Kırlangıcın dansı

En başından başla
                                    

Miae ufaklığın heyecanına gözlerini devirdi. Yüzünü güzel bir gülümseme kaplamış, silinip giden endişesi ona derin bir nefes aldırmıştı. "Henüz bu büyüyü öğrenmek için çok küçüksün Lu," Kızın elinin sırtına sıcacık bir öpücük bırakıp, ıslanmış yanaklarını kuruladı ve doğruldu. "Odana dön artık."

"Ama Pan dedi ki..."

Miae, "Böyle giderse," diye iç geçirdi. "Bir daha adını anabileceğin bir Pan olmayacak."

"Neden beni istemiyorsun ki?"

"Çünkü," işaret parmağıyla küçük kızın çillerle kaplı burnuna yavaşça vurdu. "Daha doğru dürüst yürüyemiyorsun bile."

"Yoksa seni öpecek mi?" Luna'nın onun gözlerine eş gözleri merakla ışıldadı. Yanakları sorduğu soru yüzünden hafifçe kızarmış, az evvelki korkusu yerini çocukça bir meraka bırakmıştı. "Ağzından hani," dedi yeterince açık değilmiş gibi, "Balerra ve Errutua'nın öpüştüğü gibi?"

Miae rahatsız bir şekilde parmak uçlarında yaylanıp, "Umarım öpmez," diye homurdandı. "Bunun için çok küçüğüz!" Pan'ı seviyordu. Onunla gezmeyi, yasak kovuğa gidip gizli gizli büyü yapmayı, Işık Şelalesi'nde yüzmeyi ve maceradan maceraya atılmalarını da seviyordu. Ama onunla öpüşmek fikri -aslında yalnızca onunla değil herhangi biriyle öpüşmek fikri- ona çok uzaktı. Henüz sadece on iki yaşındaydı. Hatta on bir. Gerçi birkaç saat sonra on iki yaşına bastığında da böyle düşüneceğine emindi! Ufaklığın meraklı bakışlarını görmezden gelerek Luna'yı, "Az önce olanlardan kimseye bahsetme," diye tembihledi. Çünkü onu uyarmazsa onun biraz evvel yaşananları herkese -sarayda yaşayan ya da yaşamayan diye bir ayrım gözetmeksizin- anlatacağından emindi. Ufaklık biraz fazla heyecanlıydı.

"Ama neden ki?"

Yüzünü küçük kızın yüzüne eğdi. "Çünkü bu," dedi sessizce ve işaret parmağını önce ufaklığa, "Seninle," sonra kendine çevirdi, "Benim aramda bir sır."

Luna hevesle, "Bizim bir sırrımız var," diye bağırdı. Eteklerini hafifçe kaldırıp, "Bizim bir sırrımız var," diye dans etmeye başlamıştı. Sevimlice çevresinde dönüyor, başını iki yana sallayıp duruyordu. "Bizim bir sırrımız var! Bizim bir sırrımız var!"

Miae önündeki bu manzaraya önce kıkırdayarak karşılık verse de ardından ciddi durmaya çalışarak, "Böyle giderse herkes bizim bir sırrımız olduğunu öğrenecek Lu," dedi. İşaret parmağını dudağına bastırıp, "Şşt," diye uyardı. "Yedi Tanrı aşkına, biraz sessiz ol." Koridorda kimsenin olmadığından emin olmak için sağa sola baktı. Hevesi kırılsa da hâlâ olduğu yerde küçük küçük sallanan Luna'ya döndü. "Sırrın ne demek olduğunu biliyor musun ufaklık?"

Luna parmağını çenesine dayayıp bir süre düşündükten sonra büyük bir ciddiyetle "Hayır." dedi. Tabii ki bilmiyordu. Daha önce kimse ona sırlardan bahsetmemişti ki! Sır denilen bu şey nasıl bir şeydi? Luna neden onu göremiyordu? Yoksa görünmez miydi? Gözleri bu düşünceyle parladı. Umarım görünmez bir şeydir, diye düşündü. Böylece saraydaki diğer çocuklara bir sırrı olduğunu söyleyerek hava atabilirdi. "Ama bize ait olduğuna göre önemli bir şey olmalı."

"Evet, evet, çok önemli bir şey." Yan koridorlardan geçen birkaç kişinin konuşmaları kulağına çalınınca, Miaetilra sesinin tonunu düşürme ihtiyacı duymuştu. Fazla tedbir göz çıkarmazdı. "Bu," dedi ilgiyle onu izleyen kardeşine, "Az önce yaşananları kimseye söyleyemeyeceğin anlamına geliyor."

Küçük kızın bütün neşesi bir anda kaçtı. "Bale'ye bile mi?"

"Özellikle de Bale'ye."

Oysa Luna, Miae'nin koluna yaptığı şeyi herkese -özellikle de Balerra'ya- anlatmak için yanıp tutuşuyordu. Omuzları hayal kırıklığıyla düşerken alt dudağını sarkıtmış, üzgün gözlerle Miae'ye bakmıştı. Bu sır denilen şeyi hiç sevmemişti. Hiç! Eğer anlatamayacaksa böyle muhteşem şeyler yaşamanın ne anlamı vardı ki? Diğer çocuklara ablasının yaptığı şeyle ilgili hava atamayacak mıydı? Yerdeki zırhı ayağının ucuyla iterken, "Ne kadarını söyleyemem?" diye sordu. Dürttüğü zırh gürültüyle kıpırdandı ve elinde tuttuğu küçük hançer mermere çarparak koridor boyunca yankılanan tok bir ses çıkardı. Miae derin bir nefes alınca alt dudağını dişleyip sevimli bir şekilde bakışlarını ondan kaçırdı. "Şey," dedi, "Mesela yaramın birdenbire iyileştiğini söyleyebilir miyim?" Miae başını iki yana sallayınca huysuzca homurdandı. "Belki de kendiliğinden iyileşmiştir?" Onun hevesini kırmak istemese de Miae başını bir kez daha iki yana salladı. "Bu çok üzücü ama!"

Kızıl Kraliçe 1: Kırlangıcın Şarkısı/HitReads'te.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin