M.E.T.E.K (Tanıtım)

438 43 30
                                    

Güneş tutulması esnasında tek doğan çocuk bendim. Dolayısıyla diğer insanların yapamadığı şeyleri yapan tek kişi olma ihtimalim yüksekti. Ki karşılaştığım durumlara bakılırsa insanların yapamadığı şeyleri yapabilen tek kişiyim. Tam olarak 24 yıl önce Dünyaya gelen tek bebek bendim. Hatta yıllar boyunca araştırdım bir çok testlere girdim. Ama nafile. Ne bir sonuç ne bir şey. Bundan 24 yıl önce ben hariç diğer bebeklerin neden ölü doğduğu tam bir sır olarak gömüldü maziye. Hiç bir bilim adamı elle tutulur bir neden bulamadı. Bu yüzden varsayımlar üzerine kapanıp gitti konu.

Taa ki 5 yıl önce ki güneş tutulmasında kızım doğana kadar.

Bilim adamları doğrultusuna göre güneş tutulması sırasında yayılan kimyasal etkinin anne karnındaki bebeğin hem DNA'sını bozduğunu hemde vücudun yaşamsal fonksiyonlarına zarar verdiğini öne sürdü. Ardından yıllar boyunca o yıl doğan bir bebek olup olmadığını araştırdılar. Çünkü bu kimyasal durum yeni doğmuş bir bebeğe zarar verebileceği gibi DNA'sıyla oynayıp mutasyona uğratabilirmiş.

Burada mutasyon benim; güneş tutulması esnasında sahip olduğum gücüm anlamına geliyor.

Ben babamın kimliğe geç yazdırması ve beni herkesten saklaması ile bu yaşıma kadar yaşamış ve sevdiğim adam ile evlenmiştim. Ne kadar içime sinmese de bu güç durumunu kocam Arda'dan saklamıştım. Tabii içim içimi yerken sakladığım şeyler de çoğalmıştı. Mesela annesi gibi kızımın da gücü vardı. Nasıl olduğuna babam ile bir türlü anlam veremedik. Doğum esnasında Arda yurt dışında olduğu için babam ile ne olur ne olmaz diye gizliden bir doktor ayarlayıp doğumumu öyle yaptım. Daha sonra o güneş tutulmasında hiç bir bebeğe bir zarar gelmediği için rahatlamıştım. Babam ile ortak düşüncemiz şu anlık bende ki mutasyon DNA'sının kızıma geçmiş olması. Bunu babasından saklaması için oldukça uğraşsam da sonunda benim dediğimi kabul etti. Hazırladığım tostu tabağa yerleştirerek masaya meyve suyu ile birlikte koydum.

Kızım tostundan iştahla koca ısırıklar alarak yemeye başladığında bende onu izliyordum. Tam tamına 5 yaşına girdi benim güzeller güzelim. Babam gibi yapacaktım. Babam benim başıma bir şey gelmemesi için annem öldükten sonra tek başına mücadele etti. Elinden geldikçe beni korudu. Şu yaşıma kadar babam nasıl beni korumayı başardıysa Rüya'yı da korumak için gerekirse tüm gücümle uğraşacak ona dokunmalarına dahi izin vermeyecektim.

Tabi düşmanın burnumuzun dibinde olduğunu bilseydim.

Kapının açılma sesi geldiğinde ayaklanıp salona giren Arda'yı yanağından öptüm."Hoş geldin hayatım," diyerek ceketini aldığımda biraz soğuk ve sinirli oluşuna aldırmadım. İşinden dolayı çoğu kez eve sinirli dönerdi. Laboratuvar işiyle uğradığından çoğu kez uzun uğraştığı tezleri çürür bu da kocamı çok fazla sinirlendirir.

"Babiş!"

Minik kızımın seslenişi ve ardından babasına doğru koşup kucağına atlamasına karşılık Arda da hafiften eğilip kollarını Rüya'yı tutacak şekilde açtı. Sarılmaları, koklaşmaları, oyunları, koşturmaları derken evi inletmeleri arasında uyku saatini getirmişlerdi.

Ben uyuyan Rüya'yı kucağıma alıp odasına götürürken Arda ise eline telefonunu alıyordu. Yine iş için ortağını arayıp sabahlara kadar uğrayacağını düşününce gözlerimi devirdim. Biz ne kadar ailesi olsak Arda her zaman işini hep ilk sırada tuttu. Kimi zaman beraber geçirmek için ayarladığımız günlerde bizi yanlız bıraktı kimi zaman sabahlara kadar gelmedi. Ne kadar canımı sıksa da yapacağımız kavga daha kötü olacağından açmadım konuyu.

Rüya'nın üzerini örterek yavaş ve sessiz şekilde odadan çıkıp salona doğru yürüdüm. En ufak sese uyanan bir kızım vardı. Salon kapısına gelmiştim ki Arda'nın telefon konuşması dikkatimi çekti.

M.E.T.E.KWhere stories live. Discover now