Gerçek Kraliçe

En başından başla
                                    

Gölge kız Vada'nın her sorusuyla biraz daha küçülüyor gibiydi. "Ben bir şey..."

"Lütfen bana anlat Maitri!" diyerek kızın sözünü kesti Vada. "Anlatmak zorundasın çünkü nasıl bir yere sıkışıp kaldığımı, kimlerle birlikte olduğumu ve beni nelerin beklediğini bilmem lazım!"

Maitri saklanmak isterce başını öylesine eğmişti ki Vada kızın yüzünü neredeyse hiç göremiyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı, ama Vada onun ne dediğini anlayamamıştı.

"Lütfen Maitri!" diye üsteledi bir kez daha. "Kimse sorularıma cevap vermiyor. Bu haksızlık!"

"Efendim, bunları kraliçeye sormanız daha iyi olur" dedi Maitri çabucak. Geceliğin düğmelerini iliklemiş, elindeki ıslak kumaş parçası ile hızla banyoya yönelmişti. Vada kızın kendinden ve sorularından kaçtığını biliyordu, ama peşini bırakmamaya kararlıydı.

"Kraliçeye değil sana soruyorum Maitri" dedi. Kızla birlikte banyoya girmiş, Maitri'nin yerdeki şişeleri eski yerlerine dizmesini izlemişti. "Neden bilmiyorum, ama kraliçenin bana her şeyi anlatmadığını hissediyorum. Ve Jaya da..." Vada gölge kızın suratında gördüğü dehşet ifadesi karşısında sözlerine devam edemedi. Bu ifade Maitri'nin suratına kapanan kapının ardından attığı bakışla aynı korkunun izlerini taşıyordu. Vada artık yanılmadığına emindi, hangi noktaya yüklenmesi gerektiğini anlamıştı.

"O zaman bana Jaya'dan bahset" dedi kuşkuyla kızın vereceği tepkileri izlerken. "Neden ondan bu kadar korkuyorsun?"

Maitri çok gizli bir sırrı açığa çıkmış gibi panikledi ve o sırada eline aldığı altın tası gerisin geri yere düşürdü. Taşa çarpan metalin çıkardığı ses ürkütücüydü. Şimdi kız iyice ufalmış, yüzünün çevresindeki saçlar terden kıvırcıklaşmıştı.

"O bizim komutanımız!" dedi çıkarabildiği son sesiyle.

"Ve?"

Vada kıza nefes alması için bile zaman tanımıyordu. Ne kadar korkarsa korksun Maitri'nin odadan çıkamayacağının farkındaydı ve bu fırsatı sonuna dek kullanması gerekiyordu. Bir daha böyle bir şansı olmayabilirdi.

"Neden bir komutana ihtiyacınız var Maitri? Sizi meleklerden mi koruyor?"

"Hayır, hayır. Sadece meleklerden değil!" dedi kız çabucak, ama düşünmeden konuştuğunu hemen anlamış, gözleri yeniden korkuyla açılmıştı. Vada'yı arkasına alıp küvetin içindeki suyla ilgilenmeye koyuldu. "Artık uyumanız lazım." dedi. "Çok yoruldunuz. Dinlenmeli ve kendinizi toparlamalısınız."

Biraz daha üstelerse kızın oraya düşüp bayılacağına karar veren Vada neler döndüğünü öğrenmek için başka bir yol izlemesi gerektiğini anlamıştı. Gerisin geri odaya döndü ve camın önüne geçti. Maitri uyuması konusunda haklıydı. Vada bedeninin iflas ettiğini hissediyordu. Ama terastaki görüntüler gözünün önünden gitmezken, aklında bin bir soru uçuşurken uyuması imkansızdı.

Bir süre öylece kalenin bahçesindeki koşturmacayı izledi. Askerler akın akın bir o yöne bir bu yöne gidiyor, esir aldıkları gölgeleri acımadan yerlerde sürüklüyorlardı. Çoğunun kıyafetleri yanmış, pek çoğu yaralanmıştı. Belki de Jaya camdan uzak durmalarını söylerken tüm bu yıkımı görmemelerini istemişti. Vada Maitri'nin az ileriden aynı cehennemi izlediğini fark ettiğinde kıza dönmeden sakince konuştu.

"Ne zamandır bu kalede çalışıyorsun Maitri?"

"Yukarı dünyaya geçtiğimden beri efendim." diye cevapladı kız. Önündeki manzaraya öyle dalmıştı ki ne konuştuğunun farkında bile değildi muhtemelen.

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin