Mudi'nin almam için ısrar ettiği bir çift kalın külotlu çorabı bulmak için çantamın içini altüst ettim.Çorapları giydikten sonra koyu yeşil renkteki uzun elbisemin eteklerini düzeltip bir kez daha aynaya baktım.Hafifce dağılmış saçlarımı fırçalamamın bi anlamı yoktu.Neden olsun ki?Mudinin dışarıya çıktığımızda örtmek zorunda kalacağımı soylediği başortusunu basıma örttüm.Ve çenemin altından bağladım.Başörtülü halimle yasını basını almış köylü kadınlara benziyordum.
Uzun bir süre boyunca elimdeki gözlüklere baktım.Kendimi gözlüksüz daha çekici buluyordum.Aslında istedğim şeyin Mudinin ailesine etkilemek mi,yoksa kaygı verici bir durumda olan bu ülkenin neye benzediğini görmek mi olduğunu bilmiyordum.Takmış olduğum başortunun görüntümü yeterince tahrip etiğini fark ederek gözlüğümü taktım.
Sonunda koltuguma geri döndüm.
''Düşünüyorum...''dedi Mudi.''Amerikan pasaportlarımızı saklamak zorundayız.Onları buldukları takdirde elimizden alırlar.''
''Ne yapmalıyız?''
Mudi tereddüt ettti.''Önce senin el çantana bakrlar;çünkü sen amerikalısın.Pasaportlar bende kalsın;çünkü beni arama ihtimalleri çok daha düşük.''
Büyük bir ihtimalle haklıydı.Kocam soyadından da anlaşıldığı gibi soylu bir aileden geliyordu.Mudi bir zamanlar İranlı isimlerin özel bir anlam tasıdığını ve kendi adının da Sayyed Bozorg Mahmudi den geldiğinden bahsetmişti.Seyid adını tasıyanlar doğrudan doğruya peygamberleri olan Muhammed'in soyundan gelmekteydi.Ve Mudi bunu doğru olduğunu kanıtlamak için elinde çözümü oldukça zor olan ve farsça yazılmış soyağacı vardı.Ailesi ona 'Bozorg' adını koyarken bu adı alan büyük,ulu ve saygıdeğer insanlar gibi büyüyeceğini umut etmişti.Moddy'nin ailesinin orjinal soyadı hakimdi.Ama mudinin doğduğu yıllarda. Şah islami bir adın kullanımasını yasaklayınca mudinin babası soyadlarını değiştirmiş Ve Mahmudi soyadını almış.
Pasaportumu bulmak için çantamın içini karıştırdım ve bulur bulmaz Mudiye verdim.Mudi vermiş olduğum pasaportu alarak ceketinin iç cebine sakladı.Uçak inişe geçer geçmez motorun sesi değişmiş ve uçağın burun kısmı alabildiğine pist pozisyonunu almıştı Diklemesine buyuk bir hızla alçalıyorduk.''Şehrin etrafını sarmış dağlardan dolayı bu kadar dik ve hızlı iniş yapmak zorundalar.''dedi Mudi.Uçak tam anlamıyla sarsılıyorduMehtap ürkerek uyandı ve bir güvence ararcasına elime yapıştı.
''Herşey yolunda dedim ona.''Sadece iniyoruz.''
Merhaba arkadaşlar.Hikayenin başları sıkıcı olabilir.1-2 bölüm sonra olaylar başlayacak.Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.İyi okumalar ;) ;) :* :* Multimediada Mehtap :D
