Burak 💜#16

3.2K 335 459
                                    

Selen ellerinin titremesine hakim olamıyordu. Telefonu kapattıktan sonra, fincana çay doldurmakta hayli zorlandı. Suyun bir kısmı fincana bir kısımıda tezgaha doğru yol aldı.

Çayı Johan'ın önüne bırakırken fincan ve altlığının heycan müziği mutfakta yankılanıyordu.
Çıkan sese Johan duyarsız kalmayı tercih etti ve masada gözünü diktiği noktadan usulca kafasını kaldırıp
"Teşekkür ederim Selen" diye fısıldadı.

Selen, "Afiyet olsun" diyerek boşta kalan sandalyeyi çekti. Usulca oturdu. Kibarlığı mahçubiyetinden kaynaklı, önündeki kağıt peçeteyi zerafetle açıp kucağına serdi.

Zeynep Hanım şaşkınlıkla kızının ne yaptığını izlemeye koyuldu. Kızın peçeteyi kucağına sermesi komik gelmişti kadına ama gülmemesi de gerekiyordu.
İçinde ki kahkahayı bastırarak, anaç gülümsemesi ile "Afiyet olsun gençler" dedi.

Selen annesinin sesi ile kucağındaki peçeteye gözü kaydı. Ne yapıyorum ben diye düşündü, masanın altına doğru sokularak peçeteyi buruşturdu ve tabağının yanına sıkıştırdı.

Zeynep Hanım servis tabağına almak için domatese uzandığı sırada, onun adını söyledi.
"Burak!"
Johan ve Selen anında kafasını kaldırarak, kadının ağzından dökülecek kelimelere odaklandılar.

Selenin kalbi kulaklarına baskı yaparken, Johan Selen'in sevgilisi olmamalı diye düşünüyordu.

Cam bardakları hınçla döven kaşık sesi, ürkütücü sessizligi ok misali deldi geçti.
Selen heyecanla "Kaşık anne kaşık, bardağa değiyor sevmiyorum" dedi.

Kadın kaşığı yana bırakırken anlayışla kafasını salladı devam etti.
" İki gün öncede, seni evden aradı. Dershaneden arkadaşınmış galiba bir kaç gündür sana ulaşamıyormuş. Merak etmiş."

Selen ağzına aldığı peyniri kırkbirinci kez çiğnerken, ağzında yutacak birşey kalmamasına rağmen yutkundu. "Evet. Fırsatım olmadı geri dönmeye"

Johan anne kızın konuşmasını tüm benliği ile dinlemesine rağmen ortak olmadı.
Bu işte bir gariplik olduğunu tüm duyguları bağıra bağıra söyleyerek içindeki kıskançlık duygusunun kabarmasına sebep oluyordu.
Önündeki böreği yemeye koyuldu. Nasıl olsa Selen'le bu konuyu konuşacak fırsatı olurdu, şimdi onun yanındaydı ve bunun kıymetini bilmeliydi.
"Ellerinize sağlık " dedi kadının suratına bakarak.

Kadın kafasını kaldırdı. Johan'ın insanı hemen kandırabilecek kadar masum bakan gözlerini hedefalarak sordu sorusunu.
"Afiyet olsun. Nasıl beğendin mi böreği?"

Johan gülümseyerek, " He he mükemmel olmuş " dediğinde kadın gözlerini kızına dikip
" Johan'a da mı öğrettin he yi?" diyerek gülümsedi.

Selen mucizesine göz ucuyla baktı fısıltı ile karışık " Yanlışlıkla oldu " dedi.
Çatalların tabaklara değdiğinde çıkardığı seslerin karıştığı, gergin bir kahvaltı burada son buldu. Selen cümleleri toparlamakta zorlanır haldeyken kaçacak delik peşine düşmüştü. Ama kaçacak yeri yoktu. Daha önce Burak'tan gelen mesajlara cevap vermiş olsaydı şimdi bu hale düşmeyecekti.
Açıklama yapmak, zorunda olmak yapılacaklar listesinin en sonunda bile yer almıyordu. Fakat Johan'ın kafasındaki soru işareti baloncuklarını patlaması gerektiğini biliyordu.

Selen Johan'a sesindeki suçluluk duygusunu bastırarak seslendi "Belki biraz televizyon seyredebiliriz, istersen tabi."

Johan Selen' in sorusunu yanıtsız bırakarak Zeynep hanıma baktı ve
" Müsaadenizle" diye mırıldandı.

Kibar ve kıskanç erkek. Tamda hayalimdeki gibi, Annem musade etmezse ne yapacaksın bakalım diye düşündü.

Zeynep Hanım " Müsade senin, afiyet olsun " dediğinde, Johan sandalyeden usulca kalktı ve " Herşey mükemmel olmuş. Teşekkür ederim. " dedi.
Selen tezgahın ucunda bal mumu heykeli gibi kaldı, tipe bak annemden önce ben vardım diye düşündüğü sırada, sessizce yaklaşan çocuk
"Gidelim." diye fısıldadı.

CEVİZ AĞACI  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now