Bölüm 4 - Kulüpler

28 3 0
                                    

Üzerimden uyku sersemliğini atma çabasıyla kollarımı başımın arkasında kavuşturdum. Ah, işte şimdi daha iyi diye düşünürken  Ji- won' a karşı ezici bir oy üstünlüğüyle seçilmiş başkanımız disiplinli hocamız Bay Blaschke gelmeden önce sınıfı hazırlıyordu. Mağlup olmasının üzerinden bir hafta kadar bir süre geçmesine rağmen  yenilgisini kabullenemeyen kuzguni saçlı genç kız inatla yardımcılık görevini yerine getirmiyordu, hatta kendine hakaret olarak görüyordu. İkiz kardeşi ise aday olmaya bile tenezzül etmemişti.



Bana kalırsa düzeltilmeye ihtiyaç duymayan bu sınıf, uzun beyaz saçlarını ensesinde gevşekçe örmüş güzeller güzeli başkanın onlarla konuşması, en azından göz teması kurması için kendi lehine kullanıyordu. Oysaki bu kadar çabalamalarına gerek yoktu, Lenora; nazik doğası gereği herkesi güler yüz ve yardımseverlikle karşılıyordu. Geçen gün ödevini teslim edemeyen bir öğrenciyi bile Merdümgiriz Blascke (üst sınıflardan duyduğumuz lakabı) ' den kurtulmasına vesile olmuştu. Birinci sınıfların büyük bir kısmı, kız erkek fark etmeksizin Lenora' ya tapıyorlardı. Genç suratında birkaç saniyeliğine gördüğüm sıkıntılı ifadeyi göz ardı edemedim. Sanırım tüm bu popülerlik olayı onun mütevazi yapısının daha önce tecrübe etmediği bir durum olduğu için onu zihnen zorluyordu. Öğle vakti serbest zamanımızda onunla konuşmayı aklımın bir köşesine yazdım.

Sabahki derslerin hepsi sonlanıp, sıcak yıldız gökyüzünün ortasında yerini aldığında öğle yemeği vakti gelmişti. Aşağı indiğimde ahşap sıralar öğrencilerle taşıyordu. Tanıdık suratları görme ümidiyle hızlıca taradım ortak alanı. Düzgünce tarandığı halde karmaşık görüntüsü veren sarı saçlı bir baş ve arkadaşının aksine hiç el sürülmemiş, darmadağınık kuzguni siyah saçlı bir kafa gördüğümde 'bingo' dedim içimden. Kendi yaşıtlarından ve tek tük üst sınıflardan oluşan kalabalık bir grubun ortasında oturuyorlardı. Axel gayet rahat gözüküyordu ve bolca gülümsüyordu, Maxim ise biri onla direk olarak konuşmasa başını kaldırmadan yemeğine odaklanıyordu. Onları rahatsız etmemeye karar verdim. Bakışlarım Ryouka' yu bulma çabasıyla tarama işine geri dönmüşken sıra bana geldi, elime alüminyum tepsilerden birini alıp sayıları gittikçe azalmakta olan çikolatalı pudinglerden birini tepsiye koydum.

Girişten uzakta, gölge bir yer bulduğumda rahatlamayla bıraktım kendimi yer yer kazınmış sıraya. Cidden çok acıkmıştım ve gözümü yemek dışında hiçbir şey görmüyordu. Bir çift küçük el gözlerimi kapadığında fişi çekilmiş bir öğütme makinası gibi durdum.

''Sen olduğunu biliyorum Ryouka,  ben göz enfeksiyonu geçirmeden önce çek mini ellerini''

Gözlerim tekrar açıldığında karşıma oturmuş, 'mini' kelimesine dudak büzen oda arkadaşımın görüntüsüyle karşılaştım. Ne kadar yemeye can atsam da kendi brownimi genç kızın önüne sürdüm ve yemeğime geri döndüm. Ben salatamı çatallarken elinin yavaşça kalktığını ve brownie ye uzandığını gördüm. Gözlerimi ona çevirdiğimde kocaman bir ısırık almıştı bile. Hepsini bitirdikten sonra ağzının kenarında kalan çikolata izlerini ona söylememeye karar verdim. Ben içimden hain hain gülerken söze girdi Ryouka:

''Kek için teşekkürler. Ve bilgine söylüyorum, hala gelişim çağındayım küçük olmam geçici. '' gerçeği inkar etmede üstüne yoktu. Olayı uzatmamak için başımı onaylarcasına salladım. ''Ben yemeğimi hızlı yedim bizim sınıftan kızlarla. Gölün yakınındaki banklarda muhabbet edeceğiz. Muhabbetten kastımı biliyorsun. '' deyip göz kırptı. Ryouka ve arkadaşlarının muhabbet anlayışı üst sınıflardaki erkekler ve tüm öğrencilerin utanç verici anılarıydı. Kısaca dedikodu olarak adlandırabiliriz.

''Teklifin için teşekkürler ama yapacağım küçük bir işim var.'' Ryouka' nun gözlerinde merak kıvılcımları çıkarken yangın söndürücü görevi görerek;

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AETERNUS SOMNUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin