4) Yeni Evdeki Ilk Gün

219 21 6
                                    


Ne sanıyorsunuz? Öpüşeceğimizi filan mı? Böyle şeyler düşünüyorsanız, ASLA! O mal, salak, aptal Aras dibimde öyle bir anda durunca şaşırıp afallamış olabilirim ama kendime gelince onu kendimden uzaklaştırmak için hafifçe itmiştim. Yapılı vücudu sadece hafifçe sallanırken hala yanlış anlamaya müsait bir pozisyondaydık. O sırada kapıdan ablamın sesini duydum. "Imm gençler rahatsız etmek istemezdim ama sizi kahvaltıya bekliyorlar." Tamam azıcık sıçmış olabilirim ama Cefer'e pek gerek yok gibiydi..

Biz tamamen kendimize gelip, birbirimizden tamamen uzaklaşınca ben utançtan alev topuna dönmüştüm. Aras şampuan reklamlarındaki adamlar gibi ellerini saçlarından geçirip bir süre yerle bakıştıktan sonra ablama çatık kaşlarının altından baktığı sinirli gözlerle "Odamdan çıkarsanız üstümü giyinip gelicem kahvaltıya." dedi ters ters.

Ablam bana gel işareti yaparak odadan çıkınca ben de onu takip ederek odadan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Ablam biraz uzaklaşınca konuşmaya başladı.

" Öpüşecek başka zaman bulamadınız mı?"

" Ne?"

" Ya ben yerine annesi gelseydi odaya. Sizi öyle şey yaparken görseydi nolurdu acaba Helin?"

" Yuh abla, yuh. Cidden yuh! Ben Aras'ın odasına onu çağırmak için gitmiştim. Işte ben kapıyı açıcaktım, o da çıkıyordu, ışte yani öyle. Zannettigin gibi bir şey yok."

" Öpüşmediniz yani?"

"Ablaa, ne öpüşmesi yaa? Ben öyle biri miyim? Hadi öyle biriyim diyelim -ki değilim- üç gündür tanıdığım çocukla mı? Tövbe Tövbe.."

Cümlemi bitirir bitirmez arkamdan gelen sesle öfkelenmem bir oldu.
" Üç gün değil dört gün oluyor..."
Bana piç smile atarak yanımdan geçen Aras'a sinir olmuş şekilde bakıyordum. Gerizekalı!

Kahvaltıdan sonra Mehtap teyze ablamla bana odalarımızı gösterdi. Aras, benim ve ablamın odasının planı aynı, mobilyaları farklıydı. Eşyalarımı dolaba yerleştirip aşağı indiğimde annemler ve Ayhan amcalar denize karşı oturup kahvelerini yudumluyordu. Ablam ortalıkta gözükmüyordu. Aras da yoktu. Ben de pek istemesem de annemlerin yanına geçip oturdum. Ben gelince birden sustular, sonra Ayhan amca söze girdi. " Helinciğim, biz de tam ablan ve sen hakkında konuşuyorduk. Bizim aklımıza şöyle bir fikir geldi: sen ve ablan artık devlet lisesinde okumayın, biz sizi özel bir liseye verelim. Bu konuyu ablanla da konuştuk demin. O çok sevindi, sen ne dersin?"

Ben anneme sorarcasına bakınca bana bir tebessümle karşılık verdi. Ben de hiç itiraz etmeden bu fikri kabul ettiğimi söyleyip yanlarından ayrıldım.

***

Gün anormal pek bir şey olmadan geçti. Herkes odasına yerleşmişti, bize evi tanıtmışlardı. Akşama doğru Celal abiyle Ayhan amca tavla oynamış, annemle Mehtap teyze kendi hallerinde bir sohbete dalmışlardı. Ben ve ablamsa gün boyu, yabancılık çektiğimiz bu evde hiçbir şey yapmamıştık. Ha bir de Aras Bey vardı. O da aptal sarışın Didem'i eve getirip odasına sokmuştu. Hayır, o salak kız neden bu eve geliyor, onu da anlamıyorum. Yani tamam Aras'ın sevgilisi olduğu için olabilir ama yine de gelmesini istemiyordum.

Gün içinde bir ara tuvaletten çıkarken beni köşeye sıkıştırıp " Arasla aynı evde kalman ona yavşayacağın anlamına gelmez. Ayağını denk al, ona göre yaşa bu evde." demesin mi. Salak! Yeminle salak! Aras'ın odasından yaklaşık yarım saatin sonunda çıkmıştı. Napmışlardı acaba? Yani genelde meraklı birisiyimdir ama bu konu içimde ayrı bir merak uyandırmıştı.

Öff, neyse ne bana ne. Şu an akşam yemeğindeydik ve şahane sofra karşısında büyülenmiştim. Her çeşit yemekten tabağıma doldurduktan sonra tabağımdakileri -kibar olmaya çalışarak- hunharca yiyordum. Köftemden bir ısırık almakla meşgul olduğum sırada Mehtap teyze yemek masasındaki sessizliği bozdu.

" Didemciğim tatlım, doldursana tabağını. Sadece salata ve brokoliyle yemek mi olurmuş?" Evet, Didem salağı yemeğe kalmıştı.

"Yok Mehtap teyzeciğim, ben formuma dikkat ediyorum," gözlerini bana çevirip "Öyle önüme ne konulursa yemiyorum." deyip gözlerini tabağındaki brokoliye çevirdi.

"Aa Didemciğim misafirsin ama, misafirlikte ye bari. A yoksa metabolizman mı çalışmıyor ki?" dedim yapmacık bir edayla.

"Yok canım metabolizmam gayet iyi çalışıyor da, dikkat etmek lazım işte. Hem misafir değilim, çoğu zaman burada yiyorum yemekleri. Asıl misafir olan sensin, a bak tabağında dört köfte var. Az gelirse al buradan yine." diyerek aklınca beni alt ettiğini düşünüyordu.

"Yok köfte yeter bana da, şu misafirlik konusuna gelirsek... Artık biz de bu evde yaşadığımıza göre, burada yaşamayan tek kişi olarak misafir sen oluyorsun." deyip yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. Sofradakilerin Didemle aramızda bir problem olup olmadığıyla ilgili sorularını savuşturup yemek boyunca Didem'in bozuluşunu keyifle izlemiştim.

Yemekten sonra Didem gitmişti. Annemler bahçede kahve içiyor, ablamla ben salonda korku filmi izliyorduk. Aras'tan da ses seda yoktu. Filmin ilk on beş dakikasını bitirmiştik. Ablam ağzındaki patlamış mısırla konuşmaya başladı "Ya Helin boş boş mısır yiyoruz. Gidip içerden kola mola bir şey getirsene. Ağzımız kurudu burada."

Yani haklıydı, kolasız sade mısır yemek de pek eğlenceli değildi ama yine de o günden sonra mısırın yanında kola içmek... Ay neyse mutfağa doğru yollanıp, gri buzdolabının kapağını açtım. Buzdolabı, erzak saklama yeri gibiymiş, mübarek içinde her çeşit yemek var. Iki tane 330ml'lik kola alıp arkamı dönmemle arkamda Aras'ı görmem bir oldu.

Yerimden sıçrayıp ona şaşkın gözlerle baktığımda "Ne bakıyorsun kızım," dedi umurasamaz bir şekilde " Su içiyorum. Kendi evimde su da mı içmiyim? "

"Ya iç de ne bileyim öyle birden görünce şey oldum, şaşırdım."

"Iyi."

"Bugün odanda o aptal sarışınla yarım saat naptınız?"

"Birincisi Didem benim sevgilim, bu seni ilgilendirmez. Ikincisi, sen bu dakika not alma veya gün sayma olaylarını fazla seviyorsun galiba."

Of ben malım, yeminle malım ya. Öyle pat diye sorulur mu. Meraklı mahalle kadınları gibi ' naptınız evladım o kızla siz' Yarım saat diye belirtmem de ayrı bir konuydu da, neyse.

"Yoo ne bileyim öyle hafızamda kalıyor tarihler saatler filan."

"Konu ben olunca hafızanda kalıyor sanırım."

"Ne?"

"Bugün ablanın doğum günüymüş ama kutlamak aklına gelmemiş bile."

Oha! Evet, bugün ablamın doğum günüydü. Ve ben unuttum... Anlamadığım şeyse bunu Aras'ın nereden bildiğiydi.

"Sen nereden biliyorsun ablamın doğum gününü?"

"Bence doğru cümle 'Evet Aras konu sen olunca unutmuyorumdu.' "

"Kono son olunco onotmoyorummuş. Sen kimsin ki seninle ilgili şeyleri unutmayacakmışım."

"Sen Didemle beni kıskanıyorsun."

"Benn, o aptal sarışını kıskanıcamm... Ha bir de neydi, seni de kıskanıyorum... Güldürme beni Aras ya. Neyinizi kıskanıcam sizin?"

"Kıskanıyorsun" dedi bana bir adım atarak.

"Kıskanmıyorum" dedim ben de ona bir adım atarak.

"Kıskanıyorsun," bir adım daha attı "Ve bunu belli etmemeye çalışıyorsun."

"Kıskanmıyorum" diyerek bir adım daha attığımda aramızdaki mesafe tamamen kapanmıştı.

Ben ona sinirle, o da bana alaycı bir sırıtışla baktığı sırada arkadan ablamın yalancı öksürüğünü duydum. Allah'ım, sanırım dejavu yaşıyorum Ya Rabbi.

"Ya gençler, ben yine bölüyorum sanırım kusura bakmayın ama, Helin gel artık be kızım. Filmi yarıladım."

Ben Aras'tan tamamen uzaklaşıp ablamın yanına gittiğim sırada, arkamdaki salak bilmem kaçıncı piç smile atıyordu.

Bölümü yazmam biraz uzun sürdü fakat geldik!!! Arkadaşlar, lütfen vote vote vote❤❤
Öpüldünüz..😘😘

TAYFAحيث تعيش القصص. اكتشف الآن