69. Bölüm "En Kıymetlim"

17.8K 765 43
                                    

Huzur... Yağız'ın kollarında yatarken hissettiğim tek şey huzurdu. Sanki gece yaşanalar kötü bir kâbusmuş da Yağız, beni o kâbustan uyandırmış ve uyumaya devam etmişiz gibi hissediyordum. Yağız'ın elleri saçlarımda gezinirken ara ara uyuyor, uyanıp tekrar uyuyordum. Araba bir tümseğin üzerinden geçmişti sanırım çünkü epey bir sarsılmıştık. Yattığım yerde kımıldanırken Yağız'ın sessizce şoföre söylendiğini duydum.

"Uyu güzelim az kaldı." Dedi saçlarımı okşamaya devam ederek.

Kokusunu defalarca içime çekmeme rağmen, bulduğum her fırsatta tekrar tekrar soluyor onunla hayat buluyordum sanki. Beline sıkı sıkıya sardığım ellerimi gevşetip kendimi biraz daha yukarı çektim. Dudaklarımı, köprücük kemiği ile çenesi arasında kalan ve benim dudaklarımı değdirmeye bayıldığım o bölgeye yerleştim. Bıraksalar bir ömür burada ikamet edebilir, burada yaşlanıp, burada ölebilirdim.

Dudaklarım o enfes bölgede hareket edip Yağız'ın teninin tadını çıkartırken ellerimi belinden çekip boynuna sardım. Bir bağımlıymışçasına derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim. "Çok güzel..." diye mırıldandım kendi kendime.

Yağız'ın dudaklarını kulağımın dibinde hissettiğimde neredeyse dalmak üzere olduğum uykum anında açıldı. "Güzel olan ne Güvercin?" Elleri istifini hiç bozmadan saçlarımda, ensemde ve ara sıra da sırtımda geziniyordu.

"Kokun." Diye mırıldandım yüzümü, koyduğum yere daha da gömerek. "Bana yaşadığımı hissettiriyor."

Sırtıma inen elleri beni daha sıkı sardı. "Varlığın da bana yaşadığımı hissettiriyor güzelim. Bundan önce yaşamamışım sanki. Senden önce yaşamak, nefes almaktan başka bir şey değilmiş."

Dudaklarımı boynuna biraz daha bastırdım, bu büyülü dünya beni içine girmem için davet ederken arafta kalmış gibiydim. Uyumak ve Yağız'ı dinlemek ikisi de o kadar cazipti ki. "Bu arabanın arasında camdan bir bölme yok güzelim ve sen biraz daha dudaklarını boynuma bastırmaya devam edersen seni korumanın önünde öpmek zorunda kalacağım."

"Gözlerim fal taşı gibi açılırken dudaklarımı bir yere sabitledim. Az önce arafta mı kalmıştım? Arafta falan değildim, çoktan dünyaya dönüs yapmıştım. Bu saatten sonra istesem de uyuyamazdım zaten. Yağız'ın dudaklarını kulağımın dibinde hissettiğim an bütün algılarım açılmıştı. "Ne oldu Güvercin, dilini mi yuttun?" dedi eğlenir bir şekilde. "Oysa az önce o güzel dilini, iliklerime kadar hissettiğime eminim."

Sahte bir şekilde yumruğumu karnına geçirdim. "Ah!" diye inledi. İnlemesi de en az benim yumruğum kadar sahteydi.

"Şiiit sessiz olsana, adamın önünde rezil olacağız." Dedim kucağında doğrularak.

"Bizi umursadığını sanmıyorum."

"Umursamasa bile duyuyordur."

"Duyarsa duysun!" diye sesini yükselttiğinde panikle elimi dudaklarına kapattım. "Ayıp oluyor adamcağıza." Dedim daha fazla bağırmamasını istediğimi belirterek. "Bizim cilveleşmelerimizi duymak zorunda değil ayrıca." Elimi ağzından çekmek için yeltendiğinde " Sessiz konuşalım sevgilim." Dedim.

Elimin içini öperek yavaşça dudaklarından uzaklaştırdı. "İstese de bizi duyamaz zaten, az önce kulaklığı takıp müziği son ses açtı. Arkada bomba patlasa bile duyacağını sanmam."

"Çok kötüsün." Diyerek bu sefer gerçekten karnına yumruğumu indirdim. "İki saattir beni burada boşuna kıvrandırıyorsun. Alacağın olsun Yağız."

O esnada omzumdan kayarak vücudumu açıkta bırakan ceketi, hızla yakalayıp tekrardan omuzlarıma attı. Önünü de sıkı sıkıya kapattı. "Adam duymuyor dediysek kör de değil herhalde. O yüzden üstüne başına  dikkat et bebeğim. Hem belki de seni sinirlendirmek hoşuma gidiyordur?" dedi az önce söylediklerime karşılık. Gözleri yüzümde dolanırken bir anda kaşları çatıldı ve bakışları alnımın üzerinde bir yerde sabitlendi. Yavaşça bana doru eğilerek saçlarımı nazik bir şekilde karıştırdı.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now