2. Bölüm

8.2K 599 35
                                    

 Yol boyunca sessiz kalarak-ki başka şansım yoktu- bu işkencenin bitmesini bekledim.

“Geldiiik~” kucağımdaki sıcaklığın uzaklaşmasıyla geldiğimizin farkına vardım. Bay Kim uzanıp kapıyı açtı. Onun ardından arabadan inip yeni sokağıma baktım. Yüksek ve geniş bahçeli lüks apartmanlarla dolu bir sokaktı. Bu sefer hangi evde kalacağıma dair hayal kurmayarak sokağı inceledim. Adam arabadan inip bagajdan valizimi çıkardı.

“Sizin için çıkarayım.”

“Gerek yok! Ben ona yardım ederim, siz babamın yanına dönseniz daha iyi.” Bay Kim okulda gördüğüm gülümsemesini sunup adama güvence verdiğinde bende aynı şekilde gülümsedim.

“Peki o zaman, iyi günler efendim.” Adam önümüzde eğilerek arabaya bindi ve bir kaç saniye sonra gözden kayboldu. Bakışlarımı giden arabadan yanımdaki çocuğa çevirdiğimde çoktan uzaklaştığını gördüm

“Hey! Yardım etmeyecek misin?”

“Kendin halledebilirsin bence.”

“Bunca şeyi nasıl çıkartacağım?”

“Çin’de asansör yok mu?”

“Ama...”

“9. Kata gel ev arkadaşım!” git gide uzaklaşıp apartmanın içinde girdi ve beni boyum kadar olan valizle baş başa bıraktı.

Asansöre kendimi nasıl attığımı bilemeyerek 9’a bastım. Kata geldiğimde ise koridorda beni 3 kapı karşıladı. Hangi lanet olası kapı diye düşünürken arkamdaki kapıdan gelen sesle düşünmeme gerek kalmamıştı.

“Bu taraftan” arkamı döndüğümde çocuğun okul formasını çoktan değiştiğini gördüm. Biraz daha erken gelebilseydim belki de... Lanet olası hormonlarını sustur Luhan!

“En azından kapıyı açacak kadar yardım seversin.”

“Karşı tarafta yaşlı bir teyze oturuyor. Oraya gidip tatlı yanaklarının sündürülmesini istemedim.” Tatlı yanaklarım mı? Tatlı mı bulmuştu yani.

“Çok düşüncelisin.” Ondan tarafa doğru ölü bacaklarımı valizimle birlikte çekeledim. “Madem yardım etmeyeceksin neden o adamın bana yardım etmesine izin vermedin?”

“Evi bu halde görsün istemedim.” Kapıdan geri çekilip kollarını eve beni taktim edercesine açtı. O an her şeyi bırakıp geri kaçmak istedim. Sokaktaki bir yaşam bile daha kaliteli göründü gözüme.

“Bende görmeseydim keşke. Tanrım!”

“Biraz dağınık ama şunları itince oturacak yer bulabilirsin.” Kanepedeki cips poşetlerini ittirerek yer açtı. “Yorulmuşsundur gel dinlen.” Suçlulukla dolu bir gülümseme sunup kendini tatlı göstermesine kanmayarak gözlerimi devirdim.

“Odam nerede?!”

“K-koridorun sonundaki kapı.” Karşımdaki endişeli bakışları hiç beğenmemiştim ve hışımla gösterdiği yere ilerledim. Kanepenin üstünden atlayarak koridora doğru benden önce koştu ve odam olduğunu düşündüm kapının önüne gelip kollarını açarak girmeme engel oldu. “Tamam! Bak belki iyi bir başlangıç yapmadık.” Ellerini beni durdurup sakinleştirmek istercesine aramıza engel olarak koydu. “Açsındır diye düşünüyorum. Aç olmalısın. Yani açsın değil mi? Sana bir şeyler ısmarlamama ne dersin? Yakında güzel bi yer var?”

“Odamın önünden çekil.”

“Şimdi biliyorsun sen yokken bu ev tamamen bana aitti ve ben bu odayı biraz kullanmış olabilirim.” Kelimelerin ağzından tane tane ve anlaşılır çıktığına emin olmak isteyerek konuşuyordu.

Puppy In My HomeWhere stories live. Discover now