BÖLÜM 17 - Ateş İle Barut

10K 78 20
                                    

Telefonundaki resmi gördüğümde kasılmıştım resmen, "Bu, bu ne arıyor sende" dedim, Mert gülmeye başladı alaycı bir tavırla. "Güzelmiş Defne, senin de ne halt olduğu gördüm." dedi, aniden ateşlenmiştim resmen, beynim sinirle yüklendi dediği lafla. "Sen ne diyorsun bana, sen kimsin lan kimsin? Ne hadle bana böyle konuşursun, zamanını geçirdiğin kaşarlara benzemem ben kendine gel!!!" derken bağırıyordum, Mert sinirle soludu, "Ne demek bu o zaman he ne demek, dün attılar bana bunu. Kalbim nasıl acıdı biliyor musun. Daha birinin sana dokunmasına izin veremezken bunu görmek, ne demek sen biliyor musun he? Bu günde Cenkle miydin he? Evde miydiniz tüm gün n'aptınız beraber bu gün, dokundu sana sanırım çünkü bu resimde baya bir eğleniyormuşsun" Bu sözleri Mertten duyarken kalbim yanıyordu ve beynim eriyordu sanki çünkü bir şey düşünemiyordum sadece dediği lafları süzgeçten geçirmeye çalışıyordum. Bana neler diyordu. "Mert sen ne diyorsun yapma..deme.." derken Mert hala sinirle soluyordu. "Sana nasıl dokundu anlatsana, nasıl?" derken ayağa kalktı bir sağa bir sola gitti. Sürekli gidip geliyordu sağa sola, beynim dönüyordu. Ne hissetmem gerektiğimi bilmiyordum.. Sinirliyim kırgınım ama o fotoğraftada bir o kadar suçluyum. Peki bu lafları hak ettim mi? 

Mert bana bakarken yerinde duramıyordu, "Defne bana cevap ver dedim, versene! Verecek cevabın yok mu KONUŞ!" derken beni korkutmaya başlamıştı. "Mert ben..." derken sözümü kesti, "KONUŞ ARTIK KONUŞ", Ayağa kalktığımda yağmur atıştırmaya devam ediyordu. Üşüyordum. Ama o kadar sinirliydim ki ben de bunu hissedemiyordum artık. 

"O redisana Melek attı, ben orada sadece Cenk'le konuşuyordum. Bana inan ya da inanma..." derken yüzü bana döndü, gözlerinde siniri görebiliyordum, ama dinlemeye başlamıştı. Devam ettim, "İnan ya da inanma, ama orada ben böyle bir şeyin olacağını düşünmedim Cenk kötü gözüküyordu ne olduğunu anlamak için gittiğimde bana bir anda hislerini açtı.." dedimde dinmeye başlayan siniri gözlerinde birden alevlendi ve ellerini sıktı. "Ben ona arkadaş olduğumuzu ve böyle bir şeyin olmayacağını açıklarken bir anda geldi ve böyle oldu, kendimi çekmeye çalıştım ki hemen çekildim ben" diye anlatırken gözlerindeki sinir azaldı ve bana şefkatle bakmaya devam etti, bende sözlerime devam ettim, "bu fotoğrafı bizi izleyen Melek çekmiş o anda. O an çıkıp gittim oradan anladın mı gittim." derken bana sarıldı sımsıkı. "Özür dilerim, Defne." dedi, sesi hala sinirli ama bir o kadar da bana yumuşaktı. "Sen donmuşsun" dedi sarılmaya devam ederken. 

Bu olaylar olurken kafamdan Sidalle olan hareketleri geldi, kendimi aniden geri çektim, o bile şaşırdı. "Defne..", derken susturdum elimde sinirlice, ve başladım; "Olayların çok farklı geliştiğini düşündün ve bu yüzden Sidal'e geldin, ne aradın ne sordun ne bir danıştın nedir bu diye. Öyle mi?" dedim sitemle sakinliğimi korumaya çalıştım. Mert ne diyeceğini şaşırdı ve konuştu, "Ben.. Olay böyle gelişmedi inan anlatacağım sana her şeyi..." derken sözünü sinirle kestim, "Sen bana her şeyi anlatıcaksın di mi? Her ne zaman bir bok olsa ben sana anlatıcaktım Defne oluyor di mi? Sen o kadının ne bok olduğunu bile bile ona gittin Mert, o kadar komiksin ki. Onun seni öpmesine sen izin verdin Mert, ben Cenk'e izin vermezken sen izin verdin bilerek onun sana dokunmasına göz yumdun." dedim gözlerim doldu ama ağlamamak için kendimi zor tutuyordum, Mertin eli yüzüme gitti, ağlayacağımı anlamıştı "Defne.. Sana kıyamam ki ben.." derken yüzüme yaklaşan ellerini elimin tersi ile ittim. "Dokunma bana" dedim. "Konuşmayalım daha fazla, seni dinlemek istemiyorum tamam mı? Git." diyip yanından ayrılacakken beni kolumdan tuttu sıkıca. "İzin vermiycem gitmene" dedi, ona arkam dönüktü ama gitmemem için bir kolumdan tutuyordu. Ona soğuk bir şekilde dönüp, "Bırak" dedim, gözüm beni tutan ellerindeydi.

Mert gözlerini devirip, "Yapma" dedi, duymazdan geldim ve bırakması için kolumu silkeledim. Bana bakıyordu, gözlerine bakmasamda beni izlediğini hissediyordum. "Git ve Sidal'e koş Mert Bey. lakin ben bundan sonra yokum" diyip yürüdüm gittim. "Defne" diye bir kez bağırdı ama geldiğinde onu istemeyeceğimi bildiğinden yanıma gelemedi. En azından bunu yapması kayda değerdi. Bir süre konuşmamak iyi olacaktı. Yaptığı şeyi düşündükçe midem bulanıyordu. 

Yasak TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin