1

36 3 9
                                    

Yine bir sabaha yurt alarmının sesiyle uyandım. Bu sesten nefret ediyorum. Oflaya poflaya ayaklarımı ranzadan sarkıttım. Üst kattaki dana hala uyuyor olmalıydı.
Ben:
-Dolunay bugün dolunay varmış. diye bağırdım.
-Lanet olsun. Ormana gitmem lazım.
Salak kız ranzadan inmeye çalışırken düşmüştü. Bir yandan üstünü değiştirmeye çalışıyordu mal. Bir anda sanki dünya onun için durdu. Yaptıklarını yapmayı bırakıp bana döndü.
-Kavinnnnnn
Hızla kapıyı açıp odadan çıktım. Arkama baktığımda bana çok yaklaşmış olduğunu gördüm. Son anda havada takla atıp aramızdaki farkı açtım. Salak Kavin diye çığırıp bütün okulu ayağa kaldırıyordu. Bilinçsizce koşuyordum. Bir yere sırtım dayanmıştı. Kapana sıkıştım. Dolunay tırnaklarını çıkararak bana yaklaşıyordu. Tek seçeneğim olan şeyi yapıp ne olduğunu bilmediğim odaya daldım.

Bazen. Bazen insanlar hiç birşey yapmadan beklemelidir Kavin. dedim kendi kendime. Sanırım şimdiye kadar yaptığım en büyük hata bu odaya dalmaktı. Hani böyle birseyden kaçıyorsunuzdur. Ve daha büyüğüne yakalanirsiniz yaa. He işte o tam benim şu anki konumum karşımda okulun en en en ama en egoist en havalı herkezin ilk görüşte aşık olduğu çocuk var. Nasıl mı? Belinde bir havluyla!
Hızlı düşün Kavin düşün düşün düşün. Kahretsin bu çocuğa bakarken hiç bir şey düşünemiyorum.
Ben:
-Iıııı şey
-Ney??
-Ben arkadaşımdan kaçıyodum sosonra şey oldu.
-Ney oldu
-Ahh burası senin odan mıydı? Bilsem hayatta girmezdim. Bye
-Ama girdin. Yanılıyor muyum? Bence biliyodun sırf beni herkesden daha fazla görmüş olmak için odama daldın. Haksız mıyım?
Tek kaşını kaldırıp bana o ben herşeyi bilirim bakışını atarken. Bi dakka ben onun bu bakışını nereden biliyorum. Hayır hayır kesinlikle onu izlemiyorum. Hani hem o çirkin. Neyse Kavin önce şundan kurtul sonra düşünürsün.
-Aaa ben mi? Pardon ama tipim değilsin.
-Öyle mi?
-Kesinlikle
Onun bir şey demesine izin vermeden kapıyı açıp dışarı çıktım. Önce kapının önünde derin bir nefes aldım sonra da hızlıca o lanet odadan uzaklaştım.
Her ne kadar Dolunay in odada olma ihtimali olduğunu bilsemde odaya gittim. Kapıyı korkarak ve kendimi kaçmaya hazırlamış bir şekilde açtım fakat şansa bakın ki. Dolunay odada değil. Onun odada olmadığından emin olduktan sonra bugün o salakla ya da herneyse onunla (siz anladınız ) yaşadığımız şeyleri düşünmeye başladım. Tabiki de ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Belki birazcık azıcık. Şöyle desem daha doğru olur yurttaki kızların 1000 de 1 i kadar belki. Ben onunla yaşadığımız şeyleri düşünürken birden yüzüme bir şaplak yedim. Dolunay geldi ve ben farketmedim mi sıçtım.
Dolunay:
-O yüzündeki saçma gülümsemede ne öyle ?
-Hiç senden kurtulduğumu düşündüğüm için mutluydum.
-Benden kurtuluş yok bebeğim. Ve öpücük atıp banyoya girdi.
Ben şimdi o salağı düşünürken güldüm mü. yok yaa o yanlış görmüştür. Umarım!
Dolunay in banyodan çıkmasını beklerken sıkıntıdan patliycaktim. Tam 1 saat 58 dakikadır oradaydı. Aha 59 oldu. Bende boş boş oturmamaya karar verip valizlerimizi toplamaya karar verdim. Hafta sonu olduğu için ortak kaldığımız eve gidecektik. Malum sırf eğitimli birer kurt,melez,vampir,cadı olabilmek için. Gerçi şu zamana kadar sadece 10 melez çıkmıştı. Çok cool değil mi ama. 1 hafta sonra gireceğimiz sınavda ilgi alanlarımız ve başarılarımıza göre sınıflara ayrılacaktık. Sırf bunun için 4 yaşındayken ailelerimizden alındık. Bu konu hakkında bir çok dedikodu var. Bir grup ailelerimizin öldürüldüğünü diğer grup ise sınav sonuclarimiz açıklandıktan sonra onların yanına geri dönecegimizi söylüyordu. Elbetteki çoğunluk ikinci seçeneğe inanıyordu. Ben bunları düşünürken Dolunay çoktan banyodan çıkmış ve hazırlanmaya başlamıştı bile. Ikimizde hazır olduğumuzdan emin olduktan sonra. Yurdun otobüslerinden bizim eve en yakın durakta duran otobüse bindik. Çantamdan kulakligimi çıkarıp telefonuma taktım. Müzik dinlemeye öyle dalmıştım ki. Eve yaklaştığımızı yeni fark ettim. Kulakligimi çantama tıkıp Dolunay uyandırarak onunda toparlanmasını sağladım. 10 saat sonra bizim sokağı nihayet görebilmiştik. Salak Dolunay yine uyumuştu. Kafasını hızla ittirerek yere düşmesini sağladım. Hala düştüğü yerde uyumaya çalışıyordu. Zorla da olsa otobüsteki ınsanlara daha fazla rezil olmaması için yerden kaldırdım. Otobüs durduğunda hem Dolunayı hemde iki valizi taşımaya çalışmaya çalışarak apartmana girdim. Ve lanet olsun ki apartmanımızda asansör yok. 4 katı nasıl çıktığımı gerçekten bilmiyorum. Ama çıktım mı çıktım !Bunu Dolunay a ödeteceğim! Kapının önüne geldiğimde Dolunay i yere bırakıp çantamdan anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Valizleri içeri alıp kapıyı kapadım. Evim Evim Güzel Evim. Hemen valizleri odaya taşıdım. 2+1 sıradan bir öğrenci evimiz vardı. Biz aynı odada kalıyorduk. Valizleri kaldığımız odaya götürdüm. Salona geçtim. Gözüme masanın üstündeki tahtadan kumbara çarptı. Bu kumbarayi eve ilk tasindigimizda almıştık en büyük hayalimizi gerçekleştirmek için. Sırf bunun için böyle bir evde oturuyorduk. Yurttan bize ev almamiz için verilen para baya yüklü bir miktardı. Herkes bu parayla saray gibi evler tutmuştu. Ama biz. Biz salaklar bu parayla kendimize güzel bir ev tutmak yerine paramızı biriktirmeye karar verdik. Motor alabilmek için. Hatta bazen daha hızlı para kazanabilmek için haftasonları ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde hastalara yemek taşıyorduk. Bir süre sonra bu iş psikolojimizi bozmaya başladığından dolayı örneğin gaipten sesler duymak gibi bu işi bıraktık. Zaten işi bırakmak zorunda kalmıştık. Daha doğrusu kovulmustuk.

■■■■■■■■■■■
Flashback

-Herşey hazır mı ?
-Evet yani sayılır anlattığı şeye birşey yapmaya doğa-üstü resim yeteneklerimi kullanarak
Şuan karşımda duran şey ağzı kulaklarına kadar yırtık yüzünün ortasında sadece 1 tane delik olan ve gözleri nazar boncugundan olan saçları kertenkele kuyruğundan olan Moliydi. Bunu ne için mi yapmıştık. Sürekli help me help me diye bağıran küçük Ayşeciğe acidigimiz için yaptığımız onun hayali ve tek arkadaşı Moliydi. Kız her gün yemek götürdüğümde kolumdan tutarak beni burdan çıkar diyordu ve ağlıyordu. Sonun da dayanamadık. Aslında uzun süredir kafamızda bir plan vardı. Bir şizofren beslemek sanırım biraz kaba oldu yedirmek ictirmek. Evet evet o bir denek. Bir şizofrenin kendi başına hayatta nasıl kalacağını incelemek için yaptığımız bir deneyin parçası. Moliyi yapmak bizim için bir hayli zor oldu hastanenin mudiresinin çılgın fantezik donlarını kullandık. Ve mükemmel oldu.

Yemek arabasının altına Moliyi sakladık. Ve Aysenin odasına gittik. Ayşe herzamanki gibi yatağında yatıyordu. Cam sonuna kadar açıktı ve battaniye yere güzel bir şekilde seriliydi. Ayşe her zaman Moli nin orada yattığını söylerdi. Gidip Moli yi oraya koydum. Ve Ayşe yi uyandırdım. Uyandı ve bana:
-Beni kurtarmaya mı geldin?
-Evet Ayşe geldim. Hem Moli de burada. Dedim.
Hemen kafasını yere eğdi. Ayşe:
-Vah canına o gerçekten burda. Hey seni küçük lanet olası Moli neden daha önce gelmedin?
Dolunay Moli nin sesini taklit etti:
- Özüy dileyim. Biliyosun ben 3 buçuk yaşındayım.
- Haklısın özür dilerim Moli.
-Konuşmanızı bölmek istemem ama artık Moli nin evine gitme vaktimiz geldi. Moli nin evine gitmek istersin di mi Ayşe?
-Elbette isterim. Hadi gidelim.
Sonra Moliyi ve Ayşeyi yemek arabasının altına yerleştirerek onları odadan çıkartıp mutfağa götürdük. Biz tam kapıdan çıkacak iken alarm çalmaya başladı. Hızla Ayşe ve Moliyi alıp kapıya koştuk ama lanet olsunki güvenlik bizi tam kapının önünde yakaladı. Güvenlik bizi kolumuzdan tutup mudirenin odasına çıkarttı. Bu sırada Ayşe Moliyle birlikte pesimizden geliyordu. Ayşe güvenliğe
-Sen noel babanın kaçıncı ren geyiğisin amca?
Güvenlik birşey demeden başını sinirle sağa sola salladı. Mudirenin odasına girdiğimizde kızgın bir boğayla karşılaştık. Aa o müdüreymiş. Kocaman burnuyla zaten normalde de bir boğaya benziyo.
Mudire Moliyi gördü ve daha da cirkinlesti. Müdire:
-Hey sizi sahtekârlar ne yaptığınızı sanıyorsunuz. O benim en sevdiğim kilodumdu.
-Ne kilodu ? Dedi Ayşe.
- Şu an elindeki yaratığın üstünde olan benim kilodumdu. Dedi sinirli bir şekilde.
-Bi kere o Moli nin elbisesi lanet olası kadın.deyip müdirenin yüzüne tukurdu. Haketti karı.
Bundan sonrası zaten malum Ayşe başka bir hastaneye gönderildi. Müdire Molinin üstündeki donunu aldı. Bizim deney hayallerimiz yok oldu ve kovulduk.

MUTLU SON
■■■■■■■■■■■■■

Adora KrallığıWhere stories live. Discover now