Bölüm 32 '' Savaş Başlıyor''

Start from the beginning
                                    

Birkaç adımda yanına gidip hafifçe sarıldım ve ''Çok teşekkür ederim Mark, hayatımda gördüğüm en güzel ev'' dedim içtenlikle. Ardından  arkamda tedirgince bekleyen kızlara doğru kafa sallayıp ''Onlar dostlarımız Mark, Doğuda çok yardımcı oldular'' dedim. 

Mark yavaşça kafa sallayıp '' Çok şanslısınız Nina buradayken yemem için bir şeyler hazırlamıştı ve her ihtimale karşı fazla fazla koydu, neden sofrada konuşmaya devam etmiyoruz?'' diye sorunca güldüm ve birlikte kulübeye doğru yürümeye başladık.

Kulübeye girmeden Mark'ı Fiona ve Elena ile tanıştırdık ardından içeri geçip çantalarımızı odaya koyduk. Mark sadece dış tarafı tadilat etmemiş iç tarafa da el atmıştı. Yerde ki eski halılar yerine yenileri gelmişti. Ayrıca iç tarata güzelce boyanmıştı. Şaşkınlığımı atınca ''Mark bu kadar uğraşmana gerek yoktu'' diye fısıldadım. Hafifçe hayır anlamında kafa sallayıp ''Oldum olası tamirat işlerini severim, eğlenceli oldu benim için'' dedi ve banyoya doğru yürüyüp ''Buraya elektrikle çalışan bir mekanizma koydum. Elektriği güneşten alıyor, artık su ısıtmanıza gerek yok'' Banyoda duvara sabitlenen duş başlığına ardından biraz uzağına monte edilen su ısıtıcısına kaydı gözüm, su ısıtıcısının kenarından birkaç kablo tavana doğru çıkıyor ardından kayboluyordu, nasıl yapmıştı bilmiyorum ama bir yolunu bulmuştu. Gözümde kahramandan farksızdı şuan.

Mutfağa gidip Nina'nın gönderdiği çorba ve tavuk yemeğini ocakta ısıttık ardından salonda yer alan masaya temiz bir örtü serip üzerlerine beş tabak koyduk. Mark'ın getirdiği üzüm suyunu da dolaptan çıkarıp beş bardakla birlikte masaya koyduk, ardından yemeğe başladık. İlk birkaç dakika yediğim yemeğin lezzetiyle mest olmuştum, annem duymasın sanırım Nina kadar mükemmel bir aşçı yoktu.

''Neler oldu anlatın bakalım'' diye sordu Mark yavaşça. Alex hafifçe öksürüp bana bakınca söze girdim ve ''Doğuya gidip kitapları yerlerine teslim ettik'' dedim yavaşça. Kızıl hastalıktan bahsetmeyecektim, endişelenmesini istemiyordum.

Mark hafifçe kafa sallayıp ''Gerçekten saraya girebilmenize çok şaşırdım'' dedi düşünceli bir tavırla. Derin bir nefes alıp ''Fiona ve abisi önceden saray okulunda eğitim görüyorlardı. Abisi girmeme ve çıkmama yardım etti'' diye cevap verdim sorusuna. Eric olmasaydı şimdi burada olamazdık ya da Alex yaşıyor olmazdı.

''Peki, abisi nerede?'' diye sorunca hikayeyi kızıl hastalık kısmı hariç anlattım. Eric'in kızıl hastalığın formülünü bildiğini söylemekten kaçınmadım, sonuçta o artık saray doktoru elbette bilmesi anormal değildi. Birkaç soru ardından konuyu değiştirdik ve başka şeylerden konuşmaya başladık. Jason beni ve Alex'i özlemiş ama  ona veda etmeden ayrıldığımız için bize kızgındı. Uzun bir konuşmanın ardından sofrayı kaldırdık ve bulaşıkları hallettik.

''Cass?''

 Elenanın sitemkar seslenişi sonucu yatak odasına yürüdüm ve ''Efendim?'' diye cevap verdim. Kollarını göğsünde birleştirmiş Fiona ya doğru bakıyordu.

 ''Biz nerede yatacağız acaba?'' diye sordu. 

Ani gelen soruyla bir süre kala kaldım. Gerçekten nerede yatacaklardı? Kulübe bir oda ve salondan oluşuyordu. Şöyle bir etrafa baktıktan sonra ''Siz ikiniz burada yatarsınız bizde içeride ki üçlü koltuklarda yatarız'' diye cevap verdim. Elena gözlerini kocaman açıp ''Bunla aynı yatakta yatmam ben'' diye söylenmeye başladı.

Fiona hafifçe kahkaha attı ve ''Yerde yatarsın o zaman!'' diye cevap verdi. Elena kızgın gözlerini bana dikince ''Orası sizin sorununuz'' dedim ve odadan kaçtım.

Gözüm dışarıda konuşan Alex ve Mark'a takıldı. Yavaş adımlarla yanlarına gittim, yanlarına varınca susup bana baktılar bir süre.  

MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )Where stories live. Discover now