Karşılaşma

2.5K 272 81
                                    


Genç kadın havalimanının kapısından çıkıp bir süre etrafına bakındı. Sanki ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyormuş gibi... Oysa avucunun içi gibi bildiği ülkeye geri dönmüştü hem de bir daha hiç dönmeyeceğini düşünürken. Tekerlekli valizini peşi sıra sürükleyip bir taksiye binerek şehir merkezine doğru yola çıktı.

Malpensa havalimanı geride kalırken Menekşe'nin içinde çok farklı bir heyecan vardı. S. Pellegrino Youg Chef yarışmasının finaline kalmış olması değildi sebep. Kariyeri açısından çok önemli olan bu yarışmada finale kalarak bile adını uluslararası platformda duyurmayı başarmıştı. Sorun İtalya'ya geri dönmekti. Milano'da da La Rossa Otelleri vardı ve küçük bir ihtimal dahi olsa onunla karşılaşabilirdi. Her şeye rağmen bu ihtimalin gözünü korkutmasına izin veremezdi. Onun için kariyerini bir kez daha geri plana atmayacaktı. 30 Yaş altı şeflerin katılabileceği bu prestijli yarışmaya katılmak için sadece 2 senesi vardı. Final aşamasına kadar bile ne kadar çok şey öğrenmişti. Dünyaca ünlü şeflerin mentorluğunda yeteneği ile bu noktaya kadar gelmişti.

Otele yaklaşırken içini kaplayan huzursuzlukla daha fazla taksinin içinde kalamayacağını düşündü. Aceleyle şoföre seslenerek inmek istediğini söyledi. Araçtan inince sanki uzun zamandır nefessiz kalmış gibi derin bir soluk çekti içine. Valizini de peşine takarak yürümeye başladı. 5 dakika kadar yürüdükten sonra gördüğü küçük cafeye girdi. Menüye kısaca göz attıktan sonra özel çekim bir kahve ve baristanın tercihi çikolatalı tatlıdan sipariş etti. Küçük bir masaya yerleştikten sonra telefonunu çıkarıp kahvesinin soğumasını göze alarak birkaç fotoğraf çekti. Hatta daha iyi bir ışık yakalamak için masa değiştirdi. Kendince en iyi kareyi yakaladıktan sonra kahvesinden bir yudum aldı. Birkaç yudum daha alarak tatlısına geçti. Çikolatalı ganajı önce damağında eriterek iyice özümsedi. Kahvesini ve tatlısını bitirdikten sonra son çektiği fotoğrafı hemen takipçileriyle paylaştı. Mekanın ismi ve genel atmosferi, her birinin fiyatı, lezzetleri hakkındaki notları Türkçe ve İngilizce olarak yazdı. Bu artık bir nevi meslek alışkanlığına dönüşmüştü. Hatırı sayılır bir takipçi sayısı vardı. Sosyal medya kullanımının bu kadar özen gerektireceğini hiç tahmin etmezdi. Tabi bunun tanınırlığını arttıracağını da...

Kalan kahvesini ve hantal valizini kapıp tekrar yola koyuldu. Birkaç adım attıktan sonra bu eziyete daha fazla katlanamayacağını düşünüp taksi aramaya koyuldu. Zaten neden inmişti ki taksiden. Yola bakarak ileri geri birkaç adım attı ama valizine takılıp sendeledi. Elindeki kahve bardağı düşerken arkasında çarptığı beden olmasaydı oda düşebilirdi. Arkasında ki beden tekrar dengesini sağlarken sorduğu soruyla Menekşe dondu kaldı.

"İyi misiniz küçükhanım?"

Menekşe onunla karşılaşma ihtimalini hep düşünmüştü ama bu kadar çabuk olabileceği aklına gelmemişti. Arkasına dönüp şaşkınlıkla güneş gözlüklerinin ardından ona baktı. Ne diyeceğini bilemeden kafasını kaldırıp öylece ona bakakaldı. Belli ki kendisini tanımamıştı. Kendi görünümündeki değişikliklerin yanı sıra oda çok değişmişti. Kendisi zayıfladığı için mi gözüne bu kadar büyük geliyordu bilmiyordu ama vücudu daha yapılı her zamankinden daha yakışıklıydı. Saçlarında birkaç tel beyaz saç gözüne çarpıyordu fakat bu ona ayrı bir olgunluk ve hava vermişti. O ağzı açık bir şekilde Ricardo'ya bakakalmışken arkasından eğlenen bir kadının sesi duyuldu.

"Ahh yine görünümünle genç bir kızın rüyalarını süsleyeceksin"

Çevresindekiler onun bu anlamsız esprisine gülerken Ricardo'nun dudaklarında da küçük bir gülümseme belirdi.

İster istemez aklı ilk tanıştıkları güne gitti. Ricardo o zaman da onu küçük bir kız sanmıştı. Yine o günkü gibi üzerinde hantal giysiler vardı. Boyfriend kesim bir jean, nerdeyse dizlerine kadar inen gri renkli bir tişört tek omzunu açıkta bırakıyordu. Saçları artık kendi renginde ve omuzlarına geliyordu. Kırmızı bir bandana takmıştı. Seyahat ederek geçirdiği zamanlarda oldukça zayıflamış ve o güzel kıvrımlarını kaybetmişti. Teni biraz daha bronzdu.

Ricardo kendisini tanımamışken hiçbir şey söylemeden gitmek en iyisiydi. Bunu yapacaktı da... Tabi az önce ki kadın Ricardo'nun yanına gelip sahiplenircesine koluna girene kadar. İşte o zaman kadına dikkatle baktı. Üzerinde şık bir pantolon ve bluz vardı. Saçı özenli bir atkuyruğu yapılmıştı. Büyük çerçeveli güneş gözlüklerine rağmen sivri çenesi ve elmacık kemikleriyle güzel bir yüze sahip olduğu anlaşılıyordu. Ayağındaki şık topuklu ayakkabılar olmadan bile Menekşe'den uzun olduğu aşikardı. Aksanı biraz farklıydı ve İtalyan olmadığı anlaşılıyordu.

Kendisine bunun kıskançlık olmadığını söylese de gözlüğünü çıkarıp Ricardo'nun gözlerine baktı. Onun gözlerindeki kıvılcımların anlamını çözemese de şaşırma sırası Ricardo'daydı. Ancak o bu şaşkınlığından çabuk sıyrılıp kolundaki kadından usta bir manevrayla sıyrılıp iki eliyle yanaklarını avucunun içine aldı.

"Seni nerdeyse tanımıyordum. Çok değişmişsin."

"Sende." Ondaki değişimler iyi yönde olduğu için ister istemez sesi imalı çıkmıştı. Ayrılmayı kendisi istemişti belki ama onu birazda olsa bedbaht görse içi rahat edebilirdi.

Sağ elinin başparmağı çökmüş göz çukurunun üzerinde gezinip tekrar dudaklarının kenarına indi.

"Zayıflamışsın"

"Seyahatler, saat farkları..." omuz silkerek "ne kadar yemeklerle iç içe olsam da" diye açıklama yaptı.

Ricardo'nun elleri bu sefer bandanasının altından omuzlarına inen saç tutamlarına gitti. "Saçların..." sanki ne diyeceğini bilemez gibi bir süre düşündü. Menekşe acaba ona Hindistan'da bitlenip saçlarını kazıtmak zorunda kaldığını söylese miydi? Bir daha da saçlarını boyamamış o çok sevdiği karamel saçlarına veda ederek kendi doğal kestane rengine bırakmıştı. "Güzel olmuş" diye tamamladı yarım kalan sözünü Ricardo.

Ellerini kendine çekip birbirlerine baktılar bir süre. Sonunda sessizliği bozan yine Ricardo oldu. Merakını gizlemeye çalışan bir ses tonuyla "peki ne yapıyorsun burada?" diye sordu.

"Şey... Young Chef yarışmasının finaline geldim. Imm finaldeyim" dedi kendisinden beklenmedik bir utangaçlıkla. Ricardo'nun gözleri gururla parıldadı. Menekşe'nin hedeflerine ulaşmış olmasının gururu. Oysa bu Menekşe için attığı adımlardan bir tanesiydi. Hazırladığı yemek kitabı basım aşamasındaydı ve 'Dünyanın Ortak Tatları' adıyla hazırladığı kitapla Paris Gurme Awards'a katılacaktı ve şanına şan katacaktı. Ricardo sanki ona sarılmak istermiş gibiydi ama sadece "tebrik ederim" demekle yetindi.

Ricardo yanında duran valize bakıp dile gelmeyen soru dolu bakışlarını kendisine yöneltti. "Ben artık otelime gidip yerleşsem iyi olacak oldukça yorgunum" gibi bir şeyler geveledi ağzında.

Fakat Ricardo kontrolü hemen ele alarak valizine uzandı "La Rossa'da kalıyorsun" dedi. Menekşe itiraz etmeye çalıştı ama Ricardo taviz vermez bir tavırla "Hem bizde yarışmanın sponsorlarından biriyiz. Yarışmanın bir çok önemli ismi bizde konaklıyor. Senin için faydalı olacak birileriyle tanışabilirsin" dedi.

Menekşe kısa bir an keşke bu düşünceli tavırlarını onlar evliyken de göstermiş olsaydı diye düşündü.

O kadın konuşana kadar da diğerlerinin varlığını unutmuş olduğunu fark etti.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Kadının ses tonundan ve az önceki sahipleniş tarzından Ricardo ile aralarında bir ilişki olduğu anlaşılıyordu.

Ricardo tek eline valizini almışken diğer elini de Menekşe'nin omzuna dolayıp onu kendisine çekti.

"Sizleri tanıştırmayı unuttum affedersiniz Karım Menekşe La Rossa"

Menekşe bir an onun bu hareketiyle şaşırsa da bakışları kadına dönüp onun düşen yüz ifadesini görmesi kendisinde tarifi olmayan bir tatmin duygusu yaratmıştı.


Aşk Mutfağı -Özgürlüğün Tarifi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin