12.Bölüm: "Ortaklık"

14K 834 102
                                    

Kesiti okuyanlar okudukları yerleri atlayabilir, size kalmış.
İyi okumalar!
(12.Bölümün kesitle birleşmiş bütün halidir)

Multimedya; bir önceki bölümde tam gözükmüyormuş galiba buyrun
Bölüm şarkısı; Killa bang

Yazar'dan;

Genç adam ellerini başının iki yanına koyarak kafasını duvara çarptı. Bir kere daha. Sonrasındaysa bu olay kendini, Gökdeniz'in suçluluğu yok olana kadar devam ettirecekti.

Ama aklına gelen şeyle beraber durdu.
"Hassiktir." Bugün hisselerin lansmanlara sunum günüydü.
Üzerindeki siyah kıyafetlere bakarak uygun olup olmadığını tarttı.

Uygun olmadığına karar vererek bir çırpıda üzerindekileri çıkardı. Dolaptan aldığı -maalesef ki giymek zorunda olduğu- siyah takım elbiseyi üzerine geçirdi.
Giydiği siyah gömlek ve siyah kravattan babasının yakınacağından adı gibi emindi.
Hep siyahtan vazgeç evlat derdi babası. Beyaz siyah oldu mu tekrar temizlenemez.

Gökdeniz hiç beyaz olmadığını kanıtlayacaktı babasına. Siyah doğduğunu kanıtlayacaktı.
Cebinden çıkarttığı telefonla Cenk'i aradı.
"İhaleleri halledebildiniz mi?" Cenk onaylamaz mırıltılar eşliğinde oturduğu toplantı masasından kalktı. "Ebrar gelecekmiş.
Hemen gelmezsen dosyalarla beraber o sunumu yapacak." Ekledi. "Orospunun arkası sağlam çıktı." Gökdeniz kaşlarını çatarak telefonu kapattı.

Hızlı giderse vaktinde yetişebilirdi.
Garajdan rasgele bir araba çıkararak sürmeye başladı. Son on dakikası kalmıştı.
"Çocuğu yolun ortasında ağladı diye bırak.
Sonra neden geç kalktım diye kendinden şüphe et." Ona göre her kötü şeyin bir karşılığı vardı. Vardı ki Gökdeniz zamanında ona yapılan kötü şeylerin ve geçirdiği ilgisiz çocukluğun acısını çıkarıyordu Batı'dan.

Ağlayamamanın acısını çıkarıyordu.
Her ne kadar kendine itiraf edemese de o çocuğa delicesine özeniyordu. Duygularını zirvede yaşayabiliyor, mimiklerini rahatça kullanıyordu. Seveni de çoktu.
Gökdeniz'in yanındaki gibi sadece fiziksel görünüşüne aşık olan kızlardan yana değildi o topluluk.

Arabayı şirketin önünde durdurarak indi arabadan. İkizi oradaysa büyük sorun çıkacaktı. Belki geç kaldığı için Demirkan Gökdeniz'in rolünü yapmaya başlamıştı.
"Hoşgeldin kardeşim." Gökdeniz yüzünü buruşturarak genç adamın takım elbiseyle sarılmış omzuna vurdu.

"Aynı yaştayız." Demirkan bütün ukalalığını göz önüne sererek gülümsedi. "Senden bir saniye büyüğüm." Ekledi. "Ayrıca daha kaslıyım." Gökdeniz'e göre daha güçsüzdü ama vücudu için kaç gün spor salonlarında sabahlamıştı kim bilirdi? Gökdeniz kardeşinin azimine
alayla gülerek dosyaların bulunduğu dolabı açtı. "Sadece kas yığınısın. Biraz vücudun yerine beynini geliştirseydin bunca zaman Ebrar'la uğraşmayacaktık." Dosyaları çıkartarak Demirkan'ınkinden farkı olmayan kolunun altına sıkıştırdı.

Yakışıklı kardeşi sadece kuruntu yapıyordu.
"Babam çağırıyor, herkes yerleşmiş bile." Gökdeniz saatini kontrol ederek odasından çıktı. Demirkan ise arkasından ilerliyordu. İki kardeş birlikte toplantı salonuna girdiklerinde babası Gökdeniz'e sarıldı. Demirkan'a bakarak yüzünü buruşturması kimsenin gözünden kaçmamıştı. Demirkan o saniye de
aralarındaki ayrımın onu ezdiğini hissetti.

Aslında aralarındaki tek fark; Gökdeniz cinsel yönelimini her zaman inkar ederken, Demirkan erkeklerden hoşlandığını her seferinde dile getirirdi. Babası homofobik bir adamdı.
"Hoşgeldin Gökdeniz." Ardından Demirkan'a baktı. "Sende hoşgeldin Demirkan." Kardeşinden hafif cüsseli olan, dudaklarını kırıştırarak başıyla selam verdiğinde herkes saygıdan kusur etmemek için kalktığı yerine oturmak için hazırlanmıştı.

Tutsak (GAY)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora