"Şüpheler..."

1.1K 51 13
                                    

Slow müzikler kulağınızda yaşasın...

İyi Okumalar İntikam ailesi...

---

Sır...

---

Gerginlik gözlerimizle kurduğumuz köprünün tam ortasına geçip kendini yer çekiminin adaletinde ki rüzgar salıncağına bıraktı. Bana saldıran adam toparlanıp hızla koridoru terk ettiğinde sessizliğimiz sürerken şaşkınlık içerisindeydim. Daha doğrusu şaşkınlık içerisindeydik. Mert, gerçekten benim yaşadığımı bilmiyordu. Can... Ona söylememe ihtimali var mıydı? Canımın bahis olduğu bu oyunda yaşadığımı bencilce düşünerek mi söylememişti yoksa... Devamını tamamlayamadım. Mert'e söylememesinin hafif bir nedenini bulamadım. 

"Sen bilmiyorsun..." diye mırıldanırken buldum kendimi. O kadar uzaklaşmıştım ki andan kendi sesimden bile irkildim. Mert, özgürlüklerine kavuşmasına izin vermemek için direndiği gözyaşları içerisinde kafasını yavaşça iki yana salladı. Loş ışığın vurduğu yüzünde ki acı bire bir bu kadar fazla mıydı yoksa ben mi hafif karanlığa kaldığı için öyle görüyordum anlamadım. Gözleri gözyaşlarında boğulmaktan kurtulmak için ne kadar çabalarsa çabalasın gözlerini kırpmıyor sadece yüzüme bakıyordu. "Mert..." dedim birkaç adım ona doğru ilerler iken. 

Ona yakınlaştığım kadar uzaklaştı benden. "Hayır..." diye fısıldadığını duydum. Neye vermişti hayır infazını anlamasam da gülümseye çalıştım. "Mert burada..."

"Hayır!" dedi bu sefer daha keskin bir tonda. Derin bir nefes çekti ciğerlerine  ve sonunda kırptı gözlerini. Anında yanağına süzülen üç dört gözyaşı çenesine ulaşıp yok oldu. Gözyaşları bir ateş parçası gibi yüreğime düştü. Benim yüzümden aktıkları için mi? Yoksa benim yüzümden onunda acı çektiğini bildiğimden miydi, çıkaramadım. Sonuçta o demişti. Beni sevdiğini...

Ellerini şakaklarına bastırıp uzun koridorda arkasını döndü ve derin nefesler almaya başladı. 

"Mert..." Acı fısıltım yarasına çıplak elle dokunmuşum gibi irkilmesini sağladı. Birkaç adım daha uzaklaştı. Sonra durdu. Derin bir nefes aldı. Elleri ile yanaklarını hızla ve öfke içinde sildi. Öfkeli miydi? 

Bana mı öfkeliydi?

Sadece çok az hissettirdiği sevgisi yok olmuştu değil mi? Bana, beni sevdiğini kanıtlayamayacak kadar inanmadığım sevgisi eskisi gibi derin bir öfke topuna mı dönüşecekti haberi yok diye? Ne yapacaktı? Hislerini hangi Mert'e dönüştürecekti? Değişmeden önce ki Mert'e mi yoksa o uçurumda endişesini gözlerinden işittiğim Mert'e mi?

Korkuyorum.

Ellerini daha sert bastırdı şakaklarına. Kafasının içini susturmaya çalışıyor gibiydi. Sürekli derin nefesler alıp veriyordu. Çenesinin sürekli açılıp kapandığını görüyordum. "Hala orada mısın ki?" diye mırıldandığını duydum. "Bu bir rüya mı?" diye devam etti. 

Daha fazla dayanamadım bu görüntüye. Ben onun sert, acımasız hallerine alışkın iken çaresizliğe boyanmış ses tonu siyaha batan hayat tuvalimi daha da karartıyordu. Oysaki beyaz tarafın ayakta kalmasını o sağlamış iken...

"Rüya değil. Buradayım."

Bir çırpıda bana döndü ve ellerini bedeninin iki yanına indirip kendini tutmaksızın ağlamaya başladı. Şuursuz olduğunu düşündüğüm adımlar üzerime gelmeye başladığında bir an için kendimi onun kollarının arasında buldum. "Sen ne yaptın?" diyordu bana. Fısıltıyla başlayan tekrarları şiddetli ağlaması ile gittikçe yükselirken ses tonundan dökülen acı bedenimde fiziksel acı çekiyormuş hissine dönüştü. Ağlarken yere çöktüğümüz her üç saniyede bir "Sen ne yaptın?" diye sormaya devam etti. Her bir harf bir çizik daha bıraktı, hissettim. 

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang