6.Aşk dediğin elbet bir yol bulur,ben seni her şeye rağmen her şeyinle severim

65 15 8
                                    

"Choa, yanıma gelmeyecek misin?"

 Gyu yatağın içinden seslendi.

"Ben... Ben normal değilim, Gyu."

"Canım, ne demek bu? Ne oluyor? Gel, otur sadece." Genç adamın endişesi sesine yansımıştı.

"Ben.. Ben normal değilim." Kız, birdenbire yere yığılınca; Gyu yataktan çıktı hemen.

"Choa, hayatımmm.. Ssshh..." 

Choa'nın omuzları titriyor, hıçkırıkları odayı dolduruyordu. Gyu, ona sarılmış saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Hayatım, buradayım tamam mı? Ssshh.. Ağlama bitanem ağlama."

"Ben nor..normal değilim."

"Canım, anlatmak istersen buradayım. Anlatılmayacak kadar kötüyse sonraya bırakabilirsin. Fakat ağlama, ne olur ağlama." Kızın göz yaşları, onun yüreğine ateşli oklar saplıyordu.

"Anlatmak istiyorum. Karar vermen gerekebilir." Gözlerini beceriksizce sildi, kız.

"O zaman yatağa oturalım, tamam mı? Yerde bu şekilde kalmamalısın."

"Peki." Kısık sesiyle yanıtlasa da Gyu, kucağına alıp, yatağa bıraktı.

"Biliyorsun ben yetimhanede büyüdüm. Orası çocuklar için olsa da hiç de çocuklara uygun bir yer değil Gyu. Aklına bile gelmeyecek cezalar alabiliyorsun. Ya da masumiyetin müdürün odasında kalabiliyor." Sesindeki acı Gyu'nun yüreğini ezmişti.

"Bir gün sıra bana geldi." Durdu Choa, o günler aklına gelince midesi bulanmıştı.

"O odadan çıkan çocuklar asla eskisi gibi olmuyordu. Sun Hee birkaç gün önce gitmişti ve döndüğünde.. Döndüğünde çok kötü görünüyordu. Gözlerinde hiçbir duygu kalmamıştı. Ağlamıyor, tepki vermiyordu." Gyu'nun uzattığı mendille burnunu temizledi.

"Sun Hee arkadaşın mıydı?"

"Evet. Oradaki tek dostum..dostumdu. Sıranın bana geldiği gün; korkudan dizlerim titrese de girdim o odaya. Müdür, yanına çağırdı. Pantolon fermuarı açıktı ve iç çamaşırı görünüyordu. Ne olduğunu sordum. Neden beni çağırdığını. Yüzüme iğrenç bir gülümsemeyle baktı, ihtiyacım var dedi Gyu. Hala anlamamıştım, bana neden ihtiyaç duyardı ki? Ailem bile beni bırakmışken müdüre ne verebilirdim ki?" 

Ağlaması tekrar şiddetlendiğinde Gyu onu kucağına aldı. Saçlarına öpücükler bırakıyordu. Kendi yaşlarının farkında olmadan Choa'nınkileri siliyordu.

"Eğilmemi söylediğinde anlamayan gözlerle ona baktım. Bunun üzerine tokat attı. Dengemi koruyamadım ve yere kapaklandım. Dizlerimin üstüne çöktürdü.Ellerimi kravatıyla bağladığında hala anlamamıştım. Hala neler olabileceğini aklımdan geçiriyordum. Pantolonunu indirdi. Şoka uğramıştım çünkü iç çamaşırında bir tuhaflık vardı. Ağlamaya başladım. Ayakkabısını çıkarttı. Çoraplarından birini ağzıma soktuğunda kusmak istedim. Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Hala iğrenç gülümserken Sun Hee içeriye pencereden girdi. Elinde bir bıçak vardı ve müdüre salladı. Odanın içinde boğuşma çıkınca ne yapacağımı bilemedim. Sonrasını hatırlamıyorum. Uyandığımda hastanedeydim, Sun Hee ölmüştü, müdür sakatlanmıştı ve yetimhane beni istemiyordu."

"Çok zorlanmış olmalısın. Senin bir suçun yoktu ama biliyorsun değil mi? Her şey o şerefsiz yüzünden." Öfkesinin hepsini dışarıya bırakmadı Gyu, bırakamadı.

"Sun Hee, beni kurtarmak isterken öldü Gyu. Ben normal değilim. Böyle şeylerden tiksiniyorum. Bu yüzden belki beni istemezsin." Yüzünü Gyu'nun göğsüne gömdüğünden sesi net gelmiyordu.

"Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün? Bu çok saçma. Sen normalsin tamam mı? Her şey o piç kurusunun adiliği yüzünden. Choa; seninle evli olmayı istiyorum diye her gün seks istediğimi mi düşündün? Böyle bir hayvanlık yapabilir miyim hayatım? Huh? 6 ay boyunca senin iznin olmadan sana dokundum mu, bebeğim? Bugün sadece beraber uyumak istemiştim. Tanrı şahidim yorgunluktan öldüğüm için acele acele yatağa çağırdım."

"Sen midemi bulandırmıyorsun Gyu. Dokunuşların da. Ama o tür şeyleri yapabileceğimi sanmıyorum."

"Bebeğim gerekirse şu terapistinden yardım alırız. Sana dediğim gibi senden böyle bir şey zaten beklemiyordum. Erken olduğunu düşünüyordum. Bitanem bana bunları anlattığın için gerçekten çok teşekkür ederim. Sakın bu yaşadıkların yüzünden kendini eksik hissetme ya da utanma. Sen masumsun,yeni doğan bebek kadar. Bana güven, minik kadınım; beraber her şeyin üstesinden geliriz."



Gyu'nun ferahlatıcı konuşması tesirini göstermiş, Choa kocasının kucağında uyuyakalmıştı.

Adam, karısını yatağa yerleştirdi. Işıkları söndürdü, çantasından bir sigara paketi çıkardı. Açık pencereye karşı tüttürdü bir dal.

Choa'ya karşı en ufacık bir tiksinti hissetmiyordu. Sadece beyni durmuştu. Gerçek soğuk havlu gibi çarpmıştı ve nasıl tepki vermesi daha doğal olur bilemiyordu Gyu.

Neler yaşamıştı karısı, ne günler geçirmişti. Hayran kaldı eşine,azmine ve hırsına.

O adama karşı duyduğu öfke; karısına olan aşkıyla neredeyse denkti. Oruspu çocuğu diye geçirdi içinden. psikolojisini alt üst etmişti. İzmariti uzaklara fırlatıp, yatağa girdi. Bu minnacık kadın; huzurun ete kemiğe bürünmüş haliydi onun için. Beline elini yerleştirdiğinde Choa, ona sokuluverdi. Sanki hissedivermişti. Sarıldı sıkıca, bırakmamacasına..

###
Hey hey heyyyyyyyyy

ELEVATORWhere stories live. Discover now