Belkileresıgınanadam: Uyu.

Belkileresıgınanadam: Sabah çalışırsın, akşam çalışırsın, gece uyu.

Renklerindenarınankadın: Diyene bak.

Renklerindenarınankadın: Sen neden uyumuyorsun?

Belkileresıgınanadam: Seni yazıyorum.

Cevap veremedim. Ne yazacağımı bilemediğim için mesajı cevapsız bırakıp yatağıma girdim. Bu kadar güzel sevmek zorunda mıydı? O böyle güzel sevince, böyle güzel hissettirince vicdan azabı çekiyordum. Onun sevgisini hak edip etmediğimi düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. Bu kadar büyük bir sevgiyi hak ediyor muydum ben? Ya da o, bu karşılıksız sevginin ağırlığını hak ediyor muydu?

Gözlerimi sıkıca kapatıp uyumaya çalıştım. Tüm o güzel sözleri düşünmemeye çalıştım. Benim için yazılan satırları düşünmemeye çalıştım. Bana yaptığı güzel jestleri, küçük sürprizleri düşünmemeye çalıştım. Düşününce vicdanım sızlıyordu. Bana karşı olan duygularından hoşlanıyor olmam da, bu sızıyı kat kat artırıyordu. Karşılık veremiyordum. Korkuyordum, kaçıyordum, kapatıyordum kendimi. Saçma bir durumdu ama güven konusunda yaşadığım büyük problemlerim vardı. Elimden bir şey gelmiyordu. 

İç geçirip suratımı yastığıma iyice bastırdım. Uyku, düşüncelerimi hafifletirdi. Uyumam gerekiyordu.

Belkileresıgınanadam: Günaydın, güzelliği ile başımı döndüren güzel kızım.

Belkileresıgınanadam: Uyanmışsındır umarım.

Belkileresıgınanadam: Yoksa yine geç kalacaksın.

Renklerindenarınankadın: Ah, evet.

Renklerindenarınankadın: Uyandım sanırım.

Belkileresıgınanadam: Kapıyı aç o zaman.

Renklerindenarınankadın: Ne?

Belkileresıgınanadam: Kapıyı aç, kapıyı.

Belkileresıgınanadam: Open the door.

Belkileresıgınanadam: Kapı, hani şu eve girip evden çıkmamız için yapılan büyük şey.

Renklerindenarınankadın: Lan!

Renklerindenarınankadın: Ya benden önce babam açarsa?

Renklerindenarınankadın: Bak, başıma iş açacaksın.

Belkileresıgınanadam: Baban gitti.

Belkileresıgınanadam: Annen de gitti.

Belkileresıgınanadam: Evde yalnızsın yani.

Renklerindenarınakadın: Bizim evi mi gözetliyorsun sen?

Renklerindenarınankadın: Sabah sabah bu ne azim?

Belkileresıgınanadam: Kapıyı açacak mısın Temmuz'um?

Belkileresıgınanadam: Kahven buz gibi oldu.

Renklerindenarınankadın: Kahve mi getirdin?

Renklerindenarınankadın: Artık eve servis yapıyoruz bakıyorum.

Belkileresıgınanadam: TEMMUZ KAPI!

Renklerindenarınankadın: Ne bağırıyorsun be, açıyorum.

Saçımı sıkı sıkı tutan elimi gevşetmeden, dişlerimin arasındaki tokayı bırakmadan, öylece kapıya ilerledim. Boşta kalan elimi kullanarak kapıyı açıp yere bırakılan termos bardağı aldım ve durup etrafa göz gezdirdim. Görünürlerde kimse yoktu ama buralarda bir yerde olduğunu biliyordum. 

İçeri girip ayağımla kapıyı kapattıktan sonra yeniden odama girdim. Termosu masama bıraktım ve saçımı bağlayıp telefonumu elime aldım.

Belkileresıgınanadam: Şu halini görüp de sana aşık olmayacak insan evladı var mıdır acaba?

Belkileresıgınanadam: Yoktur.

Belkileresıgınanadam: O yüzden, kimse görmeden içeri gir.

Belkileresıgınanadam: Bu nasıl bir masumluktur.

Belkileresıgınanadam: Ulan yaptığın her harekete aşığım, bu nasıl bir şey?

Belkileresıgınanadam: O tokayı ağzında tutup etrafa kısık gözlerle bakışına da,

Belkileresıgınanadam: Tek kaşını kaldırıp içten içe gülümsemene de,

Belkileresıgınanadam: Ayağınla kapıyı kapatırkenki çatık kaşlı yüz ifadene de.

Belkileresıgınanadam: Her şeyine.

Belkileresıgınanadam: Her zerrene.

Belkileresıgınanadam: Bu arada,

Belkileresıgınanadam: Fotoğrafını çektim, hakkını helal et.

Belkileresıgınanadam: Eheh.

Belkileresıgınanadam: O halini kaçırmamam gerekiyordu.

Renklerindenarınankadın: Ya, fotoğrafımı ne ara çektin?

Renklerindenarınakadın: Seni öldürmek istiyorum.

Belkileresıgınanadam: Yalancı.

Belkileresıgınanadam: Aslında, seni kahve yapma zahmetinden kurtarıp zaman kazandırdığım için bana sarılmak istiyorsun.

Renklerindenarınankadın: Termosa geçiş yapmışız.

Belkileresıgınanadam: Sen kahveyi alana kadar kahve soğuyordu.

Belkileresıgınanadam: Kendimce bir çözüm ürettim.

Renklerindenarınankadın: Teşekkür ederim.

Belkileresıgınanadam: Teşekkür yok,

Belkileresıgınanadam: Ben çetele tablomuza bir çizik daha atayım.

Renklerindenarınakadın: Fırsatçı.

Belkileresıgınanadam: Ehehm, seni seviyorum.

Kendi kendime gülüp evden çıktım. Termosum bir elimde, telefonum diğer elimde, okula doğru adımladım. Güzel bir sabahtı. İyi hissediyordum. Mutluydum. Tek sebebi gölge beydi. Adını bile bilmiyor olmama rağmen, bana olan sevgisinin gerçek olduğunu biliyordum. Yalan olamayacak kadar derindi. İçimden defalarca kez teşekkür ettim ona. Beni mutlu etmek için uğraştığı ve başardığı için.

TEMMUZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin