~8~

2.4K 157 48
                                    

Bu hikayede Sirius'u vurucu, Regulus'u arayıcı yaptım...

ve kitaptaki gibi James'te kovalayıcı. :):):)

Multimedia Çoook hoş :):):)

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Günler yavaşça geçip gidiyordu. Black rahatsız edebilecek sıradışı bir şey yapmadan uslu uslu davranıyordu. Rahatsız olmadan onunla arkadaş olmak hoş bir duyguydu aslında. Kendini beğenmiş bir pislik havası hala üzerinde olmasına rağmen iyi davranmaktan vazgeçmemişti.

"Bells bavulunu hazırladın dimi? Yarın için hazır olmalı." diyen James'in sesini duydum. yeni kalkmıştı ve ne kadar huysuz olabilirse o kadar huysuzdu.

Başımı yatağımın hemen dibinde duran dağınık bavula göz gezdirdim. Kıyafetlerim ve diğer bütün eşyalarım dağınık bir biçimde duruyordu.

"Tabii ki! Sen aşağı in ben de hemen gelirim."

"Tamam ama acele et." James kanmıştı. Yıllardır James'e mutluyum diye yalan söylemiştim. Artık bu konuda usta sayılırdım.

Ayak sesleri uzaklaştı. Yatağımdan kalkıp bavuldan işe yarar bir giysi bulup üzerime geçirdim. Tek hamlede bavulu toplayıp aşağı indim. Herkes benim gibi uykulu ve gözlerini açamıyordu, Sirius dışında. Son derece enerjik ve mutluydu. Nasıl oluyoda hepimiz uykuyla boğuşurken o böyle olabiliyodu ?!

"Güna-ydın Millet bugün nereye gidiyoruz?" Dedim esneyerek, biliyordum tabii ki. Ama onlar bildiğimi bilmiyordu.

"Sürpriz. Kesin çok seveceksiniz canım." dedi Mrs. Potter.

"Hayatım biraz daha dayanmalısın. Ağzından kaçsın istemeyiz değil mi?" Mr Potter.

"Üzgünüm Charlus ama bu onların neredeyse son yılları."

"Biliyorum Dorea ama büyüdüler baksana..."

Onlar konuşurken (ki bu bizim hakkımızda bir konuşmaydı) ben yemeğimi yemeğe devam ettim. James yemeğini didikliyor ve arada hayal kurduklarında çıkan seslerden ( nasıl bir sesse artık) çıkarıyordu.

"N'oldu James Lily Dünya'nda kayıp mı oldun?" dedim tepkisini beklerken. O ise bana yemeğinden bir parça atmakla yetindi. Kıvrakça attığı yemekten son anda kurtuldum.

"Iska !" diye bağırdım. Gözlerini devirip Black'e baktı.

"Birinizin bile nereye gideceğimize dair bir fikri yok mu?" Sordu James.

"Hayır."

"Belki" dedim tepkilerine bakarak. Hiç değilse Mr ve Mrs Potter beni duymamıştı.

"Nerden biliyorsun ha White?" diye sordu Black tek kaşını kaldırarak.

"Kaynaklarım var..."

"Peki bize söylemeyi planlıyor musun?"

"Imm... Sanırım hayır."

"Hadi ama !?"

"Şimdi ikinizde çenenizi kapatır mısınız, Sanırım annem Evans ile konuşuyor." diye bağırdı James.

"Hadi öğrenelim." dedim ikisine bakarak.

"Nasıl?" İkisi birden bana baktılar. Basit ama onlar bilmiyolar.

"Basit sadece sesinizi kesip dinleyin." dedim ve anlamayan gözlerle bana baktılar. Ama sonra konuşmayı kestiler. Bir süre sonra,

"Ben annemin sesi dışında bir şey duymuyorum. Siz." dedi bize bakarak. Black başını hayır anlamında salladı.

Don't Hurt Yourself -Sirius Black-Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora