"Oha Nil... Ya ben.. ben kırk yıl düşünsem abimle seni..."

Yatağa oturup sırtımı başlığa dayadım ve kucağıma yastığı çektim. Melül melül yüzüne bakarken hafifçe gülümseyerek konuştum.

"Hani ben hep yalnızım diye şikayet ediyordum ya... Galiba değdi Aylin. İyiki abinden önce birileriyle bir şey yaşamamışım. İlklerini, istediğin adamla yaşamak o kadar güzel bir hismiş ki... Anlatamam sana."

"Nil..." Gözlerime kararsızca bakarken kafamı salladım söylemesi için.

"Çok kendini kaptırdın gibime geliyor. Korkuyorum sonunda üzüleceksin diye."

Parmağımdaki yüzüğü bir tur çevirip yutkundum.

"Neden üzüleyim ki? Bizim tam bir ay sonra düğünümüz var."

Hevesle söylesemde bir tarafım Aylin'e hak veriyordu. Bende farkındaydım aslında bir şeylerin ama görmek istemiyordum. Her şeyin güzel olacağına kendimi inandırmak istiyordum yalnızca.

"Ben onu da anlamadım Nil. Neden? Yani sizin daha önce adınız yan yana bile geçmemişken bir anda yüzük takmalar, sizin bu kadar çabuk kabul etmeniz, bu kadar birbirinize tutkulu olmanız... Yani bilemiyorum. Hikayeniz çok hızlı başladı. Sonu beni korkutuyor."

Yatakta dalıp giden bakışlarımı yüzüne çevirdim ve mırıldandım.

"Bende bilmiyorum. Ama şu an, şimdi mutluyum. İlerisini, gerisini düşünmek istemiyorum Aylin."

"Peki seviyor musun?"

"Hayır."

Cevabım netti. Tek emin olduğum şeyde buydu zaten. Ben aşk duygusunu bir kere tatmıştım. Onur'a duyduğum aşk değildi. Beğeniyordum. Arzuluyordum. Sürekli konuşmak, yan yana vakit geçirmek istiyordum. Ona bakan kızları öldürecek seviyede kıskanıyordum falan ama bunlar aşka girmezdi.

Girmezdi değil mi?

"Aşık değilim."

"Olma." Elimi tutup avuçları arasına aldı ve ne diyeceğini bilemez bir şekilde yüzüme baktı. Biraz durup düşündü ve konuştu.

"En azından şimdilik. Biraz zaman tanıyın birbirinize. Hem ben hâlâ çok kızgınım. Kim bir ay içinde evlenir ki? Siz birbirinizi cocukluktan beri tanıyor olabilirsiniz, ama aşk böyle bir şey değil Nil. Sonunda üzülmenizi istemiyorum."

Kafamı belli belirsiz salladım.

"Korkuyorum yine yıllar önceki gibi olacaksın diye."

Anında gözlerim doldu. Derin derin nefes aldım. Hatırlama Nil. Unuttun sen onu.

"Öyle olmayacak... Onur öyle biri değil. O bırakmaz beni. Bırakıp başka bir kadına gitmez."

Oysa dün gece, bunun sözünü bile verememişti bana.

Ama yapmazdı. En çok ona inanıyordum.

"Ağlama."

Aylin parmaklarıyla hızlıca sildi yüzümü. Ağlıyor muydum? Hayır. Hayır Nil. Başa dönme. Sen çok güçlüsün. Unuttun onu.

"Nil, yıllar geçti..."

Aylin yumuşacık bir tonda konuştu. Ama bu bile etki etmedi bende.

"Nolur unut artık."

"Unuttum." Dedim dişlerimin arasından. Kokusunu, sesini, gülüşünü her şeyi unuttum. Ama bana yaşattığı hiçbir şeyi unutmuyordum. Unutamıyordum. Kalbim sızlıyordu.

YAZ YAĞMURU (Mahalle Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin