Efendim? Bu benim hayal ürünüm mü? Yoksa cidden bu Yankı mı? Ne yani beni sattı mı?

Gözlerimin yaşlandığını burnumun yanmasıyla anladım. Gözlerim kesinlikle dolmuştu fakat karanlık parti ortamı bunu çok güzel kamufle ediyordu.

"Y-Yankı?" dediğim zaman Yankı omuz silkti.

"Hadi biz gidelim sana iyi eğelenmeler kavalyesiz" dedi Gizem ve yanımızdan ayrıldılar. İkisi de. Yankı da.

Bir an ayakta durmakta zorlandım ve bara doğru yürümeye başladım. Kafamın içindeki onlarca düşünceden kurtulamayan beynim isyan bayraklarını çekmişti.

Düşüncelerim alt üst, kafam darmaduman olmuştu.

Bunu nasıl yapardı peki? Beni bu kadar ümitlendirmeye hakkı var mıydı? Düşünün;

Bir çocuk size geliyor ve parti için... boş versenize. Sanki takıyordu.

Bok takmıyor. Seni seviyor.

Susar mısın? Ben bu gece efkarlıyım.

Olmaz. Onu seviyorsun. O da seni seviyor. Neden acı çektiriyorsunuz birbirinize.

Ben hiçbir şey yapmıyorum ki?

Sorun da bu ya Buse. Hiçbir şey yapmıyorsun.

Dedi ve kayboldu aklımdan. Aklıma gelen yeni suratla afalladım.

Buse beni bir dine...

Sus Yankı. Konuşma benimle. Benim en nefret ettiğim şeylerden birini yaptın sen bugün. Sen bugün beni sattın be adi herif.

Yapabilecek bir şeyim yok...

Kes Yankı sus. Dinlemeyeceğim.

Peki. Ama en azından özür dilememe izin ver. Gerçek Yankı adına Özür dilerim, Özür dilerim Özür dilerim, Özür dilerim, Özür dilerim, Özür dilerim, Özür dilerim, Özür dilerim..."

Hayalimdeki Yankı benden onun adına özür diliyor. Bu... çok berbat bir duygu.

"Bir viski." Dedim ve tabureye düzgünce oturdum.

"Biraz erken sanki, hani bir parti başlasaydı?"

"Kapa çeneni ve bana bir viski ver." Dedim ve elimi masaya vurdum.

"Sakin ol be güzelim." Dedi ve bir bardak çıkartıp içine yoğun sıvıyı koydu. Önüme gelen içkiyi hiç koşulsuz tepeleme dikmeye çalıştım. Suratımı ekşiterek falan da olsa içmeye başardım.

Bardağı hızlıca masaya vurdum ve kafamla işaret verdim.

Adam sıvıyı doldururken sarhoş olduğumu anladım. Önüme gelen bardağı da içip bardağı yere fırlattım. Mal gibi kahkaha atıp kırılan parçalara baktım. Sonra barmene döndüm.

"Sen hiç kırık bardaktan su içtin mi?" ve kahkaha atarak gülmeye başladım. Bu espriye bayılıyorum. Barmen de gülümsedi ve burnumu sıktı.

"Seni küçük cadı" dedi ve bar tezgâhından benim olduğum tarafa geldi. Elindeki süpürgeyle cam parçalarını süpürdü. Ben ise ne yaptığımdan habersiz saçlarımı çekiştiriyordum. Bir insan bu kadar daha küçük düşemez ya.

Sen kimsin?

Sen nesin?

Sen hangi hakla?

Aghh boş versene. Hem neden bu kadar hassaslaştım ki bu konuda. Alt üstü EKİLDİM.

Ekilmek hayatımda en nefret ettiğim şeylerdendir. Ben ekilmedim, resmen

SATILDIM.

Hem de kimin uğruna, aptal üvey kardeşim.

Egoist ♕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin