"Ama istemiyorsun ki!" Başımı iki yana salladım. "Bir tane oyuncu tutsan, para karşılığında karın rolüne bürünse?" Güldü.

"Sen kendini akıllı mı sanıyorsun güzelim, sence bu benim aklıma gelmedi mi?" Ona kötü kötü baktığımda gülmesine devam etti. "Dedem manyağın teki diyorum sana kaç gündür! Sence o kızı bir araştırmasıyla oyuncu olduğunu öğrenmeyecek mi? Hem o öğrenmese bile ben nasıl güvenip evleneceğim ki? Ya beni boşamazsa, evli kalmak işine gelirse? O zaman ne yapacağım, yine zorla evlenmiş olacağım!" Dedi. "Eğer sözleşme imzalatsam dedem her şekilde o sözleşmeyi bulur ve benim ağzıma sıçardı." Güldüm. "Bu her açıdan mantıksız bir seçenek!" Ellerimize baktım.

"Kurt..." Gözlerinin en derinlerine baktım. "O kızla evlenirsen ne olur ki, boşayamaz mısın?" Diye sordum.

"O benim amcamın kızı, nasıl boşayacağım? Sonra kızı bırakmış diyecekler, bütün halk Berva'yı konuşacak." Kaşlarımı çatmamla beni kendisine çekti. "Bütün Trabzon halkı dedemi tanır. Hasan Atabey diye birine sorsan herkes tarif edebilir." Diye açıkladı.

"Siz zengin misiniz ki?" Omuz silkti.

"Trabzon da geliri iyi bir şirket yönetiyorlar işte, durumumuz normal gelirli bir aileye göre iyi tabii." Başımı salladım.

"Berva'yı boşama şansın hiç mi yok?" Başını olumsuz anlamda salladı.

"Olsa bile boşar mıyım sence? Berva'yı boşasam amcalarım ve dedem yüzüme bakar mı sanıyorsun? Hem kızın adı çıkacak dul diye, kocası bıraktı gitti diyecekler bir de!" Göz devirdim.

"O zaman git evlen Kurt, madem boşamak istemiyorsun!" Güldü.

"Kıskanacağın bir durum yok ortada. Ben zaten bunlar olmasın diye onunla evlenmek istemiyorum. Kimseyi üzmek istemiyorum ve kimseyi ortada bırakmak da istemiyorum." Alayla güldüm.

"Ben mi seni kıskanıyorum?" Dedim. "Hem kızı istemiyorsun hem de boşamam diyorsun! Ne dememi bekliyordun ki?" Dudağımı ısırdım.

Saçmalıyordum...

Kurt o kadar haklıydı ki ve gerçekten etrafındaki herkesi düşünüyordu. Ne kadar öküz olursa olsun bir o kadar da ince bir adamdı.

Kimseyi gerçekten üzmek istemediğinin çok net olarak farkındaydım. Kurt gerçekten adamdı, sevmediği biriyle evlense bile sırf ortada bırakmamak için boşanmamayı düşünüyordu.

Dün bana yaptıklarına çok kızsam da haklı yönleri vardı. Onunla dalga geçer gibi konuşmam onu kızdırmıştı. Yaptıkları yanlış olsa bile o an sinirle yaptığını biliyordum ve pişman olduğunu da görüyordum.

"Beliz neden beni anlamak istemiyorsun?" Omuzları düştü. "Tamam, artık ısrar edip kafanı şişirmeyeceğim." Duruşunu anında dikleştirdi. "Son kez soruyorum..." Bakışlarını kaçırdı. "Kiminle gelmeyi seçiyorsun? Annen mi yoksa ben mi, kararını hemen şurada ver. Daha fazla oyalama beni, senin etrafında pervane olmaktan yoruldum. Sana artık daha fazla mühlet vermeyeceğim, seni zorlamayacağım. Benimle gelecek misin yoksa gelmeyecek misin?" Dedi yorgunca, o kadar umutsuz bakıyordu ki gözlerime... Bir şey söyleyemediğimde başını salladı. "Tamam Beliz Yargıcı, nasıl istersen öyle olacak. Karar vermekte zorlanıyorsan eğer annenle git ve mutlu ol. Karışmayacağım sana, sonuçta senin hayatın ve senin seçimin." Yavaşça ellerimi bıraktı.

Kurt birkaç adım atmıştı ki hızla bağırdım.

"Kurt!" Bana dönmesiyle birlikte hızla ona doğru yürüdüm.

"Veda konuşması mı yapacaksın?" Dedi alayla.

Kurt'un boynuna atlama isteği içimde büyürken buna boyumun yetmeyeceğini biliyordum.

Hapisteki Emanet (KARADENİZ SERİSİ-I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin