BÖLÜM 2

11.8K 1K 256
                                    

BÖLÜMLER TANITIM AMAÇLIDIR. YAKINDA TAMAMINI DREAME ADLI UYGULAMADA YİNE ÜCRETSİZ OLARAK OKUYABİLECEKSİNİZ.

DESTEĞİNİZ İÇİN ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER


"Ashley Angelic Miller. Bize açıklaman gereken şeyler var sanırım?"

Annemin babamın bana taktığı (meleksi) ikinci ismimi yargılarcasına vurgulamasıyla, olduğum yerde donup kaldım. Ancak, çok kötü bir şey yaptığımda, bana bu şekilde seslenirdi. Ve sanırım yapmıştım.

Nereden başlamam gerektiğini tam olarak bilemiyordum. Aslında dans okuluna başvuru yapmadan önce, sonuçlarına katlanmak gözüme çok daha kolay görünmüştü. Ve tabi, şanslı olabileceğim ve listeye girebileceğimden bile emim değildim. Her şey başta arkadaşlarımın güzel dans ettiğimi söyleyerek beni yüreklendirmesiyle bir oyun olarak başlamıştı. Ryley'in küçük el kamerasını gizlice almış ve odama geçerek en sevdiğim müziği sonuna kadar açmıştım. Melodilerin beni alıp götürmesine izin vererek dakikalarca dans ettikten sonra, çektiğim kısa videoyu internetten gönderirken aklımdan ne geçiyordu acaba?

Sanırım hiç bir şey. O an, şimdiki durumun gerçekliğiyle karşı karşıya kaldığımda ne yapacağımı önceden düşünmem gerekirdi. Ama yapmamıştım. Büyük ihtimalle, bir şekilde kazanamayacaktım ve bu rüya da, kaçırdığım fırsatlardan biri olarak tozlu raflarımın arasında yerini alacak ve sadece bir...hayal olarak kalacaktı. Şimdi ise gerçeklerle yüzyüzeydim.

"Biraz sakin olur musun hayatım?"

Babamın yumuşak sesiyle içim biraz olsun rahatlamıştı, ancak kafamı kaldırıp gözgöze geldiğimizde bunun bir hata olduğunu anlamam fazla uzun sürmedi. Babamın kaşları da en az anneminkiler kadar çatıktı.

"Şu mektuba bir de ben bakabilir miyim Ashley?"

Babam da bana prensesim yada tatlım diye hitap etmiyorsa, başım ciddi anlamda belada demekti. Bakışlarımı onlardan başka her yere çevirerek zaman kazanmaya çalıştım. Oldukça gergindim ve yemek odasındaki rahatsız edici sessizlik de bana hiç yardımcı olmuyordu. Ryley ve ikizlerin zırvalıklarını bile dinlemeye razıydım şu an, ancak onlar da sofrada en az benim kadar taş kesilmişlerdi. Havadaki gerginlikten oluşan elektrik, elle tutulur şekilde barizdi.

Yerimden doğrularak, mektubu masanın diğer ucunda oturan babama doğru çekinerek uzattım. Babam, kağıda şöyle bir göz attıktan sonra anneme döndü ve çok alakasız bir şey söyleyip hepimizi şaşırttı.

"Canton adını bir yerden anımsıyor gibiyim?"

Annem, genelde kaba bir hareket olarak nitelendirdiği şekilde gözlerini devirerek mektubu hızla babamın elinden çekip aldı. Okuduktan sonra da yüzünü buruştrup masanın üstüne fıtlattı.

"Sorunumuz bu değil," diyerek cevabı babama verirken, sorunun tam merkezine yani bana bakıyordu. "Asıl sorun, Ashley'in bizden bunu saklamış olması."

Ne diyebilirdim ki, bu konuda sonuna kadar haklılardı. Onlara herhangi bir yalan söylememiştim ama planlarımdan da bahsetmemiştim. Açıkçası bu kadar sert tepki vereceklerini beklemiyordum. Ben daha bir şey diyemeden, "Yapmayın lütfen..."diyerek yüksek sesle araya girdi Sam."...sizce de kızın üzerine fazla gitmiyor musunuz? " Annem, Samantha teyzeme ikinci bir başı çıkmış gibi bakarken, o umursamadan aynı hızla konuşmaya devam etti.

"Bütün bir sene, lanet olası koskoca bir sene, tıpkı bir inek gibi çalıştı." Ah, bu kısmı biraz acıtmıştı sanki ve ne yazık ki, haklıydı. "...ve yaz tatilini en güzel şekilde değerlendirmek onun en doğal hakkı. Ne var bunda? Bir dans okuluna katılması dünyanın sonu değil ki. Siz iki her şeyi çok bilmiş yaşlı ebeveynler," derken son iki kelimeyi parmaklarıyla tırnak içine almıştı."...şu an onun üzerinde çok fazla baskı kurduğunuzun farkında mısınız? Tanrı aşkına, siz hiç yirmi yaşında olmadınız mı?"

AŞK HIRSIZI (Hırsız Serisi-3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin