Gerçek Kraliçe

En başından başla
                                    

"Vada'yla ilgilen, temizlenmesine yardım et ve dinlenirken başından ayrılma. Kapıda daima askerler bekleyecek. Aksi söylenene kadar ikiniz de odadan çıkmayacaksınız!"

Maitri ona bakamıyordu. "Elbette efendim." dedi, ama sesi neredeyse duyulmamıştı.

Jaya bir şeyler söyleyecek gibi Vada'ya yönelmişti ki sağ yanında telaşlı bir asker belirince ona bakmak zorunda kaldı.

"Efendim, hemen gelmeniz lazım!" dedi asker panikle. "Tapınakta isyan çıktı, kaçan gölgeler oldu. Yangını durduramıyoruz."

Vada tek kelimesini anlamadığı bu haberin Jaya'da yarattığı etkiyi görmek için bakışlarını ona çevirdi. Aynı anda o da Vada'ya bakınca göz göze gelmişlerdi. Adamın dudakları bir şeyler diyecek gibi hafifçe aralandı, ama Maitri'den kontrolsüz bir inilti yükselince dikkati kıza kaydı. Maitri şimdi bembeyazdı.

Vada kıza ne olduğunu anlamamıştı. Jaya ise eskisinden bile sinirli görünüyordu. Maitri'nin tepkisini görmezden gelip "Dediğim gibi!" dedi sertçe. "Odadan asla ayrılmayacaksınız! Camlardan uzak durun ve gerekmedikçe kapıyı açmayın!"

Maitri bir an için öylece Jaya'nın suratına baktı. Dalıp gitmiş, kara gözleri kocaman açılmıştı. Kendine geldiğinde delice başını salladı ama Jaya onun cevabını beklemeden son bir kez Vada'ya bakıp kapıyı çarpıp çıkmıştı.

Odanın girişinde öylece kalakalan Vada Maitri'nin mi yoksa kendinin mi daha berbat durumda olduğunu düşündü. Zavallı gölge kızın zaten açık olan teni şimdi porselen gibiydi. Bir an için kendi korkusunu bir kenara bırakan Vada kıza yaklaşıp koluna dokundu.

"Maitri iyi misin?"

Sesi, gölge kızı kendine getirmişti. "Efendim!" dedi toparlanıp. "Başınıza gelenler korkunç. Neyse ki size zarar verememişler. Hemen sizi temizleyelim ki bir an önce dinlenebilin."

Kız sözlerinin sonuna doğru Vada'nın belindeki bağı çözmeye başlamıştı. "Şöyle oturun lütfen." dedi hala odanın ortasında duran tabureyi göstererek. Kesinlikle Vada ile göz göze gelmiyor, o an hayatındaki en önemli şey işiymiş gibi oradan oraya koşturuyordu. Vada önüne oturunca hızlı hızlı saçındaki boncukları çıkarmaya ve örgüleri açmaya başladı.

Elleri titriyordu, yine de durmamıştı. Terastaki saldırıdan da az önce aldıkları isyan haberinden de bahsetmiyordu. Vada birkaç defa onunla konuşmayı denediyse de hızla konuyu değiştirip işine devam etmişti. Küveti suyla doldururken Vada kenardan onu izliyordu. Kızı hangisinin daha çok korkuttuğuna emin değildi: kalelerine giren meleklerin mi, yoksa baş komutanın mı...

Vada'nın öğrenmesi gerekiyordu. Kraliçenin ondan sakladığı şeyler olduğuna artık şüphesi yoktu. Yukarı Dünya dedikleri yerin cennet olmadığını, meleklerinse hayalindeki ilahi varlıklara hiç benzemediğini görmüştü. Ama bunlardan bile fazlası olduğunu hissediyordu. Maitri vücudundaki kesiklere değişik yağlar sürerken sanki cevaplar kızın suratındaymış gibi onu incelemeye devam etmişti. Anlamıyordu.

Banyodan sonra ipek geceliği giymesine yardım eden Maitri nihayet işinin bittiğini düşünüp rahatlamış gibiydi. O yüzden Vada bir anda kolundan tutup onu durdurunca korkuyla Vada'ya baktı.

"Meleklerle gölgeler arasındaki sorun nedir Maitri?" dedi Vada kızın gözlerine bakarak.

Maitri kendini onun elinden kurtarmaya çalıştı. Vada'nın gücünü fark edince gözleri korkuyla büyüdü. "Ben..."

Vada sorusunun kızı şoka sokmasına aldırmadı. "Neden gölgelere saldırdılar?" diye üsteledi. "Ve tapınak dedikleri nedir? Yukarı dünya nasıl bir yer Maitri, anlamama yardım et!"

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin