Bölüm 9 / Asistan

4.8K 304 200
                                    

"Ne gerçekti Sahra?"

Alpay elimdeki kibrite ve bana baktı. Gözlerinde söylediğimi çözmeye çalışan bir ifade meydana çıkmıştı. İyi rol mü yapıyordu yoksa gerçekten bilmeden mi soruyordu?

"Anlamıyorum," dedi ben ifadesinden onu çözmeye çalışırken. "Bu kibritle ne oldu dün gece?"

Gözlerine bakarken "Burada olduğumu nasıl öğrendin?" Diye sordum sorusuna cevap vermek yerine. "Barlas'la konuşmadım dedin az önce. Kimseye söylemediğimiz bu yeri nasıl öğrendin o zaman?"

Durmadan bir yapboz misali dağılan parçaları aklımda oturtma sancısı içinde kıvranıyordum. Her bir parça her bir yeni ihtimalle birlikte bu kez doğru yerine oturduğunu düşündürüyordu ama sonra bir başka günde askında bir tarafının yerleşmediğini fark ediyordum. O tek bir eğretilikle yapbozum başa dönüyordu, resmi bir türlü tamamlayamıyordum. O kadar olayın üzerine resmi tamamladığımda karşımda neyi bulacağımı bile tahmin edemiyordum. Artık tam bir çıkmazdaydım.

Elimdeki kibrit parçası ise bende önceki parçalardan daha can sıkıcı bir his uyandırmıştı ve o kutuyu o şiir ile öylesine görmüş olamayacağımı biliyordum, bu yapbozun en can sıkıcı kısımlarındandı benim için, şüphesiz.

"Kaza yerini duyduğumda Umut'ların kış tatil köyünde olduğunuzu tahmin ettim," dedi Alpay. "Bu nedenle onu aradım. O, burada bir villa kiraladığınızı onaylayınca da seni almak için geldim."

"Neden beni aramadın da doğrudan buraya geldin peki?" Bunun cevabını gerçekten merak ediyordum. "Gelip dönmektense beni araman ve benim gelmem daha kısa sürerdi."

"Yollar kapanmak üzere Sahra. Araban yok ve bir taksi bulsan da sıradan bir araçla gelmen zor olurdu, benim arazi aracım daha rahat olacaktı."

"Umut mu söyledi?"

"Neyi?"

"Tek araç geldiğimizi." Tek kaşım kalktı sorgular halimle. Alpay beni gerçekten geriyordu. "Belki de benim SUV aracımla ve Barlas'ın aracıyla ayrı ayrı gelmiştik. O mu aracı yok dedi?"

"Hayır, Umut yalnızca burada Barlas'la baş başa kaldığınızı söyledi. Ve..." Etrafa bakarken duraksadı. "Ve ben de beklemeden yola çıktım, aracın olmadığını tahmin ettim."

"Tahmin ettin." Başım eğilip kalktı. "Neden aramak yerine geldin Alpay? Arabam olmadığını bilmediğin halde." Kaşlarım çatıldı. "Merak ettiğim başka bir şey de; Barlas'ın kaza geçirdiği haberi sana nasıl ulaştı?"

"Aramak yerine buraya geldim çünkü arasaydım; aracın olsa dahi haberi duyduğunda panikle yola çıkacaktın Sahra ve belki de senin de kaza yapma ihtimalinden korktum." Bir çırpıda konuştu. "Seni alıp götürmek daha garanti göründü o an. Tamam mı?" Stresli ifadesiyle bana baktı. "Barlas'ın kaza haberi de... acil arama numaralarından aileni aradıklarından dolayı annen bana haber verdi; Kıbrıs'talarmış ve Barlas'a bakmam için ricada bulundu."

Alpay stresli konuşurken ben onun omzunun üzerinden karşıya baktım. Aklım asla net değildi ve hiçbir konuda net olmayacaktı da. Ona güvenmiyordum, hiçkimseye. Bir daha kendime bile güvenemeyecektim. Güvenmek kavramını tüm benliğimde kaybetmiştim. Kazanmam artık çok zor olacaktı.

Ama şimdi umrumda olan tek bir nokta olmalıydı,; Barlas. Onu görmeden rahatlamayacağımı biliyordum. Burada durup dün gece bana oyun oynadığını verdiği cevaplarla içten içe daha da düşündüren Alpay ile zaman kaybetmemeliydim. Daha fazla oyalanmamalıydım, daha önemli bir meselem vardı. "Umarım her şey söylediğin gibidir."

AltÜst Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin