"Mükemmelliğim yüzümden, değil mi?..." diyerek belimi bıraktı. Küçük elektriklenmeden ve benim saçım kadar kızarmamdan sonra cevap verebildim.

"Hayır. Burada, bu saatte ayakta olabilecek tek kişi sensin." Diyerek onun gözlerinin içine baktım. Ardından salata ve domatesleri doğramaya başladım. O da tabakları masaya götürüyodu. Gözüm bir an ona kaydı ve bıçak elimi hafifçe kesti. Küçük bir inleme çıkardım. Elimi hemen suya tuttum. O sırada Sirius mutfağa girdi.

"İyi misin?" Hafif bir endişe sezmiştim sesinde.

"Hayır birşey yok. Sadece elimi hafifçe kestim. Sorun yok." dedim onu rahatlatmaya çalışarak. Canım yanmıyordu artık. Dolaplardan birinden yarabandı çıkarttı. Elimi kuruladıktan sonra elime yara bandını taktı ve hafifçe elimi öptü.

"Bunu yapmayı kesmelisin." dedim kızarmaya tekrardan başlarken.

"Neden ?"

"Ben senin kolaylıkla süpürge dolabına veya yatağa atabileceğin tarzda kızlardan değilim. Beni böyle etkileyemezsin."

"Öyle olsun White." dedi bana bakmayı keserek, artık sadece işini yapıyordu.

James'in sesi dışarıda duyulmaya başlamıştı. Yavaş yavaş uyanıyodu anlaşılan. Ben masayı hazırlamaya devam ederken Sirius'ta bana yardım ediyodu. James kapıdan sırılsıklam bir biçimde içeri girdi.

"Kim benim şezlonglarda uyumama izin verdi? Sirius sen ne halt ediyosun da beni orda unutuyosun. Her yanım tutuldu sizin yüzünüzden."

"Benim suçum ne?" diyerek karşı çıktım. Sirius ise suçunu kabullenmişe benziyodu.

"Sen onu kızdırıp beraber deniz kenarına gitmeseydiniz, ve flörtleşmeye başlamasaydınız bende orda uyuyup o aptal havuza düşmeyecektim..." diyerek devam etti James merdivenlerden çıkarken.

Banyoya girdi ve Sirius hiç beklemeden konuşmaya başladı.

"Bu gerçekle yaşayamam. Öldür beni White..." Kalbini tuttu ve bana baktı.

"Sofrayı hazırlayana kadar yaşasan benim için yeter." dedim onun bu hallerine gülerek.

"Değerim senin için o kadar mı?"dedi üzülmüş gibi yaparak. Bazen iyi biri olabiliyodu. Bazen.

"Belki biraz daha fazla." dedim. Yüzünde hafif bir gülümseme oluştu ve ardından işine kaldığı yerden devam etti.

<~><~><~><~><~><~><~><~><~><~>

Herkes uyandığında kahvaltı yaptık. Ben odama çıkıp mayomu giydim. Havuza indim. Black ve James'te bana katıldılar. Bay Potter, Leo'yu arkadaşına götürüyodu.

Havuzun ucuna oturdum. Ayağımı suya değdirdim. Buz gibi suda irkilerek geri çektim.

"Evet önce kim giricek?" sordum onlara ama ikisinden de çıt çıkmamıştı. Sirius en sonunda dayanamadı ve James suya ayağını sokarken onu suya ittirdi. James buz gibi suda donarken ona gülüyodum. Sirius aynı şekilde beni ittirmeye kalktı. Hissetmiştim ama artık çok geçti. Beni suya ittirmişti. Hiç değilse kolunu yakalamıştım ve suya onun da girmesini sağladım. Beraber suya düşmüştük. İlk halimize gülmüştüm ardından suyun soğukluğu yüzüme çarpmıştı. Sirius ve James bana aynı anda su sıçratmışlardı.

"Demek öyle. Bu şekilde oynamak istiyorsunuz." dedim ikisine sertçe su sıçratırken. Onlarda karşılık vermeye başladılar. Önce ikiside bana sıçratırken James'in ihaneti ile herşey değişti.

"Neden bana su sıçrattın? Aynı takımdayız sanıyodum." dedi Sirius kendini korumaya geçerek.

"Beni suya itenin sen olduğunu unutmadım Sirius." diyerek ona da sıçratmaya başladı. Bugün hasta olarak dönmezsek bu bir mucize olurdu. Kendimizi kaptırmaktan suyun soğukluğunu unutmuştuk.

__•__•__•__•__•__•__•__•__•__•__•__

Akşama kadar havuzdaydık. Deli gibi bütün günümüz orda geçmişti. Duştan sonra üzerime yeni kıyafetler giydim. Bir iki sayfa kitap okudum yemeğe kadar. Yemekte Bay Potter'ın maceralarını dinliyorduk. Telefon çaldı ve Bayan Potter açtı. Beni işaret ederek telefonu bana verdi. Arayan Lily'di.

"Nasıl gidiyor Bells?" Lily'nin sesini duymak iyi gelmişti.

"Eğer iki öküzle aynı evde tıkılı kalmak iyiyse o zaman çok iyiyim diyebilirim." dedim. Hafifçe kıkırdadı.

"Eğer ilk öküz Potter'sa ikincisi kim?" sordu bana. Doğru o da bilmiyordu.

"Benim normalde nefret ettiğim bir insan sayılan yaratık." dedim öbür odadaki Sirius'a bakarak. Sirius James'le beraber gülüyolardı.

"Merlinin Sakalı!!! Black ile aynı evde misin? Kaç ordan kendine veya bir başkasına zarar vermeden çık." sesi endişeli aynı zamanda eğleniyormuş gibi çıkmıştı.

"Ben iyiyim Lils." dedim onu sakinleştirerek. O ise benim halime acıyo gibiydi ama ben son derece mutluydum. Sirius değişmişti.

Biraz konuştuktan sonra onların da bizimle aynı zamanda aynı otelde kalacağını öğrendim. Demek az önce Mr Potter'ın bize hazırladığı sürpriz alt üst olmuştu.

•^*^•^*^•^*^•^*^•^*^•^*^•^*^•^*^•^*^•

Süpriz bozuldu

Aynı otele gidiyorlar yehu!!! Orada dolaşacaklar filan... Iyi gidiyosa LÜTFEN YORUM YAZIN bide LÜTFEN VOTE lüüüütfeeeen.

Dediğim gibi yorum ve vote

Hepinizi seviyorum...

ÖPTÜMMMMM...

:):):):);):):):)

Don't Hurt Yourself -Sirius Black-Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu