Bölüm 1 - Başlangıç

58 9 6
                                    




' Hanımefendi ? ' diye tekrarladı. 'burası son durak, inmeniz lazım'


Düşüncelerimden sıyrılarak valizlerimi alıp aşağı indim. Adım atmamla sabırsız şoförün kapıları kapatması bir oldu. Ne kaba. Şoföre dilimi çıkardım, beni görmezden gelip etraftaki hayvanları ürkütecek kadar yüksek ses çıkaran paslanmış egzozuyla uzaklaştı. İki parmağımı kulak deliklerime bastırıp çekilmez gürültüyü ve basınç acısını dindirmeye çalıştım. Açılan kulaklarımın verdiği sızıyla dudağımı ısırıp yürümeye başladım. Nereye mi? Yeni okuluma tabi ki de. Kulağa çok klişe geliyor değil mi? Şimdi düşünmeyi kes ve oku.



Okulu tanıtmak gerekirse önce büyüklüğünden bahsetmek gerekir bana kalırsa. Etrafı insanlığa şahitlik etmiş, bilge dağlarla çevrili yağlı boya tablodan fırlamış bir ovanın tam ortasında yer alıyor bu tarihi okul. Savaş zamanında yaralı askerler için hastane görevi yapacak kadar da yaşlıdır kendisi. Okulun arka cephesinde kalan dağın ismi Hera. Ona bu ismin verilmesi 1800' lü yıllara dayanıyor. Zamanında bu dağdan şehir ve ovayı birleştirmek için tünel kazılmak istenmiş ama ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın ne kadar kişi çalışılırsa çalışsın üzerinde delik bile açamamışlar. Yerli halka göre bu dağ, düşünmesi beynimi ağrıtacak kadar zaman önce insanları depremden korumuş. Dağın etekleri yer plakasını güçlü bir şekilde tuttuğu için başka yerlerden kırılmış yer kabuğu. Peki, neden Hera? Dersen, yunan mitolojisindeki Hera' yı bilirsin. Kocasını elinde tutmak için yapmadığı oyun kalmamıştır. Bir tanrıça olmanın getirdiği kibirden daha fazlasına sahiptir. Bu dağ da yerinde durmak için her şeyi yapmış ve kibrinden üzerinde hiçbir bitkinin yetişmesine izin vermemiştir. Ne çok ortak nokta ha. Hera dağının arkasında doğup büyüdüğüm şehir yer alıyor. Az katlı binalar, bulabildiği her yerden çıkan yeşil bitkiler ve samimi insanlarıyla takdire şayan bir şehir. Ailem ve orta okulum orada hala. Benim taşınmamın nedeni ise, yakın çevrede Crow'sEye dışında hiçbir lise bulunmamasıydı. Mecburen uzun bir otobüs yolculuğuyla Hera dağının etrafından dolanıp Crow'sEye durağında indim. Kısa bir arayış sonra üzerinde engin iğde ağacının dalı yaslanmış halde duran tabelayı beklemekte buldum. 'Crow'sEye lisesi 3 km ' yazıyordu siyah beyaz renklerle. Ciddi olamazlardı. İki büyük boy bavul ve tıka basa dolu bir sırt çantasıyla 3 km yürümem, annemin bana ev işi yaptırması kadar imkansızdı.



Ümitsizlik içinde bavullarımı yan yana dizdim, sırt çantamı çıkarıp kafama yastık olarak koydum. Beklediğimden daha rahat olmuştu. Cep telefonumu çıkarıp sinyal çubuğuna baktım. Küçücük fanusunda hayatta kalmaya çalışan bir Japon balığıymışcasına gidip geliyordu sinyal. İç çekip telefonu cebime attım. Belki de burada yaşayabilirim. Bavullar rahat, birkaç sayı çizgi romanım ve üç gün yetecek kadar yiyeceğim var. (aslında anneme göre onlar yiyecek değil paketli zehir). Yemeğim bittiği zaman avlanabilirim. Çok çaresiz kalırsam da kıyafetlerimi yerim, ne olacak sanki? Ben kötü durum senaryoları planlarken üzerime uzun bir gölgenin düştüğünü hissettim. Elimin parmaklarını birleştirip gözüme siper edince karşımda genç bir çocuğun dikildiğini gördüm. Yaşına göre fazla ciddi olan bir takım elbise ve bir çift yüzeyinde kendi yansımamı görebileceğim kadar cilalanmış deri ayakkabı giyiyordu. Suratındaki ifadeyi anlamlandıramadım, ne gülümsüyordu ne somurtuyordu. Bir politikacı gibi ikisi arasında mükemmel dengeyi sağlamıştı. Gözlemlerimi hoş bir tını böldü.

'Koca bavullarına ve seni ilk defa gördüğüme bakılırsa yeni olmalısın ' elini kalkmam için uzatıp devam etti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

'Koca bavullarına ve seni ilk defa gördüğüme bakılırsa yeni olmalısın ' elini kalkmam için uzatıp devam etti. 'Benim adım Axel, Axel FITZGERALD.'


Elinden güç alıp ayağa kalktım. Üzerimi başımı düzelttikten sonra onu selamladım. ' Mavis MYERS' dedikten sonra gözüm Axel' ın arkasındaki arabaya kaydı. Tekerlekleri belime kadar çıkan dört çeker araca bakakaldım. Çamurluklarında bir damla bile çamur yoktu ve yeni ciladan çıkmışcasına parlıyordu. Aracın ön tamponunda metalden yapılmış kederli bir melek figürü konmuştu. Sonunda gözlerimi aldığımda bagajdan valizleri taşıyan iki adet adam gördüm. İkisi de iyi giyimliydi ve sinekkaydı tıraş olmuşlardı. Hareket ettiklerinde kıyafetleri kırışmasa onları shounen mangasından fırlamış iki karakter olduğunu sanabilirdim. Axel' ın boğaz temizleme sesiyle dikkatim ona döndü.


'Onların ismi Sam ve Dan. Valizlerimi taşımaya yardım etmeye geldiler. ' adamlara dönerek 'fazladan iki valiz sorun çıkartmaz sanırım.'


Dan ve Sam başlarıyla onaylayıp katlanıp açılabilen bir el arabası çıkardılar. Benim ve Axel' ın valizlerini yükledikten sonra yola çıktık.

Keşke patika arabanın geçebileceği kadar büyük olsaydı diye sızlanırken Axel ne düşündüğümü anlamış gibi söze girdi.


'Müdür Griffith velilerle anlaşıp patikanın olduğu gibi kalmasını sağladı. Kendisi geleneklere düşkün bir insandır. Yeniliklerden hoşlanmaz. Ona göre bu sivrisineklerle baş başa kaldığımız yolculuk bize atalarımızın yaşadığı zorlukları birinci elden tadmamızı sağlıyormuş.' Bıkkın bir ses tonuyla ekledi. 'Hera dağına sırtımda buz küpleriyle tırmanmayı yeğlerim. '


Son cümlesine tebessüm ederek katıldım. 'Umarım burada başım ağrımadan güzel ve sakin bir yıl geçiririm. ' Buna içtenlikle inanmak istedim ama içimden bir ses öyle olmayacağını söylüyordu.


Sohbet ederek geçtiğimiz yeşil afet sonunda bitmiş ve düzlüğe çıkmıştık. 'Vay canına' demekten kendimi alamadım. Hera dağının muhteşemliğini göz ardı edersek doğuda bulunan Dot gölü öğlen güneşinin altında göz kırpıyordu. Batıda yürüdüğümüz patikaya bağlı orman giderek sıklaşıyor ve vahşi hayvanların yuvasını oluşturuyordu. En güzelini sona sakladım. Crow'sEye lisesi tüm ihtişamıyla önümde duruyordu. Kiliseyi andıran heybetli kuleleri ve renkli camlarla süslenmişti. Masallardan fırlamış 5 metreye uzanan tahta kapı aralandığında suratıma vuran tarih buraya ait olduğumu hissettirdi.



-------------1.bölümün sonu---------------

AETERNUS SOMNUSWhere stories live. Discover now