haber vermediğimiz için? Gerçekten çok ani gelişti."

Zeki kankam benim.

Bir dakika daha süren kısa konuşmasının ardından telefonunu kapattı, dikkatini tekrar bana verdi. "İş tamamdır."

"Sağ olasın ya,"diye konuştum mırıltı şeklinde. Kendimi tam olarak... ruhsuz hissediyordum.

"Bu gece bizde kalmak ister misin?"diye soran Selin'e döndüm ve onu, "Bugün değil,"diyerek yanıtladım. Yaşadıklarımı tek başıma hazmetmem gerekiyordu.

"Pekala o zaman. Cumartesi gecesi bizdesiniz." Onaylamamı istiyormuşçasına bana bakıyordu ve bu teklifi Seray'la Eliz'in havada karada kabul edeceğini biliyordu. Şu an beni gözlerinde öyle bir görüyorlardı ki eğer istersem hepsine her istediğimi yaptırabilirdim.

"Bilmiyorum,"diye konuştum aynı ruhsuzlukla. "Annemden izin almam gerekecek. Ayrıca belki de yalnız kalmalıyım."

"Yalnız kalman için sana bir gece izin veriyoruz zaten," Seray'a baktım bu sefer. Metroya geri dönecek ve alışveriş merkezine gidip Ardıç'ı ağlatacakmış gibi görünüyordu. "Telefonunu kapat, sıcak bir duş al. Ağla ve vur kafayı uyu. Ama yarın akşam yalnız değilsin."

"Yalnız kalmak için verdiğinizden daha fazla süreyi hak edecek bir olay yaşadığımı düşünüyorum."

"O zaman yanılıyorsun,"diyerek destek çıktı Eliz. "Yalnızlığın fazlası zarar. Tek gün şoku atlatmak için iyi bir süreç." Gelen otobüslere baktı ve daha sonra elini koluma yerleştirdi. "Hadi, eve git artık."

İçerisinde kesinlikle sarılma olmayan minik bir vedalaşma yaşadıktan sonra evime giden otobüse binip boş bir koltuk bakındım. Bu saate öyle bir şeyi bulamayacağım fazlasıyla net olmasına rağmen hayatın bana bugün bir şekilde güleceğini ummak istiyordum. Tabii ki koltuk bulamayıp ortalarda bir yerde direğe tutunmuş, savaş vererek kulaklıklarımı takmayı başarabilmiştim. İlk önce her zaman olduğu gibi kulaklığın yakılı olup olmadığını kontrol etmiştim. En son otobüsü son ses bir müzik ile doldurduğumdan beridir kulaklığımı tamamen taktığıma emin olmaya çalışıyordum.

AYRILIK SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin