Bölüm 1;"Business'dandır O!"

Start from the beginning
                                    

"Başka bir yere oturma imkanım yok mu acaba?"diye sordum kısık bir sesle.İstanbula gelirken yanımda iki tane yaşlı teyze oturuyordu ve fazlasıyla rahattım.Oysa şimdi koltuklar iki kişilikti ve yabancı bir erkeğin yanına oturmam gerekiyordu.

"Maalesef bütün koltuklar dolu,ama ben bir araştırayım yer olursa size haber veririm.İyi yolculuklar.."

Hostes yanımdan ayrılırken istemsizce dudaklarımı büzdüm.Ne yazık ki bu durumdan memnun olacak bir şey bulamıyordum.Çaresizce el bagajımı yukarı koydum.İkinci bir sorun daha vardı.Benim oturacağım yer cam kenarıydı ve adamın tam dibinden geçmem gerekiyordu.Allahım bugün imtihan mı ediliyordum,ne oluyordu böyle?!

"Pardon!"

Başını telefonundan kaldırıp yüzüme baktığında kısa süreli bir kalp çarpıntısı yaşadığımı inkar edemeyeceğim.Sarışın olduğu için uzaktan Rus olduğunu düşündüğüm adam yumuşacık yüz hatlarına ve adeta mavinin her tonunu barındıran eşsiz gözlere sahipti.Karşımda bu kadar yakışıklı birisini görmeyi beklemediğim için bir an duraksasam da,kısa bir süre içinde gözlerimi üzerinden çekip kendimi toplamayı başardım.

"Can I pass please?"

(Geçebilir miyim lütfen?)

Benim bu muhteşem ötesi İngilizcem üzerine yerinden kalkıp geçmem için yol verdi.Memnuniyetle yerime geçerken iç dünyamda kutlamalar yapılıyordu.Boşu boşuna yıllarca İngilizce öğrenmemiştim ben!Bugünler içindi hepsi!

Yerime yerleştiğimde camdan dışarıya baktım.Aslında her ne kadar yabancı bir adamın yanında oturmak zorunda kalsam da koltuğumun pencere kenarında olması büyük bir şanstı.Yol boyunca gökyüzünü izleyeceğim için çok memnundum.

Bir aralık gözüm yan tarafa kaydığında yanımdaki adamın telefonu bırakıp bu sefer de eline tablet bilgisayarını aldığını gördüm.Ciddi bir şekilde önündeki yazıları inceliyordu.Sanırım işle ilgili bir şeydi.

Gerçi bunlar beni niye ilgilendiriyordu ki?Elin adamını bu kadar incelemem ne kadar yanlış bir davranıştı!Hiç bir bayana,özelliklede kapalı birine yakışmıyordu.Tabi böyle boş boş durunca haliyle düşüncelerimin de içi boşalıyor,basitleşiyordu.Hemen odak noktamı değiştirip uçak kalkana kadar en azından cevşen okumaya karar verdim.

On beş yirmi dakika sonra hostes gelip emniyet kemerlerimizi takmamız için uyarıda bulundu.Cevşeni çantama koyarken yine içimde o tatlı heyecanı hissettim.Karnıma giren küçük kıramplarla birlikte kalkışın hiçbir anını kaçırmamak için camdan dışarı bakıyordum.

Aradan bir süre geçtikten sonra sıkılıp dışarıyı izlemeyi bıraktım.Ne kadar pozitif bir insan olmaya çalışsamda beynimi kemiren düşüncelerden bir türlü kurtulamıyorum.Hiç bilmediğim bir yere ve hiç tanımadığım insanların yanına gidiyordum.Acaba beni sevecekler miydi?Ben onları sevecek miyim diye sormuyordum çünkü bunca zaman sonra kanımdan,canımdan bir teyzem olduğunu öğrenmiştim.Tabiki sevecektim!Yani en azından öyle olmasını umuyordum..

Hayatımın her evresinde değişimlere açık bir insan oldum.Farklılıkların hayatımıza renk kattığını savundum hep.Ama bu basit bir değişiklik değil bildiğiniz büyük bir maceraydı.Evet macera!

Aklıma gelen bu düşünceyle yüzümde tatlı bir gülümseme oluştu.Macera yaşama fikri hoşuma gitmişti.Olaya bu yönüyle bakarsam belki gerginliğimi azaltabilirdim!

Koltuğumu arkamdaki kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde geriye yaslayıp uyku pozisyonuna geçtim.Yan tarafımdaki adam hala elindeki tabletle ilgileniyor ve hiçbir şekilde beni rahatsız etmiyordu.Gözlerimi uykunun tatlı kollarına bırakırken hayatta her zaman memnun olacak şeylerin var olduğunu düşünüyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 22, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Turkısh PolyannaWhere stories live. Discover now