Deniz Erbulak- Yansıma/ Romantik ve Ölümcül

Notlar

Hande

Medyatik anne... aristokrat baba... yalnızlık...

Kendine has davrandığı her anın görmezden gelinmesi... Herkes gibi olmak zorunda bırakılışı... Giderek daralan çember... boşalan bir zemberek... karmaşa, buhran, tedavi!

Hepsini arkada bırakmayı başarmış görünmek! Sonunda büyük bir yayınevinde editör olarak başlayan yeni bir dönem!

Hande için kurulmuş, başlangıçta her şeyin yolunda gittiği bir düzen. Normal olduğuna neredeyse inanılan sıradan bir hayat. Çok satan bir romanın editörlüğü. Başarı. Heyecan.

Ya olmaya başlayanlar?

Editörlüğünü yaptığını romanın içine giriyor muydu gerçekten? Yoksa bunlar psikozlarının bir sonucu oluşan halüsinasyonları mıydı Hande'nin?

Nadven adındaki roman kahramanıyla el ele o korkunç yeraltı caddesinde kaçmış mıydı ölümden? Lande denen, o mor yapraklı ağaçları ve rüzgârı olan tekinsiz şehre gitmiş mi?

Aslında tedavi mi oluyordu yine? Bir klinikte, damarlarında yatıştırıcı ilaç...

Yoksa bu kez bir kaçış mı bulmuştu? Başka bir gerçeklikte, onu deliliğiyle kabul edecek insanlar ve ona âşık olacak bir adam mı?

Nadven

Hastalıklı ve belirsiz bir uykudan uyanıp kendini küçük bir apartman dairesinde bulmak... Yaşını, adını, Lande denen şehirde olduğunu, kimliğinden okuyup öğrenen genç bir adam... Hırçın, öfkeli, kimsesiz, bilmeye, hatırlamaya aç, yalnızlığın kıskancında bir adam! Belirsizlikle geçen gri tekinsiz günler ve mor yıldızsız geceler!

Tek istediği kim olduğunu bulmaktı.

Tek istediği evine gelen kader habercisinden geleceğini öğrenmek.

Tek istediği bu salgın hastalıkla kapatılmış Lande cehenneminden çıkıp gitmek!

Oysa bu tek tek istediklerinin hepsi öyle kocaman ve karanlık bir yığındı ki! Üzerine bir de âşık olmak onu öldürebilirdi. Bütün hesaplarını tersine çevirebilir! Bunun için kaderini bile elinin tersiyle itebilir!

Madem başka bir yerde birileri bir kitap yazıyordu... ve o kitap kendi hikâyesiydi. Madem hayatı kurgulanıyordu onun için... O halde tanımadığı birinin kalemi ucunda sallanmaktaydı. Hande mi kurtaracaktı onu? Bir editör, bir roman kahramanını kurtarabilir miydi? Hikâyesini değiştirebilir mi?

Bu, kaderin kurduğu garip bir darağacından kaçış hikâyesiydi.

Ya da kaçılamayacak ölümcül ve vazgeçilmez bir aşkın hikâyesi!