Seymen'den duymuş olduğum şey karşısında afallamış bir şekilde onlara bakmaya başladım, az önce Seymen üstü kapalı bir şekilde küfür mü etmişti yoksa ben mi yanlış anlamıştım?

Anıl aptal aptal gülmeye devam ettikten sonra: "Ya o iş öyle olmaz ama..." Dedi ve birden Seymen'nin üzerine atladı.

Ben ne olduğunu anlamadan ortalık savaş alanına döndüğü zaman bende hemen aralarına girdim ve ikisini durdurmaya çalıştım ama ikisi de durmak bilmiyorlardı ve beni ittirip birbirlerine yumruklar geçirmeye devam ediyorlardı. Etraf iyice kalabalıklaştığında tam bir çemberin ortasında olduğumuzu fark ettim. Herkes bizi izliyordu, bütün mahalle bizi izliyordu! Hemen birkaç kişi de Seymen ve Anıl'ı ayırmaya çalıştılar ama pek başarılı olamadılar. Sonunda daha fazla dayanamadım ve son bir kez şansımı denemek için aralarında durdum. Tabi o sırada Anıl tam Seymen'e atmak için yumruğunu sallamıştı ki ben araya girdiğim için yumruğu yiyen kişi oldum. Kaşımda hissettiğim ağrıyla hafiften başımın dönmeye başladığını hissettim. Elimi kaşıma götürdüğüm zaman elime gelen sıvıdan kanamaya başladığını fark ettim. Ben aralarında durmuş,  ve elimle akan kanı silmeye çalışırken Anıl yanlışıkla bana yumruk attığı için pişman bir şekilde geriye doğru çekildi.

"Bir şeyin var mı? Deniz iyi misin?" Seymen yanımda telaşlı bir şekilde bana bakıyordu ama benim düşündüğüm tek şey buradan hemen gitmekti çünkü zaten yeteri kadar rezil olmuştuk.

İnsanların hâlâ bize baktıklarını görünce ister istemez sinirlerim tekrardan zıpladı ve ellerimi kaldırıp: "Ne bakıyorsunuz burada tiyatro mu oynuyor!" Diye bağırdım etraftakilere.

Daha sonra arabaya doğru yaklaştım, ben arabaya yaklaştığım sırada Seymen'de hemen kapıları açtı ve sürücü koltuğuna oturdu. Elim kaşımda, sakin olmaya çalışarak ön  koltuğa oturdum ve kapıyı kapattım. Kafamı çevirdiğimde insanların yavaş yavaş dağıldığını gördüm ama o insanlar arasında ev sahibim Şerife Teyze ve dedikodu Melek Abla'da vardı. Sanırım bu olaydan sonra artık o sevdiğim mahallede barınamayacaktım... Bakışlarımı ondan çektiğim sırada Anıl'ın üzgün bir şekilde gözlerini bana dikmiş olduğunu gördüm. Yüzü gözü kan içindeydi ama bir dakika olsun bakışlarını yüzümden ayırmamıştı. Ben ona yumruk atmıştım o da bana yumruk atmıştı iki medeni insan gibi ayrılmıştık, gerçekten çok hoştu!

"Hastaneye gidelim hemen." Dedi Seymen, beni kendime getirerek.

Kafamı ona doğru çevirdiğimde onun da üstünün başının da kan olduğunu gördüm. Hemen arabayı çalıştırdı ve bizi bir daha girecek yüzü bulamayacağım sokaktan uzaklaştırdı.

Elimi dudağına doğru yaklaştırdım: "Çok ağrıyor mu? Hepsi benim yüzümden, aptal Deniz adama neden yumruk atıyorsun!" Diye bağırdım kendi kendime.

"Alt tarafı birkaç yumruk yedim, dudağımın bir şeyi yok. Ama istersen okşamaya devam edebilirsin iyi gelebilir." Dedi ve göz kırptı.

İster istemez güldüm ama kaşımdaki ağrı gülmeme pek izin vermiyordu.

"Ve iyi ki o yumruğu attın, bu arada sana neler söyledi? Arabanın içinde olduğum için pek duyamadım. Ama sinirlenip yumruk attığına göre kötü şeyler söylemiş olsa gerek. Gerçi ben karışmak istemedim ama öyle  hiçbir şey yapmadan da bekleyemezdim. " Dedi Seymen.

"Duymak istemeyeceğim ve hakketmediğim şeyler söyledi." Dedim ve kafamı yola çevirdim.

Elimi kaşıma koyduktan sonra: "Bu kaşla ben biraz zor reklam yüzü olurum." Diye fısıldadım ve ofladım.

"Birkaç güne düzelir, takma kafana..." Dedi Seymen beni sakinleştirmeye çalışarak.

Gözlerimi yola dikmeye devam ettim ve az önce yaşadığım şeyleri unutmaya çalıştım. Anıl'ın hiçbir şey olmamış gibi karşıma dikilip konuşmasını, onu da geçtim Seymen'nin benim sevgilim sanıp bir de onunla ilgili aptal aptal şeyler söylemesini, bu da yetmezmiş gibi benim kendimi tutamayıp Anıl'a yumruk atmam ve daha bir sürü şey gözlerimin önünde tekrar tekrar oynayıp duruyordu. Sanki bir filmi defalarca izliyormuş gibi aynı sahneleri görüp duruyordum. Her seferinde de içimdeki öfke daha da çok artıyordu ve mahalleye rezil olduğum aklıma geliyordu. Bütün mahalle Seymen ve Anıl'ın birbirine girdiğini görmüştü ve büyük ihtimal de benim yüzümden olduğunu tahmin etmişlerdi. Ki Melek Abla gibi bir dedikoducu bu olayı gördüyse daha fazla bir şey düşünmek bile istemiyordum.

Kapımdaki DamatWhere stories live. Discover now